KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Genel Başlıklar > Din ve İnsan


Din ve İnsan - Dinlerin güncel hayata etkisi ve çağımızda din üzerine yorumlar


Cevapla
 
Seçenekler
  #11 (permalink)  
Alt 23.10.09, 17:05
angelcastiel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Uzman Baykuş
 
Kaydolma: 29.08.09
Kadın
Mesajlar: 851
Teşekkürler: 39
Üyeye 115 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: ALLAH diyen karga...

herşey bilimle açıklanabilir ama insanoğluda herşeyi bilemez... nice bilinmeyen gizemli şeyler vardır... hatta insanoğlunun bile şuan bildiği bilimsel bilgiler bile yanlış olabilir...
herşeyi bilime vurup yaratıcının doğadaki hikmetlerini de yok saymak bağnazlık değilmidir...
bir yaprakta bile nice sırlar var allahın izini gösteren....
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
  #12 (permalink)  
Alt 23.10.09, 18:17
marijana - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yavru Baykuş
 
Kaydolma: 07.10.09
Erkek
Mesajlar: 26
Teşekkürler: 0
Üyeye 0 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: ALLAH diyen karga...

angelcastiel demiş ki:
- herşey bilimle açıklanabilir ama insanoğluda herşeyi bilemez... nice bilinmeyen gizemli şeyler vardır... hatta insanoğlunun bile şuan bildiği bilimsel bilgiler bile yanlış olabilir...
herşeyi bilime vurup yaratıcının doğadaki hikmetlerini de yok saymak bağnazlık değilmidir...
bir yaprakta bile nice sırlar var allahın izini gösteren....
Ne hikmeti,ne işareti yaprağın evrimsel gelişimini,çeşitlerini mi tartışalım şimdi burda...ortaçağda hatta boşver ortaçağı bundan 100 yıl öncesinde insanoğlu interneti hayal edebiliyomuydu,hayır tabii ki,bilimsel gelişimi sindirmek düşünmek bu kadar mı zor

evet insanoğlunun bilmediği şeyler vardır hayır şöyle söylyim insanoğlunun HENÜZ bilmediği şeyler vardır bu da avam tabakaya gizem gibi gelmektedir yada gösterilmektedir.... insanları koyunlaştrmanın en kestrme yolu korkutmaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #13 (permalink)  
Alt 24.10.09, 22:16
angelcastiel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Uzman Baykuş
 
Kaydolma: 29.08.09
Kadın
Mesajlar: 851
Teşekkürler: 39
Üyeye 115 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: ALLAH diyen karga...

arkadaşım...
anladığım kadarıyla siz sadece meteryalist düşünüyosunuz ama unutmayınızki sadece gözümüzle algılayamadığımız şeylerde var hayatta örneğin eskiden insanlar elektrik keşfedilmeden önce böyle bişey olduğuna inanmazlardı... çünkü sadece beşduyularıyla algıladıklarına inanıyolar... fakat elektrik gözle görülmez ama etkisi vardır... işte yaratıcı da gözle görülmese bile herşeye etkisi vardır... İçtiğimiz sütün yağını da gösteremezsiniz. Ama süt çok güzel ve yağlıdır. Onu da gözümüzle değil dilimizle tadınca anlarız. Demek ki bu dünyada ki pek çok şeyi de biz gözümüzle göremiyoruz. Ancak onları meydana getirdikleri tesirlerden ve eserlerden anlıyoruz. Yada bir başka duyu organımızla varlıklarını anlıyoruz.
size bi örnek vereyim... mesele arılar bal peteklerini nasıl 6gen biçiminde ve kusursuz biçimde yapar? eğer iç güdüyse bu iç güdü onlarda öylesine mi var oldu bu bir kanıt değilmidir... veya evrende bulunan hatta sayıya dökülen altın oran... vücudumuzda doğada heryerde var...
sizce bunlar öylesine mi varoldu... yoksa burda yaratıcının bir hikmeti yok mudur???
benim bilimselliğe bi karşı duruşum yok... zaten bilimsel yasaların varlığıda düşününce bir yaratıcının varlığı kaçınılmazdır...
zaten günümüzdede sizin savunduğunuz tez bir çok bilim adamları tarafından reddedilmekte...
yazı biraz uzun olacak fakat bunun hepsini okursanız memnun olacağım...
altta paylaşacağım yazı alıntıdır...

Bilim bizi, gördüğümüz her şeyin doğal açıklamasına yönlendirir mi? 19. yüzyıl boyunca, bilimin bu yönde gittiği izlenimi vardı. Fakat 20. ve 21. yüzyılın bilimi bizi tekrar tasarım inanışına yönlendirmektedir. Bu, bilimsel açıklamanın eksikliğinden değil bilimsel açıklamanın bizi getirdiği noktadan kaynaklanmaktadır. Son zamanlarda tasarım düşüncesini destekleyen delillerden dolayı pek çok bilim adamı, Allah’a inanmaya başlamıştır. Jim Holt bu konuda şunları söylemektedir: “ Bundan birkaç ay önce Nature dergisinde gördüğüm bir araştırma, Amerikalı fizikçi, biyolojist ve matematikçilerin % 40′ının Tanrı’ya inandığını ortaya koymuştur. Bunlar hem de bir metafiziksel soyut Tanrı’ya değil, bizim işlerimizle yakından ilgilenen ve dualarımızı duyan, İbrâhim, İshak ve Yakub’un Tanrısı’na inanmaktadırâ€.

Fiziksel sâbitelerin uyum derecesi o kadar hassas bir kritere bağlıdır ki, agnostik bir takım ünlü bilim adamları bunun arkasında “doğaüstü bir plan†veya “aracının†olduğu sonucuna varmışlardır.
Dindar bilim adamları tarihin her döneminde karşımıza çıkmıştır. Isaac Newton, Michael Faraday ve James Clerk Maxwell akla ilk gelen örnekler. Ama böyle olanlar her zaman azınlıkta kaldı; çoğunluğu ise agnostik olmayı seçti. Sonra birden ne olduysa yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren en seküler bilim adamları bile Tanrı’nın adını telaffuz eder oldu. Önemli bir astrofizikçi ve kozmolog olan Fred Hoyle bu durumun tipik bir örneğidir. Hoyle kariyerinin ilk günlerinde Tanrıtanımazdı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kafası karışmış bir şekilde bazı elementlerin daha azken bazılarının neden çok olduğuna kafa yorarken aklına parlak bir fikir geldi. Nükleer çekirdeğinin yapısını incelemeye karar veren Hoyle, karbon çekirdeğinde o güne kadar keşfedilmemiş bir enerji düzeyi olduğunu tespit etti. Yaptığı deneyler tespitlerini doğruladı. Hoyle, bunun bir rastlantı olamayacağına karar verdi, işin içinde ilâhî bir gücün olduğuna hükmetti. Sonraki yılarda ilahi güç kendini başka alanlarda da göstermeye başladı. Cisimlerin elektron ve protonlardan oluştuğu öteden beri biliniyordu. Bu ikisinin oranları sabit kabul edilmiş, kimse bu konu üzerinde düşünmemişti. Ama sonra bilim adamları çıkıp proton ve elektronların tam değerini kesin olarak bilmek gerektiğini, zira bir milimlik kayma halinde bile yaşamın ortadan kalkacağını söylediler. ‘Hassas Ayarlar’ ın doğada ne denli önemli olduğuna ilişkin her gün yeni bir şeyler öğrenmeye başladık. Ortaya çıkan sonuçlar dini düşünceyle uyum içerisindedir. Birincisi, evrende ciddi bir ayar olduğu kesindir. Hoyle’un özyaşam öyküsünde belirttiği gibi, “Tanrıtanımaz görüşün, dünyanın belli bir amaçla yaratılmadığını söylemesi kadar ahmakça bir şey olamazâ€. İkincisi, insanoğlu evrenin tasarlanmış en önemli parçalarından birisidir; fizikçi Freeman Dyson’un deyimiyle “kimse yeryüzünde kendini yabancı gibi hissetmemelidir. Zira her geçen gün evrenin yapısını biraz daha tanıyor, onun biz buraya gelmeden önce bir şekilde bizden haberdar olduğunu seziyorum.†Dyson’un bu sözleri insanın plansız bir biçimde evrim geçirdiğini öne sürenlerin düşünceleriyle çelişiyor.†Evrendeki bu hassas ve mükemmel oluşumlar agnostik bir çok bilim adamının görüşlerinin değişmesine ve bu konu hakkında çeşitli itiraflarda ve ifadelerde bulunmalarına sebep olmaktadır. Bunlardan bir kısmını şu şekilde sıralayabiliriz:

Fred Hoyle (İngiliz Astrofizikçi) : “Gerçeklerin mantıklı bir yorumu üstün bir entelektüelin fizik, kimya ve biyoloji ile oynadığı ve doğada kör hiçbir güçten bahsetmeye değer olmadığı sonucunu gösterir. Gerçekten hesaplanan rakamlar o kadar şaşırtıcı ki bu sonuç artık soru ötesidir.â€

George Ellis (İngiliz Astrofizikçi) : “Bu kompleksliği mümkün kılmak için kanunlarda muhteşem bir hassas ayar vardır. Başarılarının komplekslik derecesinin fark edilmesi ‘mucize’ kelimesini bu kelimenin ontolojik durumu konusunda bir taraf olmadan kullanmayı gerekli kılıyor.â€

Paul Davies (İngiliz Astrofizikçi) : “Bana göre bütün bunların arkasında çok güçlü bir delil var. Öyle görünüyor ki biri doğanın rakamlarını, evreni yaratmak için hassas bir ayara oturtmuş.†“ Fizik kanunları son derece saf bir tasarım ürünü görünüyor. Evrenin bir amacı olmalı.†“ Tanrı bu tasarımı ne maksatla üretmiştir sorusuna cevap ararken İnsancı İlke ve biyolojik organizmaların gerekleriyle ilgili oluşumların göz önünde bulundurulması gerekir. Evrende bilinçli yaşamın oluşması için gerekli doğa kanunlarının hassas ayarı açıkça Tanrı’nın evreni böyle bir hayat ve bilincin gelişmesi için tasarladığı sonucunu çıkarır. Bu demek oluyor ki evrendeki varlığımız Tanrı’nın planının merkezi bir parçasıdır.â€

Alan Sandage (Astronomi alanında Crawford ödülü sahibi) : “Ben böyle bir düzenin bir kaostan çıktığını oldukça ihtimalsiz buluyorum. Düzenleyici bir prensip olmalı. Tanrı bana göre, esrarengiz fakat varlık mucizesinin neden hiçbir şey yerine bir şeyler var olduğunun açıklamasıdır.â€

John O’Keefe (NASA’da astronom) : “Bizler astronomik standartlarda şımartılmış ve şefkat ile muamele edilmiş yaratıklarız. Eğer evren büyük bir hassasiyetle yaratılmış olmasaydı biz hiçbir şekilde var olmazdık. Benim görüşüm bu koşulların evrenin, insanların içinde yaşaması için yaratıldığıdır.â€

George Greenstein (Astronom) : “Biz bütün delilleri araştırdıkça bir doğa ötesi aracının varlığı düşüncesi ortaya çıkıyor. Mümkün müdür ki biz beklemediğimiz bir şekilde birden bire yüce bir varlığın bulunduğunun bilimsel kanıtını bulduk. Tanrı ilahi bir şekilde Kozmosu bizim faydamız için mi yarattı?â€

Arthur Eddington (Astrofizikçi) : “Bilimsel teorinin bugünkü durumundan evrensel bir akıl ya da bilginin düşüncesi sonucu çıkarılabilir diye düşünüyorum.â€

Arno Penzias (Nobel fizik ödülü sahibi) : “Astronomi bizi benzersiz bir olaya ulaştırır; hiçlikten yaratılmış olan, hayatın oluşabilmesi için sağlanması gereken koşullara uygun, hassas bir dengeye ve kendisine temel oluşturan bir plana (buna “doğaüstü†de denebilir) sahip olan bir evren. Bu yüzden, modern bilimin gözlemleri yüzyıllar öncesinin sezgileriyle aynı sonuca ulaşmış gözüküyor.†“Bugünün dogması ise maddenin ebedi ve ezeli olduğu yönündedir. Bu dogma, evrenin yaratılmış olduğuna işaret eden gözleme dayalı kanıtlar ve astronominin bugüne kadar ürettiği gözlemlenebilir verilerin hepsinin evrenin yaratıldığı iddiasını desteklediği gerçeğine rağmen bunu kabul etmek istemeyen insanların (bunlara fizikçilerin çoğunluğu da dahildir) içgüdüsel inançlarına dayanmaktadır. Sonuç olarak, verileri reddeden insanlar maddenin ebedi ve ezeli olması gerektiğine dair “dini†bir inanç taşıyan insanlar olarak tanımlanabilirler… Eğer evren her zaman varolmadıysa bilim, evrenin mevcudiyetine dair bir izahat yapılması ihtiyacı ile yüz yüze kalacaktır.â€

Tony Rothman (Fizikçi) : “Evrenin düzeni ve güzelliği ve doğanın şaşırtıcı rastlantıları ile karşı karşıya kaldığınızda bilimden dine doğru bir adım atmaya teşvik olursunuz. Eminim pek çok fizikçi bunu yapmak ister, bunu itiraf edebilmelerini dilerim.â€

Stephen Hawking (İngiliz Astrofizikçi) : “Bilim yasaları, şimdi bildiğimiz biçimiyle, elektronun elektrik yükünün niceliği ve proton ve elektronun kütlelerinin oranı gibi pek çok temel sayı içerir… Şaşılası gerçek ise bu sayıların değerlerinin yaşamın gelişimini olanaklı kılmak için çok ince ayar edilmiş gibi gözükmesidir.â€

Arthur L. Schawlow (Stanford Üniversitesi Fizik Profesörü, 1981 Nobel fizik ödülü sahibi) : “ Bana öyle geliyor ki hayatın ve evrenin mucizeleriyle yüz yüze kalındığında sadece “nasıl?†diye değil ayrıca “neden?†diye sormalı. Olası cevaplar ancak dinsel olabilir… Evrende ve kendi hayatımda Tanrı’nın varlığına dair bir ihtiyaç hissediyorum.â€

Frank Tipler (Matematik Fiziği Profesörü) : “20 yıl önce kozmolojist olarak kariyerime başladığımda bir ateisttim. Bir gün Yahudi-Hıristiyan teolojisinin temel iddiasının doğru olduğunu ve bunun bizim anladığımız fizik kanunlarının bir sonucu olduğunu gösteren bir kitap yazacağımı en vahşi rüyalarımda bile hayal edemezdim. Ben bu sonuçlara benim özel fizik branşımın merhametsiz mantığını kullanarak ulaştım.â€

Henry “Fritz†Schaefer ( Kimya Profesörü ve Georgia Üniversitesi Kuantum Kimya Bilgi İşlem Merkezi yöneticisi) : “ Benim bilimimin anlamı ve heyecanı nadir olarak bir şey keşfedip kendime ‘Demek Tanrı bunu böyle yaptı’ diyebilmektir. Benim hedefim Tanrı’nın planının küçük bir kısmını da olsa anlayabilmektir.â€

Vera Kistiakowsky (MIT fizikçisi) : “Fiziksel dünyamız ile ilgili bilimsel anlayışımızın gösterdiği muhteşem düzen Tanrısal bir anlayışı geretiriyor.â€

Roger Penrose (Matematikçi ve yazar) : “Ben derim ki evrenin bir amacı vardır şans eseri bir şekilde var olmamıştır.â€

Alexander Polyakov (Sovyet Matematikçi) : “Biliyoruz ki doğa mümkün olan matematiğin en üstünü ile açıklanır. Çünkü onu Tanrı yaratmıştır.â€

Edward Milne (İngiliz Kozmolojist) : “Evrenin sebebini okuyuculara boşlukları doldurmak üzere bırakıyoruz. Fakat bizim resmimiz Tanrısız eksik kalmaktadır.â€

Barry Parker (Kozmolojist) : “Bu kanunları kim yarattı? Hiç şüphe götürmez ki Tanrı’ya her zaman ihtiyaç olacaktır.â€

Carl Woese (Illinois Üniversitesi mikrobiyolojisti) : “Evrendeki yaşam az bulunur türden midir yoksa tek midir? Ben bunun iki yönde de görüyorum. Bazı günler galaksimizdeki yüz milyarlarca yıldız ve yüz milyarlarca başka galaksinin bulunduğunu düşünerek mutlaka bizim dünyamız gibi en azından mikrobial hayatı içeren bir başka gezegenin bulunabileceğini düşünüyorum. Diğer günler ise bizim evrenimizi sayısız rakamda evren arasında özel yapan İnsancı İlke’nin sadece doğanın fiziksel özelliklerine değil kimya ve biyolojiye de uzanabileceğini düşünüyorum. Bu durumda dünyamızdaki hayat gerçekten eşsiz olabilir.â€

Anthony Flew (Felsefeci) : “Hep söylendiği üzere, itiraf ruhu arındırır. Bu yüzden yazıma şunu itiraf ederek başlamak istiyorum; ateistler çağdaş kozmolojik konsensuslar karşısında utanmalıdırlar. Çünkü öyle gözüküyor ki, kozmologlar St. Thomas Aquinas’ın, felsefi olarak ispat edilemeyeceğini iddia ettiği şeye, yani evrenin bir başlangıcı olduğuna dair bilimsel kanıt sunmaktadırlar. Şu ana kadar evrenin sadece sonsuz değil ama ayrıca başlangıçsız olduğu düşüncesi rahatlıkla savunulabilirdi, evrenin hiçbir anlam taşımayan mevcudiyetinin ve en temel öğelerinin nihai izahatlar gerektirdiğini ise hala rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak hala bunların doğruluğuna inanıyor olsam da, Big Bang karşısında bu duruşu korumanın artık rahat ya da kolay bir şey olmadığı çok açıktır.â€

Wernher von Braun ( Pioneer füze mühendisi) : “Evrenin varlığının arkasında üstün bir mantığın bulunduğunu kabul etmeyen bir bilim adamını anlamak bilimin gelişmelerini inkar eden bir ilahiyatçıyı anlamak kadar zordur.â€

Robert Jastrow (Astrofizikçi) : “Aklın gücüne inanarak yaşamış bilim adamlarının hikayesinin sonu kötü bir rüya gibidir. Cahillik dağını aşıp en yüksek tepesini fethedip son kayanın üzerinden baktığında yüzyıllardan beri orada bulunan ilahiyatçılar tarafından karşılanır.â€

başka bir örnektede
Örneğin nefes almak insanın hayati fonksiyonlarından biridir ama bunu başarabilmesi için en ufak bir çaba göstermesine dahi gerek yoktur. Hem dış çevresinde, hem de bedeninde gereken tüm şartlar, Allah tarafından düzenlenip yaratılmıştır. İnsan doğduğu andan ölene kadar hiç durmadan nefes alır ama bu fonksiyonun gerçekleşebilmesi için hangi unsurların bir arada bulunması gerektiğini biliyor musunuz?
Herşeyden önce insanın nefes alabilmesi için atmosferdeki azot, oksijen ve karbondioksit oranının çok iyi dengelenmiş olması gerekir. Bu dengede ufak değişikliklerin olması insanın ölümüne kadar varan tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Allah bu oranın korunması için sayısız faktörü vesile etmiştir. Güneşten, güneşin ışığını kullanarak fotosentez yapan bitkilere, toprağın içini kaplayan mikroorganizmalara kadar birçok varlık bu oranın korunmasından sorumludur. Yağan yağmurlar, çakan şimşekler, basınç seviyesi, yerin çekirdeğindeki elementlerin oranı ve daha saymakla bitmeyecek kadar çok unsur dolaylı veya dolaysız olarak bu gaz oranının korunması için faaliyet gösterirler. Bunlardan biri olmasa, örneğin gözümüzle bile göremediğimiz mikroorganizmalar faaliyetlerini durdursa; azot çevrimi, karbondioksit çevrimi gibi bir çok hayati fonksiyon bir anda durur. Dolayısıyla birbirini hızla etkileyen sistemin programı bir anda bozulur. Ancak etrafınıza baktığınızda göreceğiniz düzen ve dengeden rahatlıkla anlayacağınız gibi böyle bir bozulma milyarlarca yıldır meydana gelmemiştir. Ve bundan sonra da Allah'ın dilediği vakte kadar bu tür bir olay söz konusu olmayacaktır. Çünkü Allah ince ayarlarla dengelenmiş bu sistemleri tek tek her an faaliyet halinde tutmakta ve evrendeki tüm düzen Allah'ın emri ile bu müthiş uyumu korumaktadır.

Allah, insanların Kendi büyüklüğünü kavrayabilmeleri için evrendeki düzeni sayısız detaylarla birlikte yaratmıştır. Kuran'da Allah'ın var ettiği bu düzenden bahsedilirken, "... sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz öğrenmeniz için" (Talak Suresi, 12) denilmektedir. Bu düzen öylesine detaylar içerir ki insan düşünmeye nereden başlayacağını şaşırır. Zira Allah'ın aklı ilmi ve kudreti sonsuzdur. Tek bir olayın içinde dilediği kadar ayrıntı meydana getirir.

lütfen bütün bunları tarafsız bir şekilde düşününüz...

Bu mesaj; angelcastiel tarafından '24.10.09 - 22:59' tarihinde değiştirildi.
Alıntı ile Cevapla
  #14 (permalink)  
Alt 16.08.10, 00:27
q®õñ¹q ¶ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Genç Baykuş
 
Kaydolma: 27.07.10
Erkek
Mesajlar: 215
Teşekkürler: 0
Üyeye 17 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: ALLAH diyen karga...

Tüylerim ürperdi ! Ya Rabbim Sen Büyüksün
Alıntı ile Cevapla
Cevapla






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006