Derin devletin enflasyonla benzerliği
Erdal SAĞLAM
Derin devletin enflasyonla benzerliği
KAVRAMLARIN içini boşaltıp, her yere çekilebilen, istenildiği an istenildiği amaç için kullanılan birer sözcük haline getirmekte, üstümüze yok.
Enis Berberoğlu’nun geçtiğimiz Cumartesi günkü "10 Soruda Muhbir Dosyası" başlıklı yazısını okuyan herkes,aslında bu "derin devlet" tanımlamasının altının ne kadar boş olduğunu anlayacaktır. Daha doğrusu aslında kullanılan biçimiyle bir derin devlet olmadığını, aslında başka sözcüklerle tanımlanacak bir organizasyon, ya da organizasyonların bulunduğu güne be gün, aşikar.
Son dönemde yeniden hortlayan biçimiyle "derin devlet" tanımlamasının, bizim eskiden "enflasyon" için kullandığımız, belirsizlik ifade eden bir tanıma dönüştüğünü hissediyorum.
Enflasyon için de öyle değil miydi? Yüksek ve istikrarsız bir enflasyon vardı, görünürde teorik olarak herkes karşı çıkardı ama kimse de bununla mücadele etmeye kalkışmazdı. Çünkü kurulan "saadet zinciri" oluşturulduğu gibi, devam eder giderdi.
Aslında enflasyon için, zararları için, bir sürü tartışma yapılır ama sonunda çoğu kimse "böyle gelmiş böyle gider" diye bakar, biraz da zor olduğu için, enflasyonla mücadeleye yanaşmazdı.
Daha sonra, artık enflasyon sürdürülemez oldu, küreselleşmeyi iliklerimize kadar hissetmeye başladık ve bu yarışın dışında kalmamak için zorunlu olarak enflasyonla mücadele başladı.
Çünkü artık hiçbir yönetici, göz göre göre ülkesini, halkını yarışın dışında bırakamayacak noktaya geldi. Halkın sefaletine açıkca seyirci kaldıkları anlaşılacağı için, Hükümet olanlar zorunluluktan, enflasyonla mücadele başlattılar ve şimdiye kadar geldik.
İşte o zaman aslında enflasyonun hep verilen izlenimiyle, hatta çizimlere girdiği şekliyle, "yenilemez bir canavar" olmadığı ortaya çıktı. Yıllardır bile bile derinleştirilen kara delikler kapatıldı, bir daha kara delik açılmaması için önlemler alındı, politikacıların ekonomiden elini çekmesi için bazı kurumlar oluşturulup, mali sistem şeffaf hale getirilmeye çalışıldı.
İşte o dönemde, yani enflasyonun canavar olarak görüldüğü, kimsenin dokunmaya cesaret edemediği dönemlerde, politikacılar hep kendilerine bu konuda eleştiri getirenlere kızdılar.
EKONOMİ İÇİN DE YARGI REFORMU
Peki enflasyon şimdi tam olarak yenildi mi, mücadele bitti mi?
Tabi ki hayır... Diz çöktürüldü ama tam olarak yenilemedi. İşte o nedenle hala kamunun iyice küçültülmesi gerektiğini, politikacıların tümüyle günlük ekonomiden elini eteğini çekmesi gerektiğini, varolan bağımsız kurumların güçlendirilmesi gerekirken aksine bağımsızlıklarının ellerinden alındığını, kadrolaşmayı, mali kesimin şeffaflığında geri adım atıldığını, seçim ekonomisi artık uygulanmaması gerektiğini söylemeye devam ediyoruz. Yine kızıyorlar...
Derin devlet işine gelince...
O da eski enflasyon tanımında olduğu gibi, sanki bir canavar. Yenilemez, rengi, kokusu, biçimi bilinmeyen, gizemli ama çok güçlü bir varlık gibi...Halbuki Enis’in yazısını okuduğunuzda içinde bakanların, büyük emniyet şeflerinin, yerel bağlantılarının olduğu bir organizasyon olduğu açıkca görülüyor. Bu bir tane mi, tabi ki hayır. Bizce bu tanımlara uyan, içinde politikacısı, işadamı, bürokratı, yargısı, emniyetini barındıran, böyle çok sayıda organizasyon var. Hangi unsurlarla menfaat organizasyonu oluşturulacaksa, o ayakların tamamlanmasından doğal bir şey olabilir mi?
Peki ne için? Güç için, para için... Güç ne için derseniz, içine tarikat da giriyor, iş alanı da giriyor, ideolojik ve etnik amaç da giriyor. Çoğu zaman hepsi de bir arada oluyor.
Enis yazısında "Artık yargı önünde değil yargı üzerinden adalet aranıyor" diyor...
Çok haklı olduğunu hepimiz biliyoruz. Yargı şu anda en çok konuşulmaya başlayan ama hala el atılmayan, politikacıların da çarpıklığından yararlandığı bir sistem haline gelmiş durumda.
Artık enflasyonun tam olarak yenilmesi için de, çağdaş ve istikrarlı bir ekonomi için de derin devlet yerine somut tanımlamalar yapılıp, kapsamlı yargı reformuyla çözüm gerekiyor.
|