Hormonlar ve yaşam
Vücudumuz onlarca bezden oluşur. Tüm bu bezler, biz hiç farkına varmadan bizi hayata hazırlamak ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için sürekli çalışırlar.
Bebeklik döneminde, ergenlikte ve kadınlarda hamilelik dönemlerinde bu hormonlara daha çok ihtiyaç duyulur. Korkmak, heyecanlanmak, sevinmek gibi insani duygularımızda bile hormonlar vücudumuzun bu gibi durumlara hazır hale gelmesi için yardımcı olurlar.
Metabolik faaliyetlerimizi düzenleyerek bizleri hastalıklara karşı da koruyan bu bezlerden salgılanan salgılar, sağlıklı bir yaşam için oldukça önemlidir. Vücudumuzda varolan herhangi bir hormonun eksikliğinde ve yokluğunda hayatımızı idame ettirmemiz oldukça zordur. Hatta birkaç hormonun yokluğu yada eksikliği hayati tehlikeye girmemize neden olabilir. Bu nedenle hormonlarımızdaki azalma yada eksilme dönemlerinde dışarıdan takviye yapılması gerekir.
Yaşam şeklimize göre bizi hazırlayan savunucular
Heyecanlandığımız, korktuğumuz yada sevindiğimiz anlarda kendi vücudumuzu takip ederek hormonlarımızın bizi nasıl değiştirdiğini gözlemleyebiliriz. Örneğin korku ve heyecan anında vücudumuz sinir hücreleri yardımı ile böbreküstü bezlerine gerekli mesajı iletir ve böbreküstü bezlerinin faaliyetlerini hızlandırır. Bu bezden salgılanan adrenalin, tüm vücuda hızla yayılır. Adrenalinin kandaki oranının yükselmesi daha hızlı ve kısa süreli nefes almamızı sağlar. Heyecan ve korku anında nefes nefese kalınması bu nedenledir. Ayrıca sindirime gönderilen kan miktarı azalır, hatta kesilir. Çünkü heyecan anında sindirim sistemi faaliyetini durdurur. Sindirim için ayrılan, ancak sindirime katılamayan kan, kaslarımızı beslemek üzere boşa çıkmış olur. Tüm bu süreçte kalp atışlarımız hızlanmış, kandaki şeker oranımız artmıştır. Kanda yükselen şeker miktarı bize daha fazla enerji verir. Açığa çıkan bu fazla enerji aslında bizim isteğimizdir. Bizi korkutan yada heyecanlandıran durumlarda yada ortamlarda her an kaçma, saldırma yada o yerden uzaklaşma isteği anı olabileceğini düşünürüz. Yani bize normal koşullardan biraz daha fazla enerjiye ihtiyacımız olacaktır. Kanımızda artış gösteren şeker, daha fazla enerji sağlayarak bu durumdan kurtulmamıza yardımcı olacaktır. Tabii kanda dolaşan şeker bize enerji vermez. Bu şekerin yakılıp enerjiye dönüşmesi gereklidir. Bu durumda vücudumuz daha fazla insüline ihtiyaç duyar. Pankreas’da bulunan bezler kana daha fazla insülin göndererek bu ihtiyacı karşılamaya çalışır. Eğer insülin yeterli miktarda salgılanamazsa yani eksikliğinde yada yokluğunda şeker hastalığının varlığı düşünülür. İnsülin miktarının normalden az ya da çok olması hayati önem taşır. Dışarıdan takviye gereklidir. Göründüğü gibi hormonlara; bulunduğumuz ortama, yaşam şeklimize göre bizi hazırlayan savunucular da denilebilir.
HORMONLAR, VÜCUDUN GİZLİ PATRONLARI
Dış görünüşümüzde, ruhsal dengemizde, fiziksel aktivitelerimizde, organlarımızın çalışmasında ve hatta kilolarımızda bile hormonlarımızın etkisi vardır. Erkek ve kadınlarda oranları birbirinden farklı olsa da aynı hormonlar bulunur.
Kadınlık ve erkeklik hormonu olarak da isimlendirilen testesteron ve östrojen kadınları erkeklerden, erkekleri kadınlardan ayıran en önemli hormonlardır.
TESTESTERON
Testesteron, erkeklerin güçlü fiziklerini, kas kütlelerini ve hatta vücutlarındaki yağ miktarını bile ayarlayan bir hormondur. Erkeklerde er bezinde üretilen androjen hormonlarının en önemli üyesi olan Testesteron, kas gelişimini ve vücut kıllanmasını düzenler, cinsel gücü arttırır. Bu hormonun normal seviyelerde olması erkeğin şikayetsiz yaşamını sürdürebilmesi için önemli bir kriterdir. Yaş ilerledikçe, kadınlarda menapoz döneminde kadınlık hormonu östrojenin azalması gibi, erkeklerde de zamanı geldiğinde testesteron miktarı azalır. Hormonun normal seviyelerinden aşağıda olması kadınların menapoz dönemlerinde yaşadıklarına benzer şikayetlerin erkeklerde de görünmesine neden olur. Sıcak basması, uykusuzluk, ruhsal sorunlar, cinsel arzu ve performansın düşmesi erkeklerde görülen adropoz belirtileri olarak sayılabilir.
DİHYDROEPİANDROSTERON-DHEA
Testesteron dışında erkekleri yöneten diğer bir hormon ise kısaca DHEA olarak bilinen dihydroepiandrosteron’dur. Böbreküstü bezlerinden salgılanan bu hormon, 45 yaşından itibaren gerilemeye başlar. Bu hormon vücutta bulunan sinir uçları arasındaki bağlantının sağlanması için oldukça önemli bir hormondur. DHEA hormonunun vücutta eksikliğinin görülmesi, insanlar arasındaki sosyal ilişileri bile etkiler. İnsanlardan kaçınma gibi kişide depresif belirtilere neden olur. DHEA vücudun yağ mekanizması üzerinde de etkilidir. Yağları eriten bir hormon olarak da bilinen bu hormonun erkeklerde 45 yaşından itibaren azalması kişide kilo artışına neden olur. Spor yapılsa dahi erkeklerde 45 yaşından sonra kilo artışı meydana gelir.
ÖSTROJEN
Kadınlarda, erkeklerdeki testesteron kadar önemli olan hormon ise östrojendir. Kadınların vücudunu yöneten belki de en önemli hormonlardan biridir. Östrojen kadınları hastalıklara karşı koruyan, üreme organlarının çalışmasını düzenleyen, kalp damar hastalıklarına karşı koruyan önemli bir faktördür. Eksikliği kadınların menapoz belirtileri yaşamalarına neden olur. Yapılan araştırmalarda östrojenin kalp damar sistemini koruduğu belirlenmiştir. Ortalama olarak 40-45 yıl düzenli östrojenle yaşayan kadınların kalp damar sistemi rahatsızlıklarına daha zor yakalandığı bilinen bir gerçektir. Bu sayede daha iyi bir kan dolaşımına sahip olan vücutta bulunan organlar da daha iyi beslenmiş olacaktır. Bu da kadınların erkeklere oranla neden daha uzun yaşadıklarının göstergesidir.
|