Şamanizm ve Türkler
Öncelikle Konuyu Buraya Açmamın Sebebi Dinler İki ye Ayrılır batıL ve esas dinler .. Şamanizm'de Türklerin İslamiyeti kabül görmemesi öncesinden kalmış Türklerin eski Din'i diyebilriz. . .
Asu Mansur, Türkler, Şamanizm ve bu inanışın günümüze yansıyan izlerini, dünya şamanlarının güçlerini geliştirmek üzere toplandığı Tiva'da eğitim gören Şaman Cenk Sertdemir ile konuştu.
Tarihsel kaynaklarda, Türklerin geçmişte yaşadıkları tüm destanlar anlatılırken bu kez yazımda pek de üzerinde durulmayan, Türklerin ilk inanış ve düşünce sistemi Şamanizmden bahsetmek istedim. İslamiyet’in yayılmasıyla birlikte Müslümanlığı kabul eden Türklerin günümüzde de hala şaman geleneklerini yaşattıklarını görmemiz mümkün.
Şamanlık ruhlarla insanlar arasındaki aracılık inancına dayalı bi sistemdir. Bu aracılar da Türkçe adıyla KAM(şaman)’ lardır. Bu sistemde önemli olan 3 öğe; DOĞA, RUH ve İNSAN’dır.
Duyuları ve dışarıyı algılama yetenekleri en üst seviyede olan bu insanlar ruhlarla kurdukları irtibatlar sonucunda, bilgi aktarımı, şifa ve enerji verme gücüne sahiptirler. Bu güçleri ister kalıtım, ister evrenin armağanı olsun yine de Evrenin yollarını kat etmeye çağrılan şamanlar, yollarını kaybetmemek ve iyi şekilde tanımak için, yaşlı şamanların yanında gerçekleştirilen sabırlı bir eğitim dönemine girerler. Bu dönemde ise geçtiği yollar ve karşılaştığı varlıklarla elde etmek istediği sonuçlara erişebilmek için kendisine yardımcı olacak araçları tanırlar. Davulu transa geçmesini sağlayan ve özel bi yöntemle yapılan en önemli aracıdır. Yardımcı, koruyucu ruhları vardır. Onlar Şamana manevi dünyaya yolculuğu sırasında yol gösterirler. Giysileri hangi hayvanı sembolize ediyorsa, aksesuarları da o hayvanın kemikleri, tüyleri ya da boynuzlarıyla yapılır. Kötü ruhlara karşı cesaret gösterilmek için bu giysiler cok önemlidir.
Eski Türk inancı Tengricilik’te hep var olmuş kuzey ve orta Asya’da bazı Türk topluluklarından günümüze kadar süre gelen Şamanizm geleneğinin izlerine Türkiye’de de rastlanmaktadır.
Bu folklorik alışkanlıklarımız arasında nazar boncuğu, tahtaya vurmak, kurşun dökme, birbirinin elinden makas bıçak vs almamak, albasması, ölen kişinin ayakkabılarını kapının dışında bırakma, gece saç ve tırnak kesmenin uğursuzluk getireceği inancı, ateşten atlama, ağaca bez bağlama, türbelere adak ve müftülüklerimizin zaman zaman çıktıkları yağmur duası gibi bütün bu batıl inanışları ata dininin kalıntıları olarak adlandırabiliriz.
Sibirya’nın güney kısmında bulunan Tiva eyaletinin Kızıl şehri etrafında toplanan Türk kavimleri sayesinde Türklükte doğan Şamanizm Asya’da da yayıldı. Şamanların en güçlü ve köklü olduğu bölgeye dünyanın her tarafından güçlerini daha da geliştirmek üzere eğitime giden Şamanlardan biri olan Cenk Sertdemir ile gerçekleştirdiğimiz söyleyişi dikkatinize sunuyorum.
Bu bir inanç biçimi ve aynı zamanda da bir yaşam felsefesi, bu felsefeyi benimseyen herkes şaman olabilir mi?
Herkes şaman olamaz. Şamanlar yüce ruh tarafından insanlara yardımcı olarak dünyaya getirilirler. Eğer neslinde şaman olmuş bir kişi varsa bu gen bir sonrakine ya da ondan sonraki nesle aktarılır.
Bir şamanın görevleri nelerdir?
Kişi ayırt etmeksizin şifa vermek, manevi dünyayla irtibata geçip ruh ve insan arasındaki iletişimi sağlamak, danışmanlık yapmaktır.
Bir şamanın iyi ruhlara ve kötü ruhlara hakim olduğu ve onlarla irtibat kurduğuna inanılan toplumlarda bu iki işin, ak ve kara denilen iki ayrı şaman tarafından üstlenildiği de söylenmekte. Ak ve kara şamanlık nedir?
Ak şamanların yardımcı olarak kullandığı ak ruhlar, yani periler,
doğa ruhları (dağlar, nehirler ) vs. gibi varlıklardan faydalanırken, kara şamanlar cin ve diğer karanlık güçlere başvururlar. Ama bu birinin iyi diğerinin kötü olduğu anl***** gelmez. Tüm yaradılış bir denge meselesidir. Ak olduğu gibi Kara da olması gerekir.Yoksa denge bozulur. Bu sadece doğa inancında değil, diger Asya kültürlerinde de görülür. Örnegin, Çin ve Japon toplumunda Ying Yang denilen bir düzen var. Birçok toplum bunu kabul etmiştir ve her ikisinden de faydalanır.
İbadetinizin bir parçası olan bu davulun özelliklerini ve nasıl kullandığınızı anlatır mısınız?
Düngür dediğimiz davul bir ritim aracıdır. Bu ritim dünyanın kalp atışlarına göre ayarlanır. Bundan 20 bin sene evvel dünyanın kalp atışları 2 hertz di. Yani saniyede iki kere atıyordu. Zaman geçtikçe bu ritim kalp atışlarına göre hızlandı. Şu zamanda ise 7 ile 12 arası atmakta olan kalp atışlarına düngürle uyum sağlamak zorundayız. İnsanlar ancak dünyanın kalp atışlarının frekansına indikleri vakit trans denilen duruma girerler. Trans halinde ise Kam’ın işi daha kolay olur ve ruhlar hastaya daha iyi erişebilirler.
Davulunuzda gördüğüm aksesuar ve bez parçalarının anlamı nedir?
Düngürümde bulunan aksesuarlar, bezler, ziller ve arkaik figürün amaçları vardır. Bezlerin renkleri kutsal renklerden oluşuyor ve hepsi teker teker okunmuştur. Ziller ise kötü enerji ve ruhları kovmak için kullanılır çünkü ruhlar çıkan sesleri sevmezler. Bu nedenledir ki tüm Kamların üzerinde bir sürü zil vardır. Ortada bulunan figür ise düngürün ruhunu temsil eder. Hatta her kam düngürüne isim verir.
Bu manevi dünyaya ziyaretiniz sırasında, kötü ruhlardan nasıl korunuyorsunuz?
Bu her kama göre değişiyor. Bazılarının kendi yarattıkları korumalar oluyor. Bazılarının da hayatı boyunca takip eden bir koruyucu ruhu oluyor. Batı ve Güneydoğu dinleri buna melekler diyor. Bazılarında da bende olduğu gibi her iki türden korumaları var.
Şamanizm’in sadece büyücülük ve sihirbazlık olduğunu anlatan yazılar ve kitaplar için ne diyeceksiniz?
İnsanlar tarih boyunca anlamadığı güçleri bir tehdit olarak görmüştür. Bunu genelde dinlerin kendisi yapar ki toplumlar üzerinde kontrol sahibi olabilsinler. Buna örnek olarak olarak batıdaki cadı yakmalar veya güneydoğudan yayılan dogmatik dinlerin korku sistemi örnek olarak verilebilir. Ben bunun kaynağının cehaletten türediğine inanıyorum. Günümüzde böyle düşünen kitleler var tabii, ancak o kitlelere söyleyebileceğim tek şey; bir cenazede neden dua edildiği ve bu duayla ne amaçlandığını kendilerine sormalarıdır. Bu da bir çeşit büyüdür.
Bir şaman güne nasıl başlar ve bitirir?
Biz güne erken başlarız. Sabahın ilk ışığı ile bir kaba süt doldurur ve bir kaşıkla doğudan başlamak üzere her yöne günaydın der, sonra da rüzgara, güneşe dünyaya sütü saçar ve helal ederiz. Böylece ilk işimiz doğayla birleşmektir.Ondan sonra enerji egzersizlerimizi yaparız ki, zamanla güçlenelim. Akşam da bu egzersizleri tekrar ederiz.
İbadetinizi yaptığınız önceden belirlenmiş tarihler ve özel günlerinizden bahseder misiniz ve bu günlerde neler yaparsınız?
Gregorian takvimi hatalı olduğu için, biz ayinlerimizi güneş takvimine göre yaparız, aynı
zamanda bu takvimi cinler, mayalar ve Aborjinler de kullanır. Kışın dünya ananın uykuya geçmesiyle birlikte, dünyanın gücünde bahar ve yaz aylarıyla kıyasladığımızda bir düşüş olur. Bir kimse bu dönemde evinin enerjisini temizleme ya da yeni doğmuş çocuğuna korunma yaptırmak istemezse, bu ayinler ilkbahar ve yaz aylarında daha yoğundur. Nevruz bayramı bilindiği gibi bahar bayramıdır ama neden ateş kullanıldığı ile ilgili bir çok kişi kendini sorgulamaz. Bunun yanı sıra yüce ruh çağrılarak kutsal su ve kutsal yerlerde ayinler yapılır. Bu ayinlere iştirak eden insanlar Kam’ın etrafında toplanıp dua etmeye başlar ve yüce ruhu çağırmakla yükümlü olan Kam da bu talepleri Yüce Ruh’a iletir.
Türklerin ata inancı olan Şamanizm son zamanlarda ilgi odağı. Bu ilgi için ne düşünüyorsunuz?
Şamanizm demeyelim de, isterseniz doğa inancı olarak tanımlayalım. Türkiye’deki durumuna bakacak olursak, giderek büyüyen bir kitleyle karşılaşıyoruz doğru. İnsanlar bir arayışa girmeye başladı. Bundan 10 sene önce ben sadece tanrıya inanıyorum diyen sihinler açılmaya başladı. Gerçeği söylemek gerekirse Türklerin 12 bin senelik mazisinde yatan doğa inancının genetik yapıları değişemez. Su hep aynı su, Türk hep aynı Türk.
Bir soru da yaşadığımız dünyayla ilgili, dünyanın sonuna yaklaşıldığıyla ilgili genel bir görüş var. Şamanlar için de bir bekleyiş veya inanış söz konusu mu?
Elbette. Olmasa zaten geleceği görme gücümüz olmazdı. Bizim bildiğimiz 2012 senesinde dünyanın köklü değişikliklerden geçeceğidir. Dünya da insanoğlu gibi bir evolüsyon geçirecek. Bu tarihi sadece dünyanın tüm şamanlarında değil, Budizm, Taoizm ve Maya inançlarında da bulmamız mümkün. Ancak şu anda bu değişikliklerden bahsetmeye kalksam, sohbetimiz bambaşka bir yöne gider.
Türkiye’de Şamanizm’i yaşayan topluluklar var mı?
Evet, icra eden toplumlar var. Türkler doğa inancından İslam’a geçisinde Şamanizm’i bağdaştırabilicek meshepler çıkardı. Mesela Mevlana, Bektaşiler ve Aleviler. Bunlar bilinen en büyük toplumlardır.
Okuyucularımıza son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
İnsanlar genellikle karşı karşıya kalmadıkları şeyleri ya yadırgarlar ya da dalda geçerler. Sokaklarda Şamanizm hakkında bir soru sorsanız, kimse doğru düzgün cevap veremez. Bunun sebebi de son derece açık. Bize Türklüğümüzü unutturmaya çalışıyorlar. Kelimelerin yarısı Arapça ve Fransızcadan ve yeni yeni de İngilizceden oluşuyor. Dış etkenlerden dolayı kendimizi yaşayamaz olduk. Gerçek Türk Milliyetçiliği doğaya sevgiden başlar. Kendi ırkdaşına zarar vermez. Kardeşliğe inanır. Doğaya sevgi arttıkça, biz kendi kültürümüze ve inancımıza geri döneceğiz. Doğa dini zaten genlerimizde bulunuyor. Bunu sadece doğaya olan bağlılığımızla hatırlayabiliriz ki doğa ana bize bu konuda zaten yardımcı oluyor. Tek çağrım: Kendimize gelelim.
Günümüzde bir çoğumuzun büyücü doktor dediğimiz Şamanlar, tıbbın, bilimin ve teknolojinin neredeyse gelişmemiş olduğu dönemlerde kendi inanç ve teknikleriyle kendilerinin ve diğer insanların da sağlığı ve huzuru için geliştirdikleri ve günümüze kadar korudukları bu olağanüstü yeteneklerinin yine tek koruyucularıdır.
|