Ulu Cami (Afyon) Afyon’un merkezinde, kalenin bulunduğu tepenin güneybatısında yer alan Ulu Cami, Selçuklu döneminde 1272 tarihinde Sahip Ata oğullarından Nusretüddin Ahmet tarafından yaptırılmıştırKaramanoğulları zamanında da 1341 yılında onarılmıştır
Selçuklu döneminde ahşap tavanlı, ağaç direkli camiler grubundan olan Ulu Cami dikdörtgen planlı olup, üzeri düz bir çatı ile örtülmüştür Ahşap örnekleri stalaktit başlıklı ağaç sütunları ile Konya Sahip Ata Külliyesi içerisindeki Sahip Ata Mescidine çok benzemektedir Ulu Cami dıştan moloz taşlı olup üç sıra kesme taş hatıllarla cephe üç bölüme ayrılmıştır kuzeyde ve batıda iki giriş kapısı bulunmaktadır
İç mekan batı ve kuzeyde dörder pencere ile aydınlatılmıştır İç mekan kıbleye dik dokuz nefli olup her nef, altışar sütundan meydana gelmiştir Cami içerisinde 40 ahşap direk bulunmaktadır Sütun başlıklarının bazıları sade, bazıları mukarnaslıdır Bu bakımdan farklı bir işçilik gösterirler
Düz tavanlı caminin tavanında kadınlar mahfilinin üst kısmında nakışlar, konsol kıvrımları arasında da yer yer süslemeler bulunmaktadır Bu süslemelerde mavi, lacivert, kırmızı renkler kullanılmıştır Bitkisel motiflerde ise mavi, yeşil, sarı, kırmızı ve kahverenginin değişik tonları kullanılmıştır Motifler bitkisel ve geometrik olup, zaman zaman rumi ve palmetlere de rastlanmaktadır
Kıble duvarının ortasında Selçuklu işçiliğini yansıtan taş mihrap yer almaktadır Mihrap nişinin ortasında ve üç tarafında iki kitabe bulunmaktadır Bu kitabede; “Büyük Serhat zamanında fakir köle Sivastos’un oğlu Ali Bey, Mahmud’un oğlu Hacı Murat” isimleri okunmaktadır Ayrıca yazı ustalarının imzası niteliğinde de işaretler bulunmaktadır Buradan da mimarının Emirhac Bey olduğu, nakışlarının da Nakkaş Mahmud oğlu Hacı Murat tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır Bu mihrabın Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır
Kıble duvarına bitişik olan ve mihrabın sağında yer alan ahşap minber Selçuklu ağaç işçiliğinin en güzel örnekleri arasında olup, geometrik bezemeler, üçgen panolar ve geçmeler dikkati çekmektedir Minber kapısı üzerindeki küçük bir kitabede de:
“ Büyük vezirler Sülalesinden büyük devlet adamı Nusratu’d Devle ve’d Din Ahmet Allah onun yardımcılarını aziz kılsın Saltanatı zamanında 742 senesi Muharreminde bu cemaati toplayan mescidin imarına Allahu Teala’nın rahmetine muhtaç kulu merhum Muzaferuddin oğlu Mugisiddin Emir İsa muvaffak oldu” yazılıdır
Caminin kuzeydoğu köşesinde yer alan minaresi orijinalliğini korumaktadır Camiye bitişik olan bu minare saçak hizasına kadar üç sıra tuğla ve bir sıra kesme taştan kaidesi devam eder Gövdesi açık yeşil sır renkli baklava motiflerinin süslediği tuğla örgülüdür Ayrıca minare kaidesi önüne Osmanlı döneminde bir de çeşme eklenmiştir
Cumhuriyet döneminde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1983-1984 yıllarında onarılmıştır Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bilgisi dışında minberin yağlı boya ile boyanarak özelliğinden uzaklaşmıştır
__________________