Vaktiyle Anavarza, yiğit insanların ve güzel kızların yaşadığı büyük bir şehirmiş Kent ve kale, dıştan gelecek tehlikeye karşı koyabilecek durumdaymış O zamanlarda şehirde yaşayan taş ustaları, taştan oymalarla evleri ve meydanları süsler, insana şaşkınlık verecek, hayranlık duyulası eserler yaratırlarmış
Gündüzleri, halk kentten çıkar, tarlada-bayırda işini görür, akşam olduğunda ise kente geri dönermiş Kentin dışı, derin hendeklerle ve yüksek duvarlarla çevriliymiş Kentin kapısındaki asma köprüden başka içeri girebilecek hiçbir yer yokmuş
Halk, bu güzel kentte huzur içinde yaşarmış Akşamları her ev, kahkahayla dolarmış, ağıtlar şarkı diye söylenirmiş Halk mutluymuş, günler böyle gelir geçermiş
Anavarza Kralı’nın, gökyüzünde parıldayan Ay'a; "Sen doğma, ben doğayım" diyen dünya güzeli bir kızı varmış Bu kız, akıllı mı akıllı, güzel mi güzelmiş Gel gör ki, günlerden birgün, bu kız yüzünden kentin huzuru kaçmış, kralın o gülen yüzü kızarmış, kaşları çatılmış
Birgün Sis Kralı'nın elçisi, Anavarza Kralı'na gelmiş ve "Ulu Sis Kralı adına, yüce Anavarza Kral'ına saygılarımı sunarım""Söyle bakalım, ne diler kralın bizden?" deyince de elçi:
- Kralım kızınızı oğluna ister, demiş
- Yaa, öyle mi?
- Evet yüce kralım
- Ya istediğini kabul etmezsem?
- Ulu kralım bunu da düşünmüştür Kızınızı oğluna vermezseniz, krallığınıza savaş açacağını bildirmekle de görevli bulunuyorum
- Savaş diler demek?
- Hayır Ama
- Sis Kralına söyle, bu işi düşünmemiz gerekir
Sis Kralı'nın elçisi, böyle diyerek gitmiş gitmesine de, dert geldi mi, üst üste gelirmiş Sis Kralı’nın elçisi gidince, bu defada Misis Kralı’nın elçisi kapıya dayanmış O da kızını Misis Kralı’nın oğluna istemeye gelmişO da aynı istek ve tehditlerde bulunmuş
Anavarza Kralı, çok halim-selim, iyi yürekli bir insanmış Ne yapacağına karar verememiş ve kara düşüncelere dalmışBakmış ki, durum çok çetin, gittikçe de karmaşık bir hal alıyor Kızını bu krallardın hangisinin oğluna verse, diğeri yine kendi halkına savaş açacak Belki de ülkesi elden gidecek Hiçbirine vermezse, bu defa da iki ülke halkı ile savaşmak zorunda kalınacak diye düşünüp durmuş
Kız, babasının haline çok üzülmüş Kara düşüncelere dalan babasına, "Olur mu ey benim Kral babam, ben senin kızın değil miyim? Bana derdini niçin açmazsın?" diye kahırlanmış Kral, "Kızım, güvercin topuklu yavrum, demiş Çok haklısın Bilmem ki ne etsem Sis Kralı elçi göndermiş, oğluna seni ister Misis Kralı da elçi göndermiş O da oğluna seni ister Vermezsem savaş açılacak, hangisine tamam desem, yine de olacağı bu Ne yapmalı, bilemedim!" demiş
Kızı gülmüş ve "Ondan kolay ne var, babacığım!", demiş "Şeytan bile çözemez bu düğümü kızım" demiş kralKızı da; "Kral babam, bundan kolay bir şey yok! Dersen ki onlara, 'ben kızım veririm, veririm ama, bir şartım var Anavarza’nın suyu az Buraya bol suyu önce kim getirirse, onun oğluna kızımı veririm' Onlara öyle söyleyin siz Gerisine karışmayın"
"Bak işte bunu hiç düşünmemiştim O zaman savaşsız çözeriz bu işi" demiş kral "Elbette babacığım Halkımız rahat, huzur içinde yaşıyor Onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmelerini istemem hiç" demiş kızı
Böylece aradan günler geçmiş Her iki kralın elçileri, Anavarza Kralı’nın kararını öğrenmek üzere Anavarza’ya gelmişler Kral onlara kızının önerdiği çözümü söylemiş: "Anavarza’ya bol suyu ilk getireninin oğluna kızımı vereceğim Kararımı krallarınıza böyle iletiniz"
Elçiler, bu kararı hemen kendi krallarına iletmişler Bunun üzerine, Sis Kralı yukarıdan, Misis Kralı da aşağıdan başlamış su yolunu yapmaya Sis Kralı su yolunu yontma taşlardan, çok güzel, sağlam biçimde yaptırmaya uğraşırmış Bu yüzden işi gecikirmiş
Misis Kralı da kerpiçten yaparmış su yolunu Bu yüzden Misislilerin su yolu çabuk ilerlemiş
Günler geçmiş, yollar ilerlemiş, sonunda aşağıdan Misislilerin suyolu görünmüş Sislilerden bir haber yokMisislilerin suyolunun kente yaklaşmakta olduğunu gören kızı almış bir üzüntü Meğer içten içe yiğitliğini duyduğu Sis Kralı’nın oğlunu seviyormuş Ona adamlar göndermiş: "İyiye kötüye bakma Elini çabuk tut, su yolunu bir an önce bitir!" demiş
Ama taş yol bu Peynir değil ki; doğrana Çamur değil ki; sıvana Sonunda Misislilerin yolu bitmiş Su gelmiş kentin kapısına dayanmış Dayanmış dayanmasına, ama kız buna dayanamamış Sevmediği biriyle evlendirilmektense, canına kıymaya karar vermiş ve kendisini kayalıklardan aşağıya atmış
Derler ki; Anavarza o günden sonra bir daha şenlik nedir bilmemiş Neşe dolu kahkahalar, kentin evlerinden bir daha hiç yükselmemiş