KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Çöplük > Çöp Tenekesi


Çöp Tenekesi - Eski, gereksiz konu ve mesajlar burada toplanacaktır!


 
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 11.11.06, 11:35
ZipMaker - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
İlk KeLBaYKuŞ!
 
Kaydolma: 28.08.06
Erkek
Mesajlar: 12.101
Teşekkürler: 516
Üyeye 12.629 kez teşekkür edildi
Polis Sireni AK Parti hız kesmedi, vites artırıyor!

Siyaset Bilimci Dr. Yalçın Akdoğan'a göre, AK Parti statükocu değil değişimci, yolsuzluğa bulaşan değil yolsuzlukla mücadele eden bir parti olduğu iddiası geçerliliğini yitirmedi.


Siyaset Bilimci Dr. Yalçın Akdoğan'ın bugün başlayacak olan AK Parti Genel Kongresini analiz etti.

İşte Akdoğan'ın analizine göre AK Parti'nin gelecek haritası:

Genel kongreler partiler için tazelenme ve yenilenme olduğu kadar bir muhasebe ve kendini gözden geçirme fırsatıdır. 2. büyük kongresini gerçekleştiren Adalet ve Kalkınma Partisi, kendi iç değerlendirmesini yapacaktır.
Dışarıdan yapılacak değerlendirme ve analizler ise bir iktidar partisinin Türk siyaseti içindeki konumunu ve geleceğini anlamak açısından önemlidir.
Adalet ve Kalkınma Partisi, bir tabela partisi olarak kurulmadı. Henüz kurulmadan büyük bir destek ve ilgiyi üzerine çekmeyi başardı. Yenilikçi hareket ile başlayan süreç, merkezde kendisini konumlandırmaya çalışan yeni bir kitle partisiyle farklı bir noktaya evrildi. Türkiye için büyük bir değişim projesine soyunan hareketin önce kendisinin ciddi bir evrim ve değişim geçirmesi, Türkiye'yi değiştirebilecek dinamikler üzerine kurgulanması gerekiyordu.
Partide görev alacak siyasetçilerin farklı çevrelerin temsiline olanak sağlamasından çatışmacı değil uzlaşmacı yeni bir siyaset tarzı geliştirilmesine kadar birçok konuda AK Parti geçmişin olumsuzluklarından kurtularak kendisine yeni bir alan açmak durumundaydı. AK Parti kendisini ne sadece karizmatik lider partisi, ne sadece kadro hareketi, ne düşünceye dayanmayan bir kitle partisi ne de sadece ideolojiye dayalı bir siyasi hareket olarak konumlandırdı.
Karizmatik lider, kadro, siyasal düşünce ve kitlesellik bir araya getirilmeye çalışıldı. AK Parti ortaya bir vizyon koymasına rağmen başarılı olamayan ve marjinal kalan elitist hareketlerin düştüğü duruma düşmeden, arkasına büyük bir halk desteği alabilmeyi başardı. İdeolojik bir parti olmak yerine insan ve hizmet odaklı bir hareket olmasına rağmen, belli bir değer ve düşünceyle kendisini formatlamayı bildi.
AKP için risk: ANAP'laşmak!
Recep Tayyip Erdoğan'ın estirdiği karizmatik lider rüzgarıyla toplumda heyecan uyandıran AK Parti, AB sürecindeki ve makro ekonomik dengeleri düzeltmekteki performansıyla görev süresini tamamlama iddiasıyla beşinci yılına girebilen çok partili hayatın ilk 'Cumhuriyet hükümeti' oldu. Böylece Özal'ın 1983-1988 arasındaki 45. Hükümeti ile Demirel'in 1965-1969 yılları arasındaki 30. Hükümeti rekorlarını yeni bir aşamaya taşıdı. Şüphesiz Erdoğan ve hükümetin başarısı, güven ve istikrarı koruma refleksini oluşturarak toplumsal desteği sürdürebilmesi oldu.
AK Parti'nin kuruluş döneminde estirdiği heyecan dalgasının geçici olduğunu ve 3 Kasım zaferinin konjonktürel bir şans olduğunu düşünenler, bir yılını dolduramayacak bir hükümet bekliyorlardı. Oysa 28 Mart 2004 seçimlerindeki % 42'lik başarı 3 Kasım'ın bir şansın eseri olmadığını, bu rüzgarın kolay kolay esip geçmeyeceğini gösterdi. AK Parti'nin kurumsallaştığının ilk ispatı 3 Kasım değil, 28 Mart seçimleriydi. Erdoğan'ın estirdiği karizmatik lider rüzgarının hemencecik geçmeyeceği ve bir balon olmadığı da 17 Aralık AB zirvesindeki performansıyla anlaşıldı. 17 Aralık ve 3 Ekim zirveleri Erdoğan'ın "uluslararası bir lider" olarak konumlandığının ispatı ve göstergesiydi.
AK Parti'nin ekonomik alandaki başarıları mali disipline ve bütçe dengelerine önem veren, popülizme kaçmayan disiplinli hükümetlerin bir şekilde yakalayabileceği bir başarıydı. Her ne kadar enflasyon, yabancı sermaye, özelleştirme ve bütçe fazlası verme gibi hususlarda son 35 yılın en başarılı rakamları görünse de, AK Parti'nin daha önemli başarısı AB sürecinde gerçekleştirdiği siyasi reformlardı. AK Parti'nin statükocu değil, değişimci bir parti olduğunun ispatı demokratik alandaki tutumuydu.
Ekonomik alanda gösterdiği serbest piyasacı yaklaşımlar dünya gerçekleriyle hareket eden akılcı bir partinin gösterebileceği bir yaklaşımdı. Bu alandaki hükümet duruşu, AK Parti'nin kurgulamaya çalıştığı merkez parti görünümü ve ilişkilendirilmeye çalışıldığı geçmiş gelenekle arasındaki farkı göstermek açısından önemliydi. Devletçi ekonomik çizgideki Milli Görüş hareketine göre AK Parti tamamen farklı bir noktada kendisini konumlandırdı.
Son üç yılda yapılan reformlar ise sessiz devrim olarak adlandırılmayı hak ederek AK Parti'nin siyasi karakterini ortaya koymuştur. Çünkü 80 darbesinin ürünü olan 1982 Anayasası'nın neredeyse üçte biri demokratik bir süreçle değiştirilmiştir. Türk demokrasisinin çağdaş normlara yaklaşması ve AB standartlarında yasalara kavuşması göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur. Sivil ve demokratik siyaset açısından önemli adımlar atılmıştır. Bu süreçte AK Parti'nin önüne çıkabilecek handikaplar ve tartışma konuları üzerinde de durmak gerekir.
AK Parti için söz edilen birinci risk kimilerince 'ANAP'laşmak' diye nitelenen durumdur. Özal dönemi ANAP'ının yaşadığı kimi olumsuzluklardan ders çıkarılması gerektiğini vurgulayanlar açısından bu iki anlam taşır:
1. Dünyevileşme ve konformizmin sebep olduğu sosyal/zihinsel dönüşüm
2. Yolsuzluk ve yozlaşmanın sebep olduğu ahlaki dönüşüm
Özal döneminde siyasetin el değiştirmesi, sermaye ve bilginin de el değiştirmesi anlamına geliyordu. Yeni orta sınıfın sosyal dönüşümü aynı zamanda zihinsel bir dönüşümü de beraberinde getirdi. Hızlı modernleşen geleneksel kesimler dünyevileşmeyi tüm boyutlarıyla iliklerine kadar hissettiler. Dünyevileşmenin bu yeni şehirli kesimlerin zihin dünyalarında meydana getirdiği dönüşümün ileri adımı konformizm ve gününü gün etme, rahatına düşkünlük anlayışıydı.
Konformizm, egemen durum­da olan davranış modellerine, düşünce tarzlarına uyan kimsenin hareket tarzı ve "uymacılık" olarak tanımlanıyor. Protest karakterdeki hareketlerin konformist karaktere dönüşmesi sorgulama ve eleştirme olgusunu zayıflatan, dinamizmi azaltan bir durumdur.
AK Parti'nin kendisini iktidara taşıyan ve çevrede yer alan kitlenin hassasiyetlerini iktidardayken taşımaya devam etmesi ve bu kesimlerin sorun ve taleplerine duyarlı kalması, bu sorunun yaşanmamasına sebep olur. Kimi zaman hükümet ve parti yetkililerinden gelen eleştiriler, "hükümetteyken muhalefet gibi eleştiri yapıyorlar" denmesine yol açmaktadır. Oysa bu tavır, çevrenin protest karakterinin ve beklentilerinin yaşatılması anlamını taşımaktadır. Neticede hükümetler siyasal/idari sistem içinde belli yetki ve sorumluluklarla mukayyettir. Sistemin diğer alan ve kurumlarıyla ilgili yaşanan sorunlar ve aktarılan talepler olabilmektedir. Yargının, özerk kuruluşların veya sistemin diğer kurumlarının demokratik bir değişime uğrayabilmesi de hükümetin ve yasamanın aynı dinamizm ve değişim iradesine sahip olmasını gerektirmektedir.
AKP din eksenli bir parti değil...
Siyasette geri gitmeyi ima edenlerin ikinci kastı, ahlaki çürümenin getirdiği bir yozlaşma durumudur. AK Parti'nin bu handikaba düşmemesinin yolu da siyasal hastalıklara karşı müteyakkız olarak siyasal ahlak kavramına tutunabilmesidir. Neticede AK Parti, muhafazakar bir parti olarak normatif siyaseti belli şekillerde gözetmesi gereken bir harekettir. Hükümetlerin reel politikaya teslim olmadan kendi değer ve ilkeleriyle düşünce ve kabulleriyle siyaset yapabilmesi reel ile normatif olanı birleştirebilmesinden geçmektedir.
Sadece ekonominin, siyasetin veya mimarinin matematiğiyle hareket ederseniz ortaya sığ, kuru ve ruhsuz bir eser çıkar. Sizin kültürünüzle, medeniyetinizle, ideolojik önceliklerinizle şekillendiremediğiniz durumlarda ortaya sizin karakterinizi yansıtmayan mahsuller çıkar. Normatiflik, objektif bilimsel kurallar ile kişinin tarihi birikimiyle getirdiği kültürel, manevi, idealist yaklaşımların harmanlanmasıdır. Normatiflikten uzaklaşma iki olumsuz sonuç doğurabilir: 1. Ahlaki değerlerden uzaklaşarak suistimal ve yozlaşmaya dönüşme.
2. Uygulayıcıların değer dünyalarından koparak özel karakterini kaybetme.
Bu yüzden yolsuzluk ve rant dağıtım sistemine dönüşmemek için ekonomi politikasının getireceği yaklaşım normatif unsurlar içermek durumundadır.
AK Parti din eksenli bir parti değildir; ama belli değerleri gözeterek siyaset yapmaya çalışan, yani ahlaki zeminde hareket etmeye çalışan bir parti olma iddiasındadır. Bu yüzden ahlaklı siyaset yapmak ve siyasi ahlakı gözetmek konusunda tüm partilerden daha hassas davranmak durumundadır.
Siyasal ahlaktan bahsedince ahlaklı bir davranıştan, ahlaklı bir kişilikten, ahlaki bir söylemden, ahlaki bir üslup ve yöntemden, ahlaki bir amaçtan bahsediyoruz.
Siyasetin finansmanı, siyasetçilerin kazanç usulleri, kamu idaresinde gözetilmesi gereken kurallar, parti içi işleyiş ve demokrasi, katılımcılık ve şeffaflık gibi tüm hususlar bu çerçevede iyi değerlendirilmelidir. AK Parti'nin geldiğimiz noktada statükocu değil değişimci, yolsuzluğa bulaşan değil yolsuzlukla mücadele eden bir parti olduğu iddiası geçerliliğini yitirmemiştir. Bu yüzden zaten 3 Kasım'daki oyunu koruduğu anlaşılmaktadır. Beşinci iktidar yılına giren bir partinin bu konumunu koruyabilmesi de ayrı bir başarıdır. Bu kongreyle AK Parti yeni bir vizyon ve heyecan yakalamaya çalışarak 2007'ye kendisini hazırlayacaktır. AK Parti'nin durumu ve geçireceği evrim iktidarın durumunu ve Türkiye'nin yakın geleceğini doğrudan etkileyeceğinden önemlidir.
Sponsor
 






© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006