mustafa kemal atatürk ve kadın hakları
Atatürk' ün, çağı ve değişeni değil, değişecek zamanı milletine göstermesi, kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konularında, "BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi", "İnsan Hakları Sözleşmesi" gibi konular, daha insanlık tarihinin ufkunda bile görünmemişken Türk Kadınına, haklarını vermesinin değeri daha iyi anlaşılır. Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk' ü örnek bir lider almışlarsa, kadın hakları uğruna uğraş ve savaş verenler de, onu bir devrimci olarak aynı şekilde örnek almak durumundadırlar. Çünkü bütün insanlık tarihi boyunca, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider kadın hakları konusunda Atatürk kadar önsezili ve öngörüşlü olmamış, onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir. Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına, ne mutlu O'na sahip olan Türk milletine
Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmada; en azimli, inançlı ve güçlü desteği Atatürk' ten almış ve çağdaş ülke kadınlarının önüne geçmiştir. Örneğin; İtalya' da kadınlar ancak 1948 yılında seçimlere girebilmişler. Japon kadınları ise seçim haklarını ancak 1950 yılında alabilmiştir. Medeni Kanun' ları aldığımız İsviçre' de ise, kadınlar haklarını 1971 yılına kadar alamazken, çağdaşlamada örnek aldığımız İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde de durum farklı değilken, Türk kadınına 1935 yılında seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve lihakatle kullancaktır."
Atattürk anadolu kadınına birçok ülkeden önce, en eşitlikçi hakları vermiştir, güzel olan şu ki, bir kısım anadolu kadını aydınlanabilmiştir.Ancak bu devrimlerin ortaya çıkışıyla beraber, karşı devrim süreci de başlatılmıştır.Kadın Türkiye'de bir nebze olsun aydınlanabilmiştir, ancak gerici güruhlar hep bu sunulan hakkı gizlemeye, yok etmeye çalışmıştır.
Bazı gerçeklik ve özlerimizi aslında öz gelenekerimizde aramak lazım.En basitinden halk oyunlarımız.Kadın-erkek birliktedir.Bu şunu gösterir, bizim asıl geleneklerimizde kadın-erkek eşitliği vardır.Yüzyıl öncesinden de baksak, bugünden de baksak, çeşitli gerici etkilerle birlikte, bunda en etkin pay da islamiyetin şekliyle kabul görmesidir..Geleneklerimize, yaşantımıza devam etsek de bürünülen kisvelerden kurtulamıyoruz maalesef.Zihniyet eylemlerin önüne geçiyor ve nihayetinde eylemleri de etkiliyor.
Türkiye de 50 -60 yıl hatta daha da yakın 20-30 yıl öncesine bakarsak kadının rolunun, şeklinin olumsuz yönde değiştiğini gözlemleyebiilriz.Eylemsel olarak belki hala değişim gözlenemiyor olabilir, ancak toplum muhafazakarlaştırıldıkça, eylemlere de yansıyacaktır.Çünkü eylemleri zamanla zihniyet etkiler ve belirler.
Atatatürk'ün bizlere vermiş olduğu hakları, bir ödül gibi görüp, sahiplenmeliyiz.Hak talep ederek almadık, ama elimizden alınan hak , ne olursa olsun bizim hakkımızdır.İnsanca olan herşeye sahip çıkmak lazım.
|