Ramazan Ayını Değerli Kılan Özellikler
Ramazan Ayını Değerli Kılan Özellikler
Ramazan ayı, Kur’an’da “şehr-i ramazan” şeklinde geçmektedir. (Bakara, 185) Sözlükte açığa çıkarmak anlamına gelen “şehr” kelimesi, gökte hilal şeklinde doğması, dolunay olması, hilal şeklinde küçülüp batması ve tekrar doğması suretiyle ayın bir devrinden ibaret olan zamana denir. Ay, gökte yirmi dokuz ile otuz gün arasında dönüp dolaşır.
I. Ramazan Kelimesinin Türediği Kök Anlamlar:
1. Ramazan kelimesi, güz mevsiminin başında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur anlamındaki “ramdâ” kelimesinden türetilmiştir. Bu yağmur, yeryüzünü yıkadığı gibi Ramazan ayı da iman edenleri günahlardan yıkayıp temizler.
2. Ramazan kelimesi, güneşin şiddetinden taşların son derece kızması anlamındaki “ramada” kelimesinden türetilmiştir. Bu kökten türeyen “ramazan” kelimesi, kızgın yerde yalın ayak yürümekle yanmak demektir. Bu kelime, başına “şehr” kelimesinin ilavesiyle İslâm’ın beş temel esasından biri olan orucun tutulduğu aya özel isim yapılmıştır. Bu ayda Allah için oruç tutularak, açlık ve susuzluk çekilir ve böylece orucun harareti ile günahlar yakılır.
3. Ramazan kelimesi, kılıcı veya ok demirini inceltip keskinleştirmek için iki kaygan taş arasına koyup dövmek anlamındaki “ramada” kelimesinden türetilmiştir.
4. Ramazan kelimesi, Allah’ın güzel isimlerinden biridir. Allah’ın rahmeti ile günahların yanması dikkate alınarak, oruç tutulan aya bu isim verilmiştir. Bu anlamda “şehr-i ramazan”, “Allah’ın ayı” demektir. (Yazır, I, 642-644)
Ramazan kelimesinde; temizlik, yanmak ve keskinlik anlamları vardır. Ramazan ayında oruç ve diğer ibadetlerle Allah’a yönelen müminler, günahlarından temizlenir, arınır, bilinçlenir, iman ve ahlâk bakımından keskinleşir, kuvvetlenir.
II. Ramazan Ayını Değerli Yapan Özellikler:
1. Kur’an Ramazan ayında indirilmeye başlanmıştır.
Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiği Bakara suresinin 185. ayetinde şöyle ifade edilmektedir: “O Ramazan ayı ki, Kur’an o ayda indirildi.” (Bakara, 185)
Kur’an, miladın 610 yılında Ramazan ayının Kadir gecesi sabaha karşı Hıra’da ibadetle meşgul olduğu sırada vahiy meleği Cibril, Peygamberimize Alak suresinin ilk beş ayetini vererek indirilmeye başlanmıştır.
Kur’an’ın mübarek bir gecede indirildiği Duhân suresinin iki ve üçüncü ayetlerinde şöyle bildirilmektedir: “Hâ Mîm. Apaçık olan kitaba yemin ederim ki, Biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz Biz, insanları uyarıcıyız.” (Duhân, 1-3)
İslâm bilginlerinin çoğunluğuna göre, ayette sözü edilen mübarek gece Kadir gecesidir. Kur’an’ın Kadir gecesinde indirildiği ise Kadir suresinde açıkça bildirilmektedir.
Kur’an’ın Hz. Peygamber’e verilmesi “inzal” ve “tenzil” kelimeleriyle ifade edilmektedir. (bk. En’âm, 92; Nahl, 89) “İnzal” kelimesi Kur’an’ın bir defada, “tenzil” kelimesi ise parça parça indirildiğini ifade eder. Kur’an’ın Ramazan ayında mübarek bir gece olan Kadir gecesinde “inzal” edildiğinin bildirilmesi genel olarak iki şekilde izah edilmiştir:
a) Kur’an Kadir gecesinde, bir defada Levh-i Mahfuz’dan, dünya semasına (Beytü’l-Izze’ye) indirilmiş, buradan da 23 senede Peygamberimize verilmiştir. Kur’an’ın Levh-ı Mahfuz’da olduğu Bürûc suresinin 21-22. ayetlerinde açıkça bildirilmektedir: “Hayır o (kitap), şanı yüce bir Kur’an’dır. O, Levh-i Mahfuz’dadır.”
Kur’an’ın Beytü’l-Izze’ye toptan indirildiğini ve buradan Peygamberimize peyderpey verildiğini sahabeden Abdullah ibn Abbas söylemiştir. Bu mevkuf hadisi Hâkim en-Neysebûrî (ö. 405/1014), el-Müstedrek adlı hadis kitabında rivayet etmiştir. Hadis şöyledir: “Kur’an, Kadir gecesinde yakın semaya toptan bir seferde indirildi, bundan sonra yirmi (küsur) senede (peyderpey Hz. Peygamber’e) indirildi.” (Hâkim, Tefsir, 1, No: 2879)
“Kur’an Ramazan ayında indirildi”, “mübarek bir gecede indirildi” ve “Kadir gecesinde indirildi” demek, Kur’an bu ayda indirilmeye başlandı demektir. Kur’an’ın tamamı zikredilmiş, bir kısmı kastedilmiştir. Belagat ilminde buna “mecaz-i mürsel” denir. Bakara suresinin başında olduğu gibi birçok ayette, Kur’an’ın bir parçasına da “kitap” ve “Kur’an” denilmektedir. Kur’an’ın toptan değil ayet ayet, sure sure indirildiği Kur’an’da açıkça bildirilmektedir: “İnkâr edenler, ‘Kur’an, ona bir defada toptan indirilmeli değil miydi?’ dediler. Biz, Kur’an’la senin kalbini sağlamlaştırmak için onu böyle parça parça indirdik ve onu (sana) ağır ağır okuduk.” (Furkan, 32) “Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye ayet ayet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.” (İsrâ, 106)
Ayetler, hem Kur’an’ın parça parça indirildiğini hem de parça parça indirilmesinin gerekçesini beyan etmektedir. Kadir gecesinin Ramazan ayı içersinde olduğu ayetle sabittir. Ancak Ramazan ayının kaçıncı gecesi Kadir gecesidir, kesin olarak belli değildir, bu konuda ittifak da yoktur. Ancak ağırlıklı görüş, Kadir gecesinin Ramazan ayının 27. gecesi olduğu yönündedir. (bk. İbn Sa’d, I, 94)
Kur’an bütün insanların kılavuzu, yol göstericisidir. (Bakara, 185) İnsanları en doğru olana iletir. (İsrâ, 9) Okunması ibadettir, her harfine bir hasene sevabı verilir. (Fedâilü’l-Kur’an, 16) Kur’an’ı öğrenenler ve öğretenler müminlerin en hayırlılarıdır. (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 15) Kur’an’ı okumaktan maksat, onu anlamak, anlamaktan maksat ise hükümlerini uygulamaktır.
2. Oruç Ramazan ayında tutulur.
Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiğinin bildirildiği cümlenin hemen akabinde, “İçinizden kim bu aya ulaşırsa oruç tutsun” buyrularak, orucun Ramazan ayında tutulması emredilmiştir.
Ramazan orucu, Bakara suresinin 183-184. ayetlerinin inmesiyle hicretin ikinci yılında Bedir savaşı öncesinde Şâban ayında farz kılınmıştır. 183. ayette orucun mutlak olarak farz kılındığı bildirilmektedir: “Ey müminler! (Kötülüklerden ve haramlardan) korunmanız için oruç tutmak, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”
Oruç, fecr-i sadıktan güneşin batmasına kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiyi terk etmek suretiyle tutulur. Ramazan ayı, 29 veya 30 gündür, 28 veya 31 gün olmaz. (Müslim, Sıyâm, 7-20) Oruçlu iken bilerek bir şey yiyip içmek, cinsel ilişkide bulunmak ve isteyerek ağız dolusu kusmak orucu bozar. (Tirmizî, Savm, 25-26) Buna karşılık unutarak yiyip içmek, kan vermek, istem dışı kusmak ve ihtilam olmak orucu bozmaz. (Tirmizî, Savm, 24) Mazeretsiz olarak Ramazan orucunu bozan kimseye kaza ve kefaret gerekir. (Tirmizî, Savm, 28)
Oruç, İslâm’ın beş temel esasından biri olup, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş, mukim ve sağlıklı kadın ve erkek her mümine farzdır. Âdetli ve loğusa kadınlar oruç tutmazlar, tutmadıkları oruçlarını daha sonra kaza ederler.
Oruç ibadetini yerine getiren, Allah ve Peygamber’e itaat etmiş olur. Oruç, sevabı en çok olan ibadetlerden biridir. Peygamber Efendimiz,
“Âdemoğlunun her ameline on katından yedi yüz katına kadar sevap verilir.” buyurmuş ve Yüce Allah da; “Oruç hariç, çünkü oruç benim içindir, onun mükâfatını da Ben vereceğim, oruç tutan kimse yemesini, içmesini ve şehvetini Benim için terk etmektedir. Oruçlunun iki sevinci vardır. Biri iftar ettiği zaman, diğeri de Rabb’ine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.” (Müslim, Sıyâm, 164) anlamındaki hadis bu gerçeğin beyanıdır.
Oruç, günahların bağışlanmasına vesile olur: Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan orucunu tutarsa, Allah o kimsenin geçmiş günahlarını bağışlar.” (Buhârî, Sıyâm, 6)
Mazeretsiz Ramazan orucunu tutmayan kimsenin vebali hadis-i şerifte şöyle bildirilmiştir: “Kim bir hastalığı ve bir ruhsatı olmaksızın Ramazan ayında bir gün oruç tutmasa, bütün günlerini oruçla geçirse yine bu orucu yerine getiremez.” (Ebû Dâvûd, Savm, 38, I, 789)
3. Bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi Ramazan ayı içindedir.
“Şüphesiz, Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cibril) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadr, 1-5)
Kadir gecesini ihya eden bağışlanır. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazan’ı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, İman, 37, I, 14)
4. Ramazan ayında cennet kapıları açılır.
“Ramazan ayı gelince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar.” (Buhârî, Savm, 5, II, 227)
Bu hadis-i şerif gösteriyor ki; Ramazan ayında iyi işler yapıp kötülüklerden sakınan mümine cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır. Oruç sayesinde nefsine hâkim olup şeytana uymadığı için de, şeytanın eli kolu bağlanmış ve etkisiz hâle gelmiş olur.
5. Ramazan ayını ihya eden müminin günahları bağışlanır.
Şu hadis bunun açık delilidir: “Beş vakit namaz, cuma namazı diğer cuma namazına kadar, Ramazan ayı diğer Ramazan ayına kadar büyük günahlardan kaçınıldığı zaman işlenen küçük günahlara kefarettir.” (Müslim, Tahâre, 17)
6. Ramazan rahmet, mağfiret ve bereket ayıdır.
Ramazan ayının rahmet, mağfiret ve bereket ayı olduğu ve bu ayın özelliklerini Peygamberimiz ashabına yaptığı şu konuşmada veciz olarak şöyle ifade etmiştir:
Sahabeden Selman el-Farisî (r.a.) anlatıyor: Allah’ın elçisi Şâban ayının son günü bize bir konuşma yaptı ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Bereketli ve büyük bir ayın gölgesi üzerinize düşmüştür. Bu öyle bir ay ki, onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. O öyle bir ay ki, Allah o ayda oruç tutmayı farz kılmış, gecelerini nafile ibadetle (teravih namazı) ile geçirmeyi teşvik etmiştir. Kim Ramazan ayında hayır işlerse, Ramazan ayı dışında farz bir ibadeti yapan kimse gibi sevap kazanır. Kim Ramazan ayında bir farzı eda ederse, Ramazan ayı dışında yetmiş farzı eda eden kimse gibi sevap kazanır. Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. Ramazan, yardım etme ve ihsanda bulunma ayıdır. Bu ayda müminin rızkı artar. Kim bu ayda oruç tutan bir mümine iftar yemeği verirse bu, günahlarının bağışlanması ve cehennem ateşinden azat olmasına vesile olur, iftar verdiği kimsenin oruç ile kazandığı kadar sevap kazanır, oruç tutanın sevabında da eksilme olmaz.” Sahabe, “Ey Allah’ın elçisi! Hepimiz iftar verecek güce sahip değiliz ki” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Allah, bu sevabı bir tek hurma veya bir bardak su veya bir içimlik süt ikramı ile de verir” buyurdu. (Konuşmasına şöyle devam etti): “Ramazan, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulma ayıdır. Kim bu ayda işçisinin/hizmetçisinin işini hafifletirse, Allah onu bağışlar ve cehennem ateşinden azat eder. (Ey insanlar!) Ramazan ayında dört şeyi çok yapın. Bunlardan ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz. Diğer ikisine ise sizin ihtiyacınız var. Rabbinizi razı edeceğiniz şeyler; kelime-i şahadet ve tövbe-i istiğfardır. Sizin muhtaç olduğunuz iki şey ise, Allah’tan cenneti ister, cehennemden O’na sığınırsınız. Kim oruç tutan bir mümine su ikram ederse, Allah da onu benim (Kevser) havuzumdan içirir. Bu havuzdan içen cennete girinceye kadar bir daha susamaz.” (İbn Huzeyme, Beyhakî, İbn Hibbân, bk. Münzirî, et-Tergîb ve’t-Terhîb, II, 94-95)
Sonuç olarak; ayların sultanı olan Ramazan Kur’an, oruç, sabır, yardımlaşma, dayanışma, rahmet, bereket, af ve mağfiret ayıdır. Müminler bu ayda daha çok ibadet eder, tövbe ve istiğfar ile günahlardan arınmaya, hayır ve hasenat ile Allah’ın rızasını kazanmaya çalışır.
Not: Bu yazı, Diyanet Avrupa Dergi 2007 Eylül sayısında yayınlanmıştır
Doç. Dr. İsmail Karagöz
Diyanet İşleri Başkanlığı İç Denetçisi
|