Kötü Ahlakla İlgili Hadisler
KÖTÜ AHLAKLA İLGİLİ HADİSLER:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM (RAMUZ EL-EHADİS’DEN)
... Bilir misiniz, insanların cehenneme girmelerine en çok sebep olan şey nedir? İki aralıktır; Ağız (yani diliyle günah işlemesi) ve bacak arasıdır (yani zina yapması). Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 12. 8
Güzel ahlak hataları eritir; suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlak da ameli bozar; sirkenin balı bozduğu gibi. Hz. İbni Abbas (r.a.) 205. 11
Allah’ın hiç sevmediği kişiler, düşmanlıklarında çok şiddetli olanlardır. Hz. Aişe (r.a.) 8. 3
Allah’ın insanlardan en nefret ettiği kişi, sığırın diliyle ağzını karıştırdığı gibi, (yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermek için) konuşurken dilini dolaştırıp duran belagat sahibi kimsedir. Hz. Abdullah ibni Amr (r.a.) 8. 6
Kıyamet gününde Allah’ın, mahlukatı içinde en çok buğz ettiği kimseler şunlardır: Yalancılar, kibirliler ve din kardeşlerine karşı kalplerinde (gizli) kin besledikleri halde, onlarla buluştuklarında kendilerine (görünüşte) iyi muamele yapanlar, bir de Allah ve Rasulüne çağrıldıklarında yavaş davranan, fakat şeytan ve onun emrine çağrıldıklarında ise süratle hareket edenlerdir. Hz. Vezin ibni Ata (r.a.) 8. 7
Cibril (A.S.) Bana geldi ve dedi ki: “Ya Muhammed (S.A.V), Allah içkiye, onu yapana, yaptırana, içene, taşıyana, kendisine taşınılan kimseye, satana, satın alana, sakiliğini yapana ve onu içirene lanet etti.” Hz. Abbas (r.a.) 11. 2
Zulümden sakının. Zira zulüm, kıyamet gününde karanlıktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik, sizden öncekileri helak etmiş, onları birbirlerinin kanlarını akıtmaya ve haram olan haklarını helal saymaya sevketmiştir. Hz. Cabir ibni Abdullah (r.a.) 13. 12
İki kimse vardır ki, Allah Teala kıyamet gününde onlara bakmaz: Sılai rahmi (akrabayı yoklamayı) kesene ve kötü komşuya. Hz. Enes (r.a.) 15. 10
Münafıkın alameti üçtür: Söylediği vakit yalan söyler, va’dinde durmaz ve emanete hıyanet eder. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 5. 4
Kuldan Allah’ın ilk çekip aldığı şey, “hayâ”dır. O zaman, O (Allah) gazap eder. Ve kul gazaba uğramış duruma gelir. Sonra kendisinden “emanet”i alır. O zaman o kimse “hain ve hor” olur. Sonra ondan “rahmet”i alır. O zaman da o kimse katı kalpli ve kaba olur. İşte o zaman onun boynundan İslam bağını çözer. Artık o kimse, lanete uğramış ve lanetlenmiş şeytan olur. Hz. Enes (r.a.) 161. 3
Bu ümmetin en şerlilerini size haber vereyim mi? Onlar; bağırarak konuşanlar, belagatla konuşmaya zorlananlar ve çok lafçılardır. Bu ümmetin hayırlılarını da size haber vereyim mi? Onlar ahlakça en güzel olanlardır. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 164. 8
Kibirden sakınınız. Hiç şüphe yok ki kibir, şeytanı Adem (A.S.)’a secde etmemeye sevk etmiştir. Hırstan da sakınınız. Zira hırs, Adem (A.S.)’ı malum ağaçtan yemeye sevk etmiştir. Hasetten de sakınınız. Zira Adem (A.S.)’ın iki oğlundan biri, kardeşini ancak haset sebebiyle öldürmüştür. İşte bunlar, her hatanın aslıdır. Hz. İbni Mes’ud (r.a.) 173. 5
Bilir misiniz gıybet nedir? Kardeşini hoşlanmadığı şeyle zikretmendir. Denildi ki: "Dediğim şey kardeşimde mevcut olsa da mı öyle görürsünüz?" -Buyurdu ki: "Söylediğin onda varsa gıybet ettin. Eğer onda yoksa ona iftira ettin." Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
Gıybetten sakının. Zira muhakkak ki gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Adam zina eder ve tövbe eder de Allah onun tövbesini kabul eder. Gıybet sahibine gelince, gıybetini yaptığı kişi onu affetmedikçe, mağfiret olunmaz. Hz. Cabir ve Ebu Said (r.a.) 174. 1
Bir cemaat içinde bulunurken, bir kimse hakkında gıybet edildiğini görürsen o kimse için yardımcı ol. Ve cemaati de ondan men etmeye çalış veya oradan kalk, git. Hz. Enes (r.a.)
Bir kimsenin yanında din kardeşi gıybet edilir de, yardıma muktedirken ona yardım etmezse, Allah o kimseyi dünya ve ahirette hor eder. Hz. Enes (r.a.)
Gıybetin keffareti, gıybet ettiği kimse için (kulağına gitmeden) mağfiret (af) dilemektir. Hz. Enes (r.a.)
Bir kimse din kardeşini gıybet eder ve sonra ona mağfiret dilerse bu ona kefaret olur. Hz. Sehl İbn Sad
Haya örtüsünü atan (utanmaz)ı gıybet etmekten mes'uliyet yoktur. Hz. Enes (r.a.)
... Kim ki herkese gıybet ederek ve fena lâkap takarak ölürse, kıyamette, burnu ile iki dudağı arasına damga vurulur. Hz. İbni Amr (r.a.)
İftiracıların iftiracısı o kimsedir ki, Benim söylemediğimi "söyledi" der. Rüyada görmediğini de "gördüm" der. Ve bir de babası olmadığı halde "filanın oğluyum" der. Hz. Vesile (r.a.)
Hangi bir adam da bir müslüman aleyhinde, onda olmayan bir şayia çıkarır ve iftira ile o müslümanı küçük düşürürse, o kimse söylediğinden vazgeçinceye (nedamet duyuncaya) kadar, Allah onu Cehenneme yaklaştırır. Hz. Ebud Derda (r.a.)
Namuslu bir kadının namusuna bühtan (iftira) etmek, yüz senelik ameli yıkar. (yani bir ömrün amelini siler) Hz. Huzeyfe (r.a.)
Günah, yalnız sahibine değil, başkasına da şumdur. Zira, mani olmak isterse derde kalır. Bahsetse gıybet olur. Razı olursa (uyarsa) ortak olur. Bir de ayıplarsa başına gelir. Hz. Enes (r.a.)
Ana ve babaya karşı gelmekten sakınınız. Cennetin kokusu bin yıllık mesafeden alınır. Halbuki ana babaya asi olan, sılai rahmi terk eden, yaşlı olduğu halde zina eden, kibirle elbisesini yerde sürükleyen kimseler cennetin kokusunu alamazlar. Büyüklük ancak Aziz ve Celil olan Allah’a mahsustur. Hz. Ali (r.a.)
Yalandan sakının. Zira yalan, fücura (açıkça günah işlemeye) götürür. Fücur ise ateşe götürür. Muhakkak ki adam (kişi) yalan söyler ve yalan söylemekte devam ederse, Allah indinde “çok yalancı” olarak yazılır. Size doğruluğu tavsiye ederim. Zira doğruluk iyiliğe götürür. Ve iyilik de cennete götürür. Muhakkak ki adam doğru konuşur ve doğruluğa devam ederse, Allah indinde “sıddık” diye yazılır. Hz. İbni Mes’ud (r.a.) 176. 5
Kul bir yalan söyler ki, melek onun ağzının kokusundan bir mil öteye kaçar. Hz. İbni Ömer (r.a.) 104. 11
Bir adam ki, yalan yemin ile birisinin malını alırsa, cennet ondan el çeker ve cehennem ona vacip olur. Bu mal, isterse bir misvak dalı olsun. Hz. Ebu Ümame (r.a.) 178. 6
Bir adam ki, bir müslümanın malını yalan yere yeminle alırsa, kalbine nifaktan kara bir leke yerleşir ve kıyamete kadar da bu hal devam eder. Hz. Salebe (r.a.) 178. 7
Yalan yere yemin memleketleri (ülkeleri) harap eder. Nüfusu azaltır, bereketi keser (malı harcar, götürür). Hz. Ma’mer (r.a.) 241. 12
Din kardeşinin malını koparmak için yalan yere yemin, nesli keser. Hz. Ebu Sevde (r.a.) 241. 9
Hiçbir adam yoktur ki, kendine büyüklük versin ve kibirli yürüsün de Allah’a kavuştuğunda, O’nu gazaplı bulmasın. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 382. 2
Ara bozmaktan sakının. Zira o, helak edicidir. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 176. 8
Kin tutmaktan sakının. Zira o, helak edicidir. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 177. 3
Medihten (insanları yüzüne karşı övmekten) sakınınız. Zira o, (methedilen kişiyi adeta) boğazlamaktır. Hz. Muaviye (r.a.) 177. 5
Cennet, cömertler yurdudur. Cenabı Hakk’a yemin ederim ki; hasis (cimri), ana babaya asi ve verdiğini başa kakan kimse oraya giremez. Hz. Enes (r.a.) 200. 7 Allah, üç sınıfa lanet eder: Ana-babaya asi olana. Bir kadınla kocasının arasını bozmaya koşana ve sonra o kadını alana. Birbirine darılsınlar ve hasetleşsinler diye, bazı sözlerle iki mü’minin arasını açmaya koşan adama. Hz. Ömer (r.a.) 267. 2
Beş şey, oruç ve abdestte hayır bırakmaz: Yalan, gıybet, söz taşıma, şehvet nazarı ile harama bakmak, yalan yere yemin etmek. Hz. Enes (r.a.) 279. 7
Altı şey amelleri mahveder: Halkın ayıbı ile meşgul olmak, kalp katılığı, dünya sevgisi, haya azlığı, uzun emel, zalimin zulmüne devam etmesi. Hz. Adiyy (r.a.) 297. 3
Üç kişiye kıyamet gününde Allah, nazar etmez; onları tezkiye etmez ve onlar için elim bir azap vardır: Okuturken yetimi ezen hoca, ihtiyacı yok iken dilencilik yapan kimse, yaranmak için sultana dalkavukluk yapan adam. Hz. İbni Abbas (r.a.) 268. 5
Üç kişiye Allah gazab eder: Tok iken yemek yiyen, uykusu yokken uyumaya yatan, sebepsiz yere gülen (kişilere). Hz. Enes (r.a.) 267. 8
-Ebu Ümâme (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (S) buyurdular ki: "Bir kavm, içinde bulunduğu hidayetten sonra sapıttı ise bu, mutlaka cedel sebebiyle olmuştur." Rasûlullah (S) bunu söyledikten sonra, delil olarak şu âyeti okudu: "Onlar: "Bizim tanrımız mı yoksa O mu daha iyidir?" dediler. Sana böyle söylemeleri, sırf tartışmaya girişmek içindir. Onlar şüphesiz münakaşacı bir millettir" (Zuhruf 58). Tirmizî, Tefsir, Zuhruf, (3250); İbnu Mâce,Mukaddime 7.
-Yine Ebu Ümâme (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (S) buyurdular ki: "Kim haksız olduğu bir münakaşayı terk ederse kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur. Haklı olduğu bir münâkaşayı terk edene de cennetin ortasında bir ev kurulur." Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Dâvud, Edeb 8
-Ebu Hüreyre (r.a.) hazretleri anlatıyor: "Rasûlullah (S) şöyle buyurdular: "Kur'an hakkında münakaşa küfürdür" Ebu Davud, Sünnet 5, (4603).
-Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (S) buyurdular ki: "Allah'ın en ziyade buğz ettiği erkek, şiddetli düşmanlık yapan hasımdır." Buhari, Ahkâm 34, Mezâlim 15, Tefsir, Bakara 37; Müslim, İlm 5, (2668).
-Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: "Biz kader hususunda münâkaşa ederken Rasûlullah (S) çıkageldi. Öylesine kızdı ki, öfkenin hâsıl ettiği kızıllıktan, yüzünde sanki nar taneleri ortaya çıkmıştı. Bize şöyle çıkıştı: "Bununla mı emredildiniz, yoksa ben size bunun için mi gönderildim. Bilin ki, sizden öncekileri, dinî meselelerdeki münâkaşalarının çokluğu ve Peygamberleri hakkında düştükleri ihtilafları helâk etmiştir." Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: "Kader hususunda münakaşa etmemeniz için yemin verdim. " Tirmizî, Kader 1, (2134); İbnu Mâce, Mukaddime 10, (85).
-İbnu'l-Müseyyeb (rh.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (S) ashâbının (r.anhüm) arasında otururken, bir adam Hz. Ebu Bekir'e hakaretâmiz sözler sarfederek cefa verdi. Ancak Hz. Ebu Bekir (r.a.) adama karşı sükût etti. Adam ikinci sefer aynı şekilde hakaret ederek eziyet verdi. O yine sükût etti. Adam üçüncü sefer de eziyet verince Hz. Ebu Bekir (adama hak ettiği cevabı vererek) intikamını aldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (S) hemen kalktı. Hz. Ebu Bekir: "Ey Allah'ın Resûlü, yoksa bana darıldınız mı?" diye sordu. "Hayır"dedi. "Ancak semadan bir melek inmiş, sana söylediklerini tekzib ediyordu (yalanlıyordu). Sen intikamını alınca melek gitti, şeytan oturdu. Bir yere şeytan oturdu mu ben orada duramam. " Ebu Dâvud, Edeb, 49 (4896, 4897).
Alıntı...
|