Alp Er Tunga Destanı
Alp Er Tunga Destanı
Başta Şehname olmak üzere çeşitli kaynaklardan derlenen Alp Er Tunga destanının özeti şöyledir:
Turan ile İran birbirine komşu ve düşman iki devlet idi iran ülkesinin tahtında Minuçehr, Turan ülkesinin tahtında ise Alp Er Tunga'nın babası Peşeng Kağan vardı
iran hükümdarı Minuçehr ölünce, Kağan Peşeng oğlu Alp Er Tunga'ya şöyle dedi: "Bu İranlıların bize yapmadığı kötülük yoktur Şimdi Türk'ün öç alma zamanı gelmiştir!"
Alp Er Tunga da bunu istiyordu "Arslanlarla bile çarpışacak güçteyim ve İran'dan öç alacağım" dedi Peşeng'in öbür oğlu Alp Arız, İranlılarla savaşmak yanlısı değildi Fakat karar verildi ve Alp Er Tunga savaş hazırlığına başladı
Alp Er Tunga arslan yeleli, servi boylu idi Saldırırken timsah kadar cesur, av avlarken erkek arslan gibi çevik, vuruşmada savaş fili kadar kuvvetliydi Yürüdüğü zaman yeri sarsıyor, ard arda attığı oklar vınlayarak göğü inletiyordu O, hiddetlenip savaşa girecek olsa, ayak basıp toz kaldırdığı yerde ova, kandan bir ırmağa dönerdi Dostlarına umut veren, kut veren dili, düşmanları için keskin bir kılıç idi Bilgelikte de ondan üstünü yoktu Yüreği derya kadar geniş, eli ise yağmur yağdıran bulut kadar cömertti Babasının adı Peşeng, üçüncü göbekten atasının soyu gibi adı da "Türk" idi
Alp Er Tunga'nın oğulları ve kızları da vardı Kızlarından birine, kaz (kuğu) kadar güzel olduğu için Kaz adını vermişlerdi Babası ona, "İle Suyu"na akan büyük bir çayın kenarında bir kale-saray yaptırmıştı Kaz, burada oynar-yüzerdi Onun için Türkler bu suya "Kaz Suyu" dediler Daha sonra Kaz'ın oturduğu, oynaya oynaya büyüdüğü yer büyük bir şehir oldu Bu şehre de Kaz Oynı (Kaz Oyunu) adı verildi (Bugünkü Kazvin şehri)
Alp Er Tunga ordusu ile İran üzerine yürüdü, iki ordu Detıistan bölgesinde karşılaştılar Türk ordusundan Barman adlı bir yiğit, atını öne sürerek, teke tek dövüşmek için iranlılardan er diledi Barman'ın karşısına Iran kumandanının kardeşi Kubad çıktı, iki savaşçı sabahtan akşama kadar vuruştular Sonunda Barman kargısı ile Kubad'ı devirdi ve Alp Er Tunga'nın yanına zaferle döndü
Bundan sonra iki ordu birbirine girdi ve o güne kadar görülmemiş derecede şiddetli bir savaş oldu Bu savaşı Alp Er Tunga kazandı Meydan, ölen İranlılarla doldu ve İran padişahı geri çekilip Dehistan kalesine sığındı Fakat Alp Er Tunga kaleyi kuşattı ve sonunda İran padişahını tutsak etti
Bundan sonra, İran'a bağlı Kabil ülkesinin, kahramanlığı ile ünlü padişahı Zâl, İranlıların yardımına geldi, ani bir hücumla Türk ordusunu dağıttı Buna pek kızan Alp Er Tunga tutsak İran padişahını öldürttü Öbür tutsakları da öldürmesine kardeşi Alp Arız engel oldu Tutsakları 'Sarı' şehrine gönderdiler Daha sonra bu tutsakların kaçmasına engel olamadığı veya göz yumduğu için hiddetlenen Alp Er Tunga kardeşi Alp Arız'ı da öldürttü
Alp Er Tunga yine galipti ve Rey şehrine giderek İran tacını da giymişti İranlılar ise öldürülen padişahlarının yerine Zev'i getirmişti İki ordu tekrar savaştılar Savaş sırasında büyük bir kıtlık oldu Bunun üzerine "savaş ve kıtlık insanlığı bitirmesin" diye, barış yaptılar, İran'ın kuzey eyaletleri Turan'ın oldu
İran padişahı Zev ölünce barış yine bozuldu ve Alp Er Tunga tekrar saldırıya geçti İranlılar Zâl'den yardım istediler Zâl artık kocadığı için kahramanlıkta kendisini aşan oğlu Rüstem'i gönderdi Zâloğlu Rüstem ordusunun başında ilerleyerek Türkleri bozguna uğrattı ve İran tahtına Keykubad'ı çıkardı
Rüstem, bir hücumda 1160 Türk kahramanını öldürdüğü için Türkler çekildiler ve barış imzalamak zorunda kaldılar
Daha sonra İran tahtına Keykâvus geçti O sırada İran'ın egemenliğinde olan Araplar isyan ettiler Bu kargaşalıktan yararlanan Alp Er Tunga iran içlerine daldı ve pek çok tutsak aldı Fakat Kabil padişahı tekrar İran'ın yardımına geldi ve Türkler yenildi
Bu savaştan sonra Zâloğlu Rüstem birliğini alıp Türklere ait avlakta dolaşmaya başladı Bunun üzerine Alp Er Tunga ordusunu tekrar harekete geçirdi Fakat, kötü bir rüya görmüştü Bunu yorumlattı ve beylerin de fikirlerini alarak iran'la barış imzaladı Bu anlaşma ile Buhara, Semerkand ve Çac şehirlerini İranlılara bırakıyordu
Bu barışı istemeyen Keykâvus, Rüstem'e ve oğlu Siyavuş'a kötü muamelede bulunarak onları küstürdü Rüstem kendi ülkesine çekildi Siyavuş ise Türklerin o zamanki başkenti Gang şehrine giderek Alp Er Tunga'ya sığındı
Siyavuş kendini Türklere çok sevdirdi Başlangıçta bir Türk gibi hareket ediyordu Burada Türk kahramanlarından biri olan Piran'ın kızı ile evlendi Bu evlilikten bir oğlu oldu ve ona Keyhüsrev adını verdiler Siyavuş, bir süre sonra Alp Er Tunga'nın güzel kızı Ferengis ile de evlendi Ama, bir süre sonra Türk töresine uymamaya ve bazı siyasî teşebbüslere başlayınca Alp Er Tunga onu öldürttü
Siyavuş'un ölümünden sonra Rüstem bir ordu toplayarak tekrar saldırıya geçti ve bu defa Türkler ağır bir yenilgiye uğradılar Vuruşmalarda Alp Er Tunga'nın oğullarından Sarka da ölmüş, Turan'ın birçok şehri yakılmıştı
Alp Er Tunga, Turan için kan ağladı ve öç almak için and içti İran içlerine girerek ekinleri yaktı ve pek çok tutsak aldı İranlılar yedi yıl süren kıtlıktan kırıldılar
Artık, Alp Er Tunga ile Rüstem arasında savaş durup durup başlıyor, bazen Türkler, bazen İranlılar galip geliyordu Bu savaşlardan birinde, ordusuyla Alp Er Tunga'nın emrine giren Çin hakanını da esir almışlardı Alp Er Tunga son savaşta yenilerek çekildi
Bu sırada İran tahtında, Turan'dan kaçırarak getirdikleri Keyhüsrev vardı Türklerin yenilmesiyle dünya Keyhüsrev'e kalmış bulunuyordu Fakat Türkler öç için fırsat buldukça akın ediyorlardı Bunun üzerine Keyhüsrev İran'ın ünlü kahramanlarından Bijen'i Turan'a gönderdi Bijen, Turan sınırından içeri girince, ormanda, neşe içinde eğlenen kızlar gördü Bu kızlar Alp Er Tunga'nın güzel kızı Menije'yi eğlendiriyorlardı Bijen, Menije'yi görür görmez âşık oldu Menije de onu sevdi ve Turan'a, kendi sarayına götürdü Bunu öğrenen Alp Er Tunga çok kızdı Bijen'i bir zindana hapsetti, kızını da kovdu
İran padişahı geri gelmeyen kumandanını bulup getirme görevini Rüstem'e verdi Rüstem, tüccar kılığında Alp Er Tunga'nın sarayına kadar giderek hem Bijen'i kurtardı hem de Menije'yi kaçırıp İran'a gönderdi
Rüstem bir defa daha galip gelmişti Karluğa çekilen Alp Er Tunga beğlerini toplayıp şöyle dedi:
"Ben dünyaya hükmeden kağanınızdım Bugüne kadar Iran Turan'a denk olmamıştı Ama bugün İranlılar sarayıma kadar gelebiliyor Bin kere bin kişiden oluşacak Türk ve Çin askerleriyle İran'a yürümeli, öcümü almalıyım!"
Alp Er Tunga, bin kere bin ordusunun üçte ikisini toplamıştı Beykent şehrindeki karargâhında, altınlı ve mücevherli tahtında oturuyordu Fakat artık iyice yaşlanmıştı İleriye gönderdiği ordunun yenildiğini öğrenince çok üzüldü Hele teke tek bir dövüşte gencecik oğlu Şide'nin de ölmesi, gönlünde onulmaz yaralar açtı Emrindeki kuvvetleri alıp yürüdü Kükremiş arslanlar gibi saldırıyordu Çok kocamış olmasına rağmen İran'ın en ünlü pehlivanlarından birkaçını teke tek vuruşmada öldürdü Nihayet Keyhüsrev ile Alp Er Tunga karşı karşıya geldiler Alp Er Tunga Keyhüsrev'le teke tek dövüş isteğiyle atını ileri sürdü Fakat Turan pehlivanları onun İran padişahı ile dövüşmesini istemediler ve atının dizginini tutup geri getirdiler Keyhüsrev en güçlü çağında olmasına rağmen Alp Er Tunga'dan çekinmiş, kocamış ve yaralı bir arslan olan Alp Er Tunga'nın vuruşmasına da beğleri izin vermemişti
Bu durum Alp Er Tunga'ya pek ağır geldi Ordusunu alıp Ceyhun ırmağının ötesine geçti Burada Kara Han'ın ordusu ile birleşip Buhara'ya, daha sonra da başkent Gang'a geldi
Gang cennet gibi bir şehirdi Toprağı mis kokulu, tuğlaları altındandı Kalesi o kadar yüksekti ki üzerinden kartal bile uçamazdı Her köşesinde pınarlar, havuzlar vardı Ambarları yiyecek dolu idi Havuzların eni ve boyu bir ok atımı kadar büyüktü Burada oturup Çin hakanına mektup yazdı ve yardım bekledi
Keyhüsrev ve Rüstem önce geri çekilir gibi yapmış, sonra derlenip Turan içlerine girmiş, Gang şehrini kuşatmışlardı Kalenin çevresinde hendekler kazdılar Buraya odun yığıp katran döktüler ve ateşe verdiler Alp Er Tunga 200 beği ile gizli yoldan çıkarak kurtuldu ve Çin hakanının yanına gitti Çin hakanı büyük bir ordu hazırlamıştı Bunu duyan Türkler de Alp Er Tunga'nın yanına gitmek için yollara düştüler
Alp Er Tunga tekrar toparlandı ama Çin hakanı sözünde durmadı ve Keyhüsrev'le anlaşma imzaladı Bunun üzerine Alp Er Tunga Keyhüsrev'e bir mektup yazarak, insanlardan uzakta ve kendisinin beğeneceği bir yerde teke tek dövüş teklif etti Fakat en güçlü çağında olan Keyhüsrev, ihtiyar arslan Alp Er Tunga ile teke tek dövüşe cesaret edemedi
Ordusuz kalan Alp Er Tunga perişan bir halde Zere denizine geldi Bu derin denizi geçerek Gangidizi şehrine ulaştı Keyhüsrev büyük ordusu ile onu takip ediyordu Alp Er Tunga yapayalnız kalmıştı Yiyeceği, içeceği yoktu Bir kaya dağında, bu dağın tepesindeki bir mağarada oturuyor, kara talihi için dövünüyor, Tanrı'dan güç kuvvet istiyordu Onun yakarışını duyan Hûm adında biri, Alp Er Tunga olduğunu anlamıştı Çünkü bu Türkçe sözleri, böyle bir yakarışı ondan başkası söyleyemezdi Hemen saldırdı ve onu tutsak etti Fakat Alp Er Tunga onun elinden kurtularak kendini suya attı Su başında bulunanlar onu kurtarmak istediklerini söyleyerek hile yaptılar ve sudan çıkar çıkmaz öldürdüler (Tarih Keyhüsrev'in Alp Er Tunga'yı şölene davet edip hile ile öldürdüğünü söylüyor)
Bu olay kısa zamanda her tarafta duyuldu ve Turan'ı mateme boğdu Bütün Türkler kanlı gözyaşı dökerek, bağrışıp yakalarını yırtarak, sagular söyleyip yoğladılar yoğladılar Yoğ töreninde kopuz çalan ozanlar şu saguyu söylüyorlardı:
ALP ER TUNGA
Alp Er Tunga öldi mü
Issız ajun kaldı mu
Ödlek öcün aldı mu
Emdi yürek yırtılur!
Ödlek yırag közetti
Ogrı tuzak uzattı
Begler begin azıttı
Kaçsa kah kurtulur?
Ulşıp eren börleyü
Yırtın yaka urlayu
Sıkrıp üni yurlayu
Sıgtap közi örtülür
Begler atın argurup
Kadgu ânı turgurup
Mengzi yüzi sargarup
Korkum angar türtülür
Ödlek arıg kevredi
Yunçıg yavuz tavradı
Erdem yeme savradı
Ajun begi çertilür
Ödlek küni tavratur
Yalnguk küçin kevretir
Erdin ajun sevritür
Kaçsa takı ertilür
Bilge bögü yunçıdı
Ajun eti yençidi
Erdem eti tınçıdı
Yerge tegip sürtülür
Ögreyüki mındag ok
Mında adın tıldag ok
Atsa ajun ograp ok
Taglar başı kertilür
Könglüm içün örtedî
Yatmış başıg kartadı
Keçmiş ödük irtedi
Tün kün geçip irtelür
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Bugünkü dille
Alp Er Tunga öldü mü,
Kötü dünya kaldı mı,
Felek öcünü aldı mı,
Şimdi yürek yırtılır!
Zaman fırsat gözetti
Gizli tuzak uzattı
Beyler beyini şaşırttı
Kaçsa nasıl kurtulur?
Erler kurt gibi uluşur
Yaka yırtıp bağrışır
Yırlayıcı gibi inilder, ünler
Ağlamaktan gözü örtülür
Begler atlarını yordu
Kaygı onları durdurdu
Benizleri, yüzleri sarardı
Sanki safran dürtülür
Zaman fena gevşedi
Zayıf kötü davrandı
Erdemlik yine savıldı
Dünya beği yok olur
Zaman günü davrandırır
İnsanın gücünü gevşetir
Dünyanın erlerini azaltır
Kaçsa dahi ölüm erişir
Bilge, akıllı kötüleşti
Dünya onların etini de ısırdı
Erdemlik eti çürüdü
Yere düşüp sürtülür
Zamanın göreneği böyle işte
Bunda başka sebep de var
Dünya gelip ok atsa
Dağlar başı kertilir
Gönlüm ta içten yandı
Onulmuş yarayı kaşıdı
Geçmiş günleri aradı
Tün, gün geçer o aranır
Bu mesaj; mutfak tarafından '28.02.10 - 14:08' tarihinde değiştirildi.
Sebep: Üst üste birden fazla mesaj yazamazsınız.
|