Dış güçlerin Türkiye’yi içten çökertmek için kurdukları planlar, eğitim kurumları üzerinden
gerçekleştirilmek isteniyor
Gençleri milli ve manevi değerlerinden koparmak için her türlü oyunu deneyen yabancı devletler, bunu misyonerler eliyle yapıyor
Ulusal kültür yok edilecek
Yabancı sermaye için önemli bir konuma sahip olan Türkiye, dış güçler tarafından sürekli olarak göz hapsinde tutuluyor. Yatırımlarını ülkemize yönelten yabancılar, eğitim alanında da el atarak sinsi faaliyetlerini devam ettirme çabasındalar. Planları için en gözde alanın eğitim kurumları olduğunu keşfeden yabancılar, Türkiye’de eğitim sektöründe “bizde varız” aldatmacasıyla, bu kez üniversite kurmak için atağa kalktı. İçişlerimize müdahale etmekten her zaman hoşlanan yabancılar, ülkemizi içten fethetme planlarını, her alanda söz sahibi olmaya gayret ederek uygulamaya çalışıyorlar.
Üniversitelere göz diktiler
Yabancı devletler, Türk milletinin milli ve manevi değerlerini, kültürünü yıkma planlarını yıllardır ülkemizdeki misyonerlik faaliyetleri ile sürdürüyorlar. Vatanımızın hemen her bölgesinde adeta cirit atan misyonerler, özellikle gençlerin beyinlerini yıkamak için her türlü yolu deniyorlar. Şimdi de yükseköğretime göz diken yabancılar, misyonerlik faaliyetlerini üniversitelerde genişletme hayali kuruyorlar. Tüm bu gelişmeler ’Dış güçlerin Türkiye’yi içten çökertmek için kurdukları planlar, eğitim kurumları üzerinden mi gerçekleştirilmek isteniyor?’, ’Her şey önceden programlanmış mıydı?’sorularını akıllara getiriyor.
Bedelini ağır ödeyebiliriz
Ülkemizde yabancı üniversitelerin kurulmasının, dış odakların işlerini kolaylaştıracağını söyleyen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, “Üstelik bunu eğitim alanında yapmaları amaçlarına ulaşmalarını garantileyecektir” dedi. Türk milletinin dili, dini ve kültürü üzerine saldırı planlayanların, bunu misyonerler eliyle gerçekleştirdiğini belirten Özcan, “Mevzuat iyi hazırlanmazsa yabancılar tabii ki ya misyonerlik ya da kar için geleceklerdir. Bu üniversitelerin açılmasına milli egemenliği zedelemeden, mevzuat, alt yapı iyi hazırlanarak izin verilmeli. Osmanlı devleti zamanında yabancı okullar silah deposu gibi kullanıldı. Bunlardan ders almak gerekiyor. Türklüğü kabul edemeyen, Türk milletini bölmeye çalışan ve ülkemiz insanları arasına nifak tohumları ekmeye and içenler, bu uğurda tüm şer odaklarını harekete geçiriyor. Bir taraftan Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden faaliyete girmesi gündeme geliyor; diğer taraftan iş hayaliyle ibresini Avrupa’ya, Amerika’ya çeviren Anadolu insanı, çeşitli vaatlerle kandırılıyor. Şimdi de yabancı üniversitelerle gençlere elma şekeri veriliyor. Amaç belli, Türk milletini inançlarından, değerlerinden koparmak, dinine, diline yabancılaştırmaktır ” diye konuştu.
Uyanık davranmalıyız
Üniversitelerin paralı olması gerektiğini iddia eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın bu açıklamalarının, ülkemizde yabancı üniversitelerin kurulması girişimleriyle eş zamanlı olmasının dikkat çekici olduğunu ifade eden Özcan sözlerine şöyle devam etti: “ ABD’de eğitim görmüş olan YÖK Başkanı’nın, yabancı hayranlığını anlamak ve ABD’deki sistemi ülkemize uyarlamak istediğini görmek için çok zeki olmaya gerek yoktur. Ancak anlaşılamayan şudur: ’Tüm bunlar bir danışıklı dövüş müdür? ’Türk milletinin, özellikle ülkemizi idare edenlerin uyanık davranması zorunludur. Aksi taktirde ortaya çıkacak tablonun sorumları, ağır bir bedel ödemek zorunda kalacaktır.”
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, “Türkiye’de yabancı üniversitelerin açılmasına mevzuat ve alt yapı iyi hazırlanmadan asla izin verilmemeli” dedi
Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Hanefi Bostan Denetleme çok iyi yapılmalı
Bostan: Yabancılar ülkemizde hem para kazanacak, hem de fikir özgürlüğü bahanesiyle ayrılıkçı
düşüncelerin oluşmasını sağlayacaklar
Türkiye’nin yabancı okullar konusunda geçmişte acı bir tecrübe yaşadığını belirten Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Hanefi Bostan, “Osmanlı Devlet’inin son döneminde Türkiye’de kurulan yabancı kolejler birer ajan okulu gibi çalışmışlardır. Bu kolejlerin Osmanlı Devleti’nin parçalanmasında özellikle Rumeli’nin Osmanlı Devleti’nden ayrılışındaki rolü unutulmamalıdır. Özellikle Robert Koleji, Merzifon ve Tarsus’taki Amerikan Kolejlerinin Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde birer silah deposu haline getirildiği ve ayrılıkçı derneklerin kurulmasında önayak oldukları, tarihi bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır” dedi. Ülkemizde kurulacak yabancı üniversitelerin kendi çıkarlarını düşünerek çalışacaklarını ve kendi adamlarını yetiştireceklerini öne süren Bostan, “Yetiştirdikleri beyinleri ise kendi ülkelerine götürmeleri kaçınılmazdır. Yabancılar ülkemizde hem para kazanacaklar, hem kendi kültürlerini ve dillerini devletimizin teminatı altında öğretecekler, hem de fikir özgürlüğü bahanesiyle ayrılıkçı düşüncelerin boy salmasını sağlayacaklar” diye konuştu.
Küresel sermaye
“Türkiye’de kurulacak yabancı üniversiteler kim tarafından denetlenecek? Nasıl öğrenci alacaklar? Yabancı öğrenci alacaklar mı? Bunların Yükseköğretimimize katkısı ne olacak?” diye soran Bostan, sözlerine şöyle devam etti: “Uyanık olmak zorundayız. Yabancı üniversitelerin denetimi bizim elimizde olmadıkça bu üniversitelerden hayır beklemek hayalden ibarettir. Kendi üniversitelerimize kaynak ayırmalı, bilimsel çalışmaları ciddi anlamda ödüllendirmeli, fırsat eşitliğinin önündeki engelleri kaldırmalıyız. Emperyalizmin ve küresel sermayenin boyunduruğu altında üniversiteler gelişemez ve dünya üniversiteleri ile yarışacak konuma gelemez.”
Bakan Hüseyin Çelik çok memnun
Mİllİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, yabancı üniversitelerin ülkemizde üniversite açma faaliyetleri ile ilgili olarak, eğitim alanına yapılan yatırımın ekonomisinden ziyade bir tecrübe paylaşımı anlamı olduğunu iddia ederken, bu sayede Türk eğitim sisteminin daha kaliteli hale geleceğini öne sürmüştü. “ Türkiye’nin turizm ve ekonomik yatırımlarla birlikte eğitim yatırımlarının da adresi olması gurur verici bir şey” ifadesini kullanan Çelik, görüşlerini şöyle açıklamıştı: “Şu anda da öğrenci programları çerçevesinde dış ülkelerle öğrenci mobilizasyonu sağlıyoruz. Ama başka bir ülkenin Türkiye’ye gelip üniversite kurarak elini taşın altına koyması ve işin içine ekonomik değer katması da önemlidir.”
Eğitim sistemini bozmaya çalışıyorlar
Türkİye’deki eğitim siteminin adeta bitirilme noktasına geldiğini söyleyen Eğitimci Erol Altaca, “Eğitimimiz üzerindeki tahribat, yabancıların Türkiye’de üniversite açma girişimleri ile öldürücü darbeyi de almış oldu. Çünkü eğitim kurumları küresel güçlerin işgal öncesi ön karakollarıdır. Yapılan araştırmalara göre, yabancı üniversitelerin öğrenci yapılarının büyük çoğunlukla; uyuşturucu, alkol, bilgisayar bağımlısı ve obez yapıdan oluştukları görülmektedir. O yapı hızla ülkemize getirilerek, bağımlı, millî ve manevî değerlerden yoksun bir güruh oluşturulacaktır. Yabancıların ülkemizdeki bu girişimlerine bu kadar kolay izin verilmemelidir” dedi.
‘Sömürgeleştirme planının bir parçası’
Adıbelli: Küresel sömürüden pay almak isteyen yabancılar, kültür emperyalizmiyle gençlerimizi yozlaştırmak istiyor
‘Ülkemİzde üniversite açmak isteyen yabancılar, küresel sermayenin uluslararası söz sahibi olan ülkeleridir’diyen Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, 21. yüzyılın gerçekleri dikkatle izlendiğinde, asıl amacın gelişmekte olan ülkelerde bilimsel çalışmaların çağdaş anlamda yaygınlaştırılması değil, bu ülkelerin sömürgeleştirilmesine yönelik plan ve projelerin uygulanmasından ibaret olduğu görülecektir. Bunun en önemli kanıtı da ABD’nin uygulamakta olduğu Büyük Ortadoğu Projesi’dir (BOP). Küresel sömürüden pay almak için aslında ABD ile yarış içinde olan bu söz konusu AB ülkeleri, hem ekonomik anlamda çıkar sağlamak için, hem de kültür emperyalizmi çerçevesinde yetişecek olan gençlerimizi yozlaştırarak amaçlarına daha kolay ulaşma çabası içindedirler. Amacın ulusal egemenliği ve ulusal kültür değerlerini yok etmek olduğu kuşkusuzdur “diye konuştu.
Kutuplaşma olur
AB ülkelerinin ABD’nin dünyada çok önceden başlattığı modern misyonerlik ve istihbarat faaliyetleri benzeri bir girişimde bulunmak istediğini belirten Adıbelli, ” Öncelikle ulusumuzun kimliğinin göstergesi olan Türk dili bundan zarar görecektir. Küreselleşme adı altında kültür emperyalizmine açık hale getirilen her alan yozlaşmakta, özünü kaybetmektedir. Yöneticilerin bu konulardaki duyarsızlığı, ulusumuzun şu anda içinde bulunduğu durumun sebebidir. Ayrıca eğitimin paralı hale getirilerek ticarileştirilmesi, piyasa ekonomisinin bir parçası haline sokulması sonucunu da doğuracaktır. Yabancı üniversiteler kendi çıkarları çerçevesinde uygulayacakları programlarla, üniversite gençliğini kendi kültüründen ve değerlerinden uzaklaştırarak yozlaştıracaklardır. Ayrıca öğrenciler arasında ayrışma ve kutuplaşma yaşanacaktır “ dedi.