|
|
Sonuçlar: Türban siyasi bir simge midir? | |||
Evet,siyasi bir simgedir. | 13 | 43,33% | |
Hayır,siyasi bir simge değildir. | 17 | 56,67% | |
Katılımcı sayısı: 30. Sizin bu Ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor |
|
Seçenekler |
Sponsor |
|
||||
Cevap: Türban siyasi bir simge midir?
Evet, siyasi bir simgedir.
Hakaretten daha kötü kadının kendine yaptığı bir hakarettir. Ama sokakta özgürdür ona kimse karışamaz. Üniversitede ise ayrımcılığın çıkması için gereken ilk şey türbandır. Senin dininin ne emrettiği anayasayı ilgilendirmez. |
|
||||||||||||||||||
Cevap: Türban siyasi bir simge midir?
Teşekkürler aydınlatmak isteyişiniz için fakat ben ortada bir hakaret göremedim. Bir insan kapanmak istiyorsa kendi bileceği iştir tabiki. Fakat olaya gelin birde şu açıdan bakalım; Bir kadın, erkek nefsine hakim olamaz diye kendinden ödün vermesi ve bununda kadın tarafından kabul edilmesi... Kulağınıza nasıl geliyor, soruyorum size. |
|
||||
Cevap: Türban siyasi bir simge midir?
Tesettürlüyüm Çünkü..
Allahı hatırlamak ve hatırlatmak için.. Yaratılış gayemin gereği& Özel olduğum için .. Özel hissettiğim için .. İnsanların gözünde değil Rabbimin nazarında özel olduğum için.. Kulluğumun gereği.. Rabbimin rızasını kazanmak için.. tesettürlüyüm çünkü; Tesettürlüyken daha rahat olduğum için, Dışarıda kendimi en rahat hissedebileceğim giyim şekli olduğu için, Allah rızası için, Birtakım kötü gözlerden koruduğu için, Tesettürlü bir insan dış görünüşüyle değil de kişiliği ve ahlakıyla davranışlarıyla, düşünceleriyle ön planda olduğu için& Tesettürlüyüm çünkü ; buna verilecek en iyi cevabım& İnandığımın kanıtı tesettürüm& İnanıyorum; emri başım üstünde& her varlığa sevgi duyuyorum her varlık O na çıkıyor O nu seviyorum.. tesettürlüyüm çünkü;Rabbim bize zinet değerinde bakıyor ve ben bu zineti en iyi şekilde muhafaza etmek istiyorum tesettürlüyüm çünkü;kadınlık vasfıyla değil,insan vasfıyla hayatta ilerlemek istiyorum tesettürlüyüm çünkü ehli imana zarar vermek istemiyorum tesettürlüyüm çünkü;tesettürün en baş vasfı başörtüsünü ilk önce kalbimde sonra kafamda taşıyorum tesettürlüyüm çünkü;islamı yaşamayı kolaylaştırıyor hayatımın her safhasına yaymamı sağlıyor. tesettürlüyüm çünkü bana Rabbimi hatırlatıyor ve hatırlatanlardan olmak istiyorum tesettürlüyüm çünkü ;KULUM DİYE YADEDİLENLERDEN OLMAK İSTİYORUM&.. Tesettürlüyüm çünkü hürüm ben& tesettürüm sayesinde namahremim saygı duruşuna geçmek zorunda& (öyle bir temsil etmeliyim ki bu olmak zorunda) Tesettürlüyüm çünkü Hak böyle istiyor& Hakk istedi mi, şek yok şüphe yok koşul yok şart yok& Tesettürlüyüm çünkü hürüm ben& Budur sebebi örtümü başımda taşırken gözlerimin ışıması& Gurur addetmeyiniz& Tesettürlüyüm çünkü ; değerliyim!! Tesettürlüyüm Çünkü.. Allah a İtaat Ediyorum.. Tesettürlüyüm...Çünkü Allah a Teslim oldum& -------------------------------------------------------------------------------- not :türban siyasi bir simge midir sorusunu aldınız nerelere götürdünüz bırakın insanlar dinini özgürce yaşasınlar kadınlarının başlarını örtmesi sizi neden bu kadar rahatsız ediyor artı bu insanlara hakaret derecesindeki öfkeniz ne onların size zararı varmı.....dini yönden görüş farkınız olabilir size saygı duyarım ama masum insanlara da bu kadar çamur atmayın sannetmiyorum ki hiçbir kadın saçımın telinden karşımdaki erkek tahrik olur düşüncesiyle başını örtüyor yukarıda ki yazıyı iyice okuyun ki neden başlarını örttüklerini anlayın... TESETTÜRLE İLGİLİ AYETİ KERİMELER: Bismillâhirrahmanirrahim Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini yakalarının üzerine örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, ellerinin altında bulunan erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler hep birden Allâh’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!.. (Nur Suresi, 31) Bismillâhirrahmanirrahim Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına, örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve (incitilmemesi) için en elverişli olan budur. Allâh çok bağışlayan çok esirgeyendir!.. (Azhab Suresi, 59) Bismillâhirrahmanirrahim Evlerinizde vakarınızla oturun. İlk cahiliye devrinin açılıp saçılarak, ziynetlerini göstererek, yürüyüşü gibi yürümeyin.. Namazı kılın, zekatı verin, Allâh’a ve Resülüne itaat edin. Ey ehl-i beyt!. Allâh sizden şek ve şüpheyi gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (Ahzab Suresi, 33) Bismillâhirrahmanirrahim Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, ziynetlerini, göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. Gene de iffetli olmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allâh işitendir, bilendir. (Nur Suresi, 60) Bismillâhirrahmanirrahim Namuslu, kötülüklerden habersiz mü’min kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Dilleri, elleri ve ayaklarının, yapmış olduklarından dolayı aleyhlerinde şahitlik edeceği bir günde onlar için çok büyük bir azap vardır! (Nur Suresi, 24) Bu mesaj; uhdade tarafından '29.09.09 - 00:25' tarihinde değiştirildi. Sebep: Üst üste birden fazla mesaj yazamazsınız. |
|
||||
Cevap: Türban siyasi bir simge midir?
Konu: Türban siyasi bir simge midir?
Siyaset ile dini karıştırmayın. Emir cümlesi gibi oldu ama rica sadece Hangi dinin ne emrettiği laik devleti ilgilendirmez, ilgilendirmemeli. |
|
||||||||||||||||||
Cevap: Türban siyasi bir simge midir?
|
|
||||
Cevap: Türban siyasi bir simge midir?
Sn. Uhdade,
Ben olaya mantık yönüyle yaklaştım siz dini yönden yaklaşıyorsunuz. Pekala dini yönden yaklaşalım; Efendim kimi insanlar (sözüm ona dindarlar) dinimizde, hırsızın kolunun kesilmesi, erkeğin 4 kadın alması, bira içen insanın kamçılanması vs... gibi bir sürü saçmalığın Kur'an da varlığını iddia ederler. Hatta daha da ötesi bunların ayetlerini, hadislerini bile gösterirler. Fakat aslında arapçasına baktığınızda o ayetin/hadisin ya çarptırıldığını ya da yanlış yorumlandığını görürsünüz. Aynı durum türban içinde geçerli. O ayetinde yanlış yorumlanmadığından nasıl bukadar emin olabiliyorsunuz anlamıyorum. Kendiniz bir araştırma yaptınız mı yoksa burada sadece hacılardan hocalardan duyduklarınızla mı konuşuyorsunuz? Hiç bu duruma objektif bakmayı denediniz mi? Ya da bugüne kadar hiç yanıldığınızı düşündünüz mü? Saygılar efenim... |
|
||||||||||||||||||
Cevap: Türban siyasi bir simge midir?
ÂYET
a-Âyet Nedir? 'Âyet' sözlükte, açık alamet (belirti) demektir Bir şeyin ve bir amacın varlığını gösteren alamettir Açıkça ortada görülmeyen şey âyetiyle bilinir ve tanınır Bir yolu bilmeyen, o yola ait alametleri bilirse, yolu tanır Her şey kendi alametiyle bilinir Bu açıdan âyet, duyuların, düşüncelerin veya akılla bilinen şeylerin dışa vurmuş şeklidir denilebilir Yüzü kızaran bir kimsenin kızdığını anlarız Yüzü kızarmak kızgınlığın âyetidir Bir şeyin, bir nesnenin ayırdedici özelliklerine eskiden ‘alamet-i farika’, yani ‘ayırdedici belirti’ denirdi Bu belirtiler o nesneyi bize tanıtan, o şeyin ne oldugunu bilmemize yardım eden özelliklerdir ‘Âyet’, bu şekilde, açık alamet, nişan, belirti, iz, eser ve işaret anlamlarına gelmektedir Kur’an ilimlerinde ‘âyet’; sûrelerin içinde, başı ve sonu belli bir veya bir kaç cümleden meydana gelmiş ilâhí sözlerdir (kelâm’dır) Kur’an yüzondört sûreden meydana gelmektedir (Bakınız: Sûre) Sûreler ise Ayetlerden oluşurlar Sûrelerin içerisindeki âyetler kendilerine mahsus bir biçimdedirler Belli kuralları yoktur Bir kaç harften oluşan âyetler olduğu gibi, bir sayfa uzunluğunda da âyet vardır Âyetlerin her biri birer Kur’an oldukları gibi, hepsi beraber Kur’an’ın meydana getirirler Kur’an âyetlerinin her biri Allah’a ait alametler, işaretlerdir Bununla beraber Allah’a mahsus bir yüceliğe de işaret ederler Bu yücelik onların bağlı oldukları Kudret’ı hatırlatır, O’nun büyüklüğünü tanıtır Kur’an, âyetlerden meydana geldiği gibi kâinat da âyetlerden meydana gelir Çevremizde gördüğümüz her şey, Allah’ın birer âyetidir Bütün varlıklar, bütün olaylar Allah’ın ‘ol’ emriyle meydana çıkmış kelime’leridir (Bakınız: Kelime) Bunlar, insana Allah’ı tanıtmaları açısından ise birer âyettirler Âyet kavramı Kur’an’da bir kaç anlamda kullanılmaktadır: al-Delil anlamında: Allah’ın varlığına ve yüceliğine işaret eden deliller, âyet ismiyle anılmaktadır Buna göre, göklerin ve yerin yaratılması, gece ile gündüzün peşpeşe gelişi, insanların faydası için denizde yüzen gemiler, ölümünden sonra toprağı diriltmek üzere yağmurun indirilişi, canlıların var edilmesi, bulutların boyun eğmiş bir şekilde havada yüzmeleri birer âyettir ( 2 Bekara/164) Güneşin bir aydınlık, Ay’ın bir nur (ışık) kılınması yılların sayısı bilinsin diye Güneş’e ve Ay’a durakların tesbit edilmesi birer âyettir (10 Yunus/5) Tanenin ve çekirdeğin yaratılması, sabahın gecenin içinden çıkıp gelmesi, gecenin dinlenme zamanı yapılması, karanlığın derinliklerinde yol bulmak için yıldızların bir lamba gibi var edilmesi, insanların tek bir nefisten yaratılması, gökten inen su ile bitkilerin büyütülmesi, her türlü meyvanın var edilmesi birer âyettir (6 Enlam/95-99) Arının çeşitli çiçeklerden topladığı özlerle insanlar için şifa olan bal yapması, hayvanların çeşit çeşit yaratılması, hayvanlar tarafından insanlara süt hazırlanması birer âyettir (16 Nahl/65-69) “Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz dağlar ve ırmakları var edendir Orada ürünlerin her birinden ikişer çift yaratmıştır Geceyi gündüze bürümektedir Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten âyetler vardır” (13 Râd/3) a2-Mucize anlamında: Kur’an, peygamberlerin Allah (cc) tarafından gönderilmiş elçiler olduklarını isbat etmek için gösterdikleri olağanüstü olaylara da ‘âyet’ demektedir İnsanlar, peygamber olduğunu iddia eden kimselerden bilinen tabiat olaylarını aşan ve ancak ilâhí kuvvet tarafından yapılabilecek alametler (isbatlar) istemişlerdir Peygamberlerin gösterdiği bütün mucize’ler âyet adıyla anılmaktadır Çünkü mucizeler, peygamberlerin kendi işi değil, Allah’ın gücünün göstergeleridir Hz İsa (as)’nın çamurdan kuş yapması, körün gözünü açması, alaca hastalığını iyi etmesi, ölüyü diriltmesi, saklanılan şeylerin yerini haber vermesi birer âyettir (mucizedir) (3 Âli İmran/49) Hz İsa (as)’ya gökten sofra indirilmesi (5 Maide/114), Semud kavmine deve verilmesi (17 İsra/59), Hz İsa (as)’nın babasız dünyaya gelmesi (19 Meryem/21), Hz Musa (as)’nın elinin Ay gibi parlaması (20 Tâhâ/22) hep birer âyettir Peygamberlerin çabalarına ve gösterdikleri mucizelere rağmen azgınlığa ve zulümlerine devam edenler, dünyada iken bir takım cezalara çarptırıldılar Arkadan gelenler ibret alsın diye onlardan bazı âyetler (alametler) bırakılmıştır “Kendilerinden önceki kuşaklardan nicelerini yıkıma uğratmamız, onları hidayete yöneltmedi mi? (Oysa bugün kendileri) onların kaldıkları yerlerde (tarihí kalıntılar üzerinde) gezip durmaktadırlar Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için âyet’ler vardır” (20 Tâhâ/128, ayrıca bak 11 Hûd/103 15 Hıcr/74 28 Kasas/36 29 Ankebût/15 vd) a3-Alâmet, nişan anlamında: İsrailoğullarına başkan (hükümdar) olarak gönderilen Talût’un bu görevinin âyeti (alameti),Tabût’un onlara getirilmesiydi Burada âyet; alamet, belirti, nişan anlamında kullanılmıştır (2 Bekara/248) a4-Acayip iş anlamında: Hz İsa (as)’nın babasız olarak dünyaya gönderilmesi, Allah’ın kudretine işaret eden bir âyettir, acayip bir iştir Bir yönden mucizedir, diğer yönden insanların görmediği, alışmadığı bir iştir (23 Mü’minûn/50) a5-İbret anlamında: Talût’un İsrailoğullarına hükümdar olması, bunun belgesi olarak Tabut’u bularak onlara getirmesi, inananlar için gerçekten ibret verici bir durumdur Buna benzer bütün olaylar hem mucizedir hem de ibret verici şeylerdir (2 Bekara/248) a6-Kıyamet alâmeti anlamında: Bir takım kimseler ellerinde firsat varken iman etmezler Allah'ın bazı âyetleri geldiği zaman iman ederseler bu imanları kabul olmaz En’am Suresi 158 âyetinde çoğul olarak geçen ‘âyât’ (âyetler), Kıyamet saatinin belirtisi, alameti şeklinde anlaşılmıştır a7-Kur’an’ın tümü veya belli bölümleri anlamında: Kur’an’ın tümü âyet olduğu gibi, her sûrenin belli bölümleri de âyettir Gerek Kur’an’ın tümü, gerekse her bir âyeti, insanların hepsi bir araya gelseler bile bir benzerini yazamayacakları bir mucize (âyet )dir Kur’an’ın âyeti mucize anlamında da kullandığını tekrar hatırlayalım Öyleyse Kur’an, peygamberimizin en büyük mucizesi olmakla birlikte Allah’ın kudretine alâmet olan bir âyet’idir Hz Muhammed (sav)’in hak peygamber olduğuna delildir Her bir âyet bir ifadeyi diğerinden ayırdığı, her bir Kur’an bölümü onun tümünü ve vahyin mucize oluşunu hatırlattığı için âyet denmiştir Kur’an, Hz Muhammed’e indirilen Kitab’ın insanüstü olduğunu bildirdikten sonra, bundan şüphe edenleri, “haydi bakalım, bunun gibi bir kitap, ya da bunun sûrelerine benzer sûreler yazıp getirin” diye meydan okumaktadır (2 Bekara/23-24 29 Ankebût/50-51 17 İsra/88 11 Hûd/13) Öyleyse O’nun kendisi, sûreleri, âyetleri hem birer mucize’dir, hem de onları gönderen Rabbimizin Rabliğinin, büyüklüğünün, kudretinin alâmetleri (âyetleri)dir Bütün bunlara rağmen Kuran’a inanmayan inkârcılar yine olacaktır (2 Bekara/145) b-Âyetin Anlam Sahası: Peygamberimiz (sav) Güneş’in ve Ay’ın Allah’ın kudretinin iki âyeti olduğunu haber veriyor (Buharí, Bed’ü’l Halk/88, 4/251) O ayrıca buyuruyor ki: “ On âyet (alâmet) çıkmadıkça Kıyamet kopmaz…” (Müslim, Fiten/39-40, Hadis no: 2901, 4/2225) Evrendeki sayısız varlıklara, çeşitliliğe, sürekli bir oluşuma ve evrensel düzene ‘fiilí âyetler’ denmiştir Bu âyetler, yüce bir varlığın kudretini açıkça haber vermektedir Bu âyetlere ‘kevní âyetler-oluşun alametleri’ denmektedir Bunlar bütün kainatta bulunduğu gibi insanın kendi bünyesinde de bulunmaktadır Kur’an şöyle diyor: “Biz âyetlerimizi hem âfak’ta (insanın dışında), hem de enfüste (kendi nefislerinde) onlara göstereceğiz; öyleki şüphesiz onun (Kur’an’ın) hak olduğu kendilerine apaçık belli olsun Her şeyin üzerinde senin Rabbinin şahit olması yetmez mi?” (41 Fussilet/53) İnsanın çevresinde ve bizzat kendi yapısında bulunan sayısız âyet yani Rabbimizin varlığına ve kudretine işaret eden sonsuz alamet; onun inanması ve Rabbine boyun eğmesi için yeter Peygamberlere indirilen bütün ilâhí kitaplar da ‘kavlí’, yani sözlü âyetlerdir Bu kitapların gönderiliş şekli olan vahy bir âyet oldğu gibi, bu kitapların anlattığı her şey de birer âyettir Bu gün âyet deyince daha çok Kur’an’ın âyetleri akla gelmektedir Kur’an âyetleri, Rabbimizin bize gönderdiği apaçık belgeler ve delillerdir Bu belge ve deliller, bir yönden Rabbimizin ilâhlığının isbatlarıdır, bir taraftan da bizi doğru yola götürecek alâmetlerdir Âyetlerin haber verdiği gerçekler ve sundukları hükümler; varlığın ve mutlak kurtuluşun işaretidir Kur’an âyetlerinin sıralanışı, uzunluğu ve kısalığı ve hangi sûrede yer alacağı kendine özgüdür Bilindiği gibi Kur’an âyetleri Allah’ın Rasûlüne bir defada veye toplu bir kitap halinde gelmemiştir Peygamber (sav), gelen Kur’an âyetlerinin hangi sûrelere ve hangi âyetten sonra veya önce yazılacağını Cebrail’in bildirmesiyle, Kur’an’ı yazan vahy katiplerine söyleyip yazdırıyordu Şu anda Kur’an’da yer alan âyetler bizzat vahyin emri ile ait oldukları sûrenin içerisindedirler Kur’an’ın ilk gelen âyetleri Alak Sûresinin ilk beş âyeti, son gelen âyet ise, Maide Sûresinin üçüncü âyetidir Kur’an âyetleri Mekke’de gelenler ‘Mekkí’, Medine’de gelenler ‘Medení’ şeklinde ikiye ayrılırlar
sizede saygılar efendim... Bu mesaj; uhdade tarafından '30.09.09 - 22:56' tarihinde değiştirildi. Sebep: Üst üste birden fazla mesaj yazamazsınız. |
Teşekkür Edenler: | ||
|
||||
Cevap: Türban siyasi bir simge midir?
bu siteye yeni girdim epey bi çekişme var anlaşılan fikrimi söylemeden geçemeyeceğim bana görede aradığımız soruların hepsi KURANDA geçiyor akıl veren Allah düşünme kabiliyetini de bize bırakmış değilmi arkadaşlar.
|