Şimdi isterseniz zihnimizdeki biyoloji tanımının bir kontrolünü yapalım. Kendimize biyoloji nedir diye sorduğumuz da zihnimizde (bilinçaltımızda) ilk belirecek kelime ‘canlılık’ olacaktır... evet bu kelime belirdiyse, tanımın temelini oluşturan kelimenin bir tanesini yakalamış olduk. öncelikle biyoloji kelimesinin basit, sonrasında ise;biraz daha ayrıntılı ve kapsamlı bir tanımını yapalım. Genel tanımıyla yani sözlük anlamıyla, canlıları inceleyen bilim dalı olarak geçer ve pozitif bilimler olarak adlandırılan grup dan sayılan bilim dalları arasında yer alır. Ancak kapsamlı bir tanıma girildiğinde ise; biyoloji, gözle görebildiğimiz (makro), yada gözle göremediğimiz (mikro) ve bunların arasında geçiş konumunda olan organizmaları (bitki , hayvan, mantar, insan gibi ) ve bu organizmaların öncelikle; kendi m e t a b o l i k olaylarını yani hayatsal reaksiyonlarını, yaşayış mekanizmalarını sonrada kendi türleri arasındaki uyumu, haberleşmesi, birbirlerine faydası zararı, komşuluğu, yeri geldiğinde birlik ve bütünlük oluşturması ve sonunda ise; farklı türlerle olan ilişkileri ve uyumu, faydası en sonunda olarak da doğa dediğimiz hayat parçasını oluşturan bir dizi zincir halkalarını andıran canlılar piramidinin oluşturduğu bir bilim dalıdır diyerek tanımlayabiliriz... Hemen sıcağı sıcağına örnekler verirsek, düşünün bir bitkinin bizim kullanmamız için havaya kazandırdığı oksijen,bakterilerin havadaki serbest azotu tutup bitkilerin kullanımına hazırlaması ve bizim bu azotu çeşitli bitkilerle( fasulye, bezelye gibi ) bünyemize katmamız bunun gibi birçok güncel etkiler. Peki Biyoloji İçine Neler Giriyor? Hemen bir bakalım: bir bakterinin ortamdaki her türlü protein yapılı cansız yada yarı canlı yapıları ortadan kaldırması yani aşırı miktarda çöp yoğunluğunu ortadan kaldırması, bir tavuğun insan hizmetine sunduğu yumurtası, keza yine bir ineğin sütünü düşünebiliriz, bir kuşun uçma yeteneği insanlarda uçma isteğini doğurmuştur ve insan oğlu her zaman olduğu gibi doğayı örnek almıştır sonucunda teyyarelerin keşfi gibi... yine devam ediyoruz, peynir üzerinde bir bakteri türünün küf oluşturup lezzet ve değerinin artışı, yine çeşitli fermente olayları ile insanlığın hizmetine çeşitli aromalı ve alkollü içecekler sunulmuştur. Yukarıdaki bu örnekler gibi dolaylı ve dolaysız bir çok örnekler verilebilir. Demiştik ya biyoloji = Canlılar. Hemen canlılara kısa bir şekilde giriş yapalım. Canlılar: P r o k a r y o t (çekirdek zarı olmayan) ve Ö k a r y o t (çekirdeği zarla çevrili olan) olarak ikiye ayrılır. P r o k a r y o t hücreden oluşanlar; MONERA ALEMİ olarak adlandırılır, m o n e r a alemi de kendi içinde dört başlığa ayrılır. Bunlar ise; BAKTERİLER VİRÜSLER RİCKETSİA MAVİ YEŞİL ALGLER Hemen bu alt başlıkları kısa birer örneklerle açıklayalım. BAKTERİLER: Mikroskobik olup, (yani gözle görülmezler) fakat DNA sı (yönetici molekül) olan, klorofil taşıyan, protein sentezinde görevli olan r i b o z o m u bulunduran tek canlı hücredir. Bu canlı kullanacağı enerjiyi yani ATP yi oksijensiz solunumla yada m e s o z o m u n da taşıdığı, E.T.S enzimleriyle yapar.depo maddesi ise; glikojendir ve hareketi için de uzunca bir kamçısı ( flagel ) bulunmaktadır. Peki bakteriler nerelerde bulunur? Diye düşünecek olursak , en basitinden Okyanus tabanlarından tutun, toprağın 3_4 metre derinliğinden ,sistemli (yani k o m p l e x gelişmiş, insan gibi...) organizmaların organlarında ( boşaltım,sindirim gibi... ) özel floralar (gruplar) oluştururlar. Ayrıcada havada da toz gibi asılı duran maddelere moleküllere tutunup, sabit kaldıklarını da hemen hatırlatmak isterim. Genelliklede nemli ve sulu ortamlar birinci derece tercih yerleridir. Bakteriler beslenmesine göre; O t o t r o f ve H e t e r o t r o f olarak ikiye ayrılrlar. O t o t r o f beslenme nedir derseniz,hemen açıklayalım. Çeşitli yöntemlerle kendi besinlerini kendileri üretenlere denir. H e t e r o r o f beslenme ise; yukarıdaki tanımın tam tersi olup, besinini üretemeyip dışarıdan hazır alanlara denmektedir. (bu gruba saprofit, parazit, k o m m e n s al yaşamlar örnek verilebilir. ) Peki ya bakteriler solunum yapabilirler mi ? Hemen, evet yapabilirler diyelim ve sınıflandırmaya başlıyalım. Bakteriler solunumlarına göre üçe ayrılırlar;bunlar, Aerobik bakteriler An aerobik bakteriler Fakültatif bakteriler Aerobik bakteriler : Oksijenli ortamda yaşayanlara denir. An aerobik bakteriler : Oksijensiz ortamda yaşayanlarına denir. Fakültatif bakteriler : Hem oksijenli hem de oksijensiz, yani iki ortamda da yaşayabilenlerine denir.ortamda oksijen varsa kullanır. Peki ya bakteriler ürerler mi ? Öncelikle bakterilerin üreyemediğini, hemen belirtelim. Bakteriler sadece çoğalabilirler, yani; bir bakteriden, benzer 2 tane, 2 taneden aynısı 4, 4 taneden aynısı 8 tane... gibi periyodik artış göstermektedirler. Eğer ortam müsait olursa, bu çoğalma 20 dakika da bir olmaktadır ve böylelikle 24 saat içinde miktarları 20 tona ulaşırdı. Ancak çoğalmaları esnasında, m e t a b o l i k faaliyetler sonucu ortama bıraktıkları çeşitli kimyasal atıklar bu çoğalmanın önünü kesmektedir, aksi takdir de, 24 saat içinde yeryüzünü kaplayabilirlerdi. Düşünsenize ya bu kontrol olmayıp, yeryüzünü kaplasalardı ne olurdu? Tabiat da ki dengeden bahsetmek mümkün olamazdı. VİRÜSLER Protein ve yönetici molekülden meydana gelmiş en küçük mikro organizmalardır. Stoplazmaları yoktur. Yönetici molekül olarak sadece DNA veya RNA taşırlar. Virüslerin özelliğinden biride, bünyelerinde stoplazmaları ve enzim sistemlerini barındırmadığından yaşamları için muhakkak bir başka canlıya ihtiyaç duyarlar. Bu bir hayvan hücresi veya bitki hücresi olabilir. Yani bütün virüsler hücre içi mecburi parazittirler. Hücre dışında ise; cansız, kristalize bir halde bulunur .Çoğalmaları veya yaşamlarını sürdürmekleri başka bir canlı hücresinde gerçekleşir. Virüslere elektron mikroskobu ile bakıldığında, çubuk, yuvarlak, elips, küre, simetrik veya asimetrik şekilde olabilirler... Virüsler bazı isimler alırlar bunlardan bir tanesi de bakteriyofaj dır. Yani bakteri parçalayan yiyen anlamını taşır. Bir bakteriyofajın hayat devrine bakarsak; Bakteriyofaj baş ve kuyruk kısmından oluşur. Kuyrukları sayesinde canlı hücrenin dış çeperine tutunur ve o arada sabitlenir. Daha sonra ise virüs hücre içine sadece yönetici moleküllerini gönderirler, böylelikle yaşamı için gerekli çoğalmayı sağlayabilsin. Ancak bazı virüsler örneğin; etkisini çok yakından tanıdığımız, grip virüsü ve çiçek hastalığı virüsü protein kılıfları ile birlikte hücre içine girer.Peki bu durum onlara ne kazandırır diye soracak olursanız, bu durum onların gücüne güç katar, yani girdiği hücre tarafından tanınamaz tanınsa bile kılıfları sayesinde hücreden gelecek her türlü etkiye direnç gösterirler ve böylelikle hücrede daha fazla tahribata neden olurlar. Canlı Bir Hücre Virüsün Girdiğini Hiçbir Zaman Fark Edemez Mi? Fark eder ancak hücrenin yaşam devamlılığı için çok geç olur. Virüs yönetici moleküllerinden bir kısmını, çeşitli yollarla bakterinin DNA sına bağlayıp çoğalmasını sağlar ve hayat faaliyetlerine devam eder. Artık virüs çok dirençli ve zararlı bir hale gelmiştir. Canlı hücre için bu durum geri dönüşümü olmayan bir parçalanmaya götürmektedir. Sonunda ise; bakteri hücresinde oluşan bir sürü virüsler başka bir canlı hücreye geçebilmek için bulunduğu hücreyi patlatarak diğer konakçıya geçer. Böylelikle geride işe yaramayan parçalanmış hücre parçalarına rastlanır. MAVİ YEŞİL ALG Yapı olarak bakteriye benzerler ancak bunların hepsi suda yaşarlar hepsinin yapısında DNA, ribozom, klorofil, zar ve hücre duvarı bulunur. Beslenmeleri ototrofdur. Fark edebileceğimiz yaşam yerleri ise tatlı sulardaki taşların üzerindeki kayan zemini oluştururlar. Şimdi yıllardan beri duyduğumuz bakteri, virüs ve mavi yeşil alg hakkında zihnimizde bir şeyler oluştuysa, bilgilerimizi gözden geçirmeye devam edelim eğer bir şeyler oluşmamışsa daha fazla bilgi için
biyologmuratkeskin@yahoo.com sorularınızı bekliyorum. Ö K A R Y O T lar A. PROTİSTA : Çekirdekli ve zarlı organelleri olan, bir hücreli canlılardır. Bunlar 4 gruba ayrılırlar. Kamçılılar (Flagellata) Kök ayaklılar (Rhizopota) Sporlular (Sporozoa) Silliler (Cilliata) Ve anlatımımıza ilk olarak, kamçılılarla devam edelim Kamçılılar ; adından da anlaşılacağı gibi, hareket organeli kamçı denen bir yapıya sahiptir. Bazıları kloroplast taşır ve bölünerek çoğalırlar.ör:öglena verilebilir. Hep duymuşuzdur, volvox kolonisi Peki Bu nedir derseniz, işte ; iki kamçılıların bir kısmı birbirlerine sitoplazmik uzantılar yardımı ile bağlanıp koloniler oluştururlar. Hemen bu volvox kolonisini gündelik hayatımıza bir benzetmeyle açıklarsak; bir elin nesi var iki elin sesi var gibi bir halk sözüyle giriş yapıp, devam edelim, koloni oluşumu sayesinde, hücreler arasındaki iş bölümü, sistemli organizmalarda hücrelerin bir bölümü fotosentez, bir bölümü üreme ve bazı hücre gurubları da hareket gibi fonksiyonları gerçekleştirirler. Böylelikle birlik beraberlik içinde , ortaya daha güçlü mantıklı, daha korunaklı bir hal alıp hayat da kalma süresini birkaç saat daha uzatması mümükündür. 2-Kök ayaklılar; Bunlardaki durum ise; Hareket ve beslenme yalancı ayaklarla olur yani; pseudopod dur. Örnek olarak amip verilebilir. 3-Sporlular ( sporozoa ); Bunlar parazit olup , sporlarla çoğalırlar. Hemen sporu açıklayalım.spor ise; tohuma benzetilebilir.çevresi dayanıklı bir tabaka ile kaplanmış olup, her türlü kötü ortama dayanma özelliği kazanmış yapılardır. 4-Silliler ( cilliata ); Siller hareketi sağlar bunlar tatlı su ve tuzlu suda yaşarlar örnek ise; terliksi hayvan yani paramecium verilebilir. Şöyle bir düşünmek gerekirse; yukarıdaki dört tane canlı nerelerde bulunur? hemen söyliyelim, banyonuzdaki atık su ve kirli sular da hiç istemediğimiz kadar var olduğunu haber verelim. Peki ya bize zararı yokmu diye bi soru gelirse aklımıza, bizdeki immünolojik (savunma sistemimiz ) sistem donanımı sayesinde bize etkisizdir. Tabiiki de savunma sistemimizin etkili oluşunada bağlıdır. Bedenimizin bazı bölgelerinde yaşama şansı bulabilmeleri bizi bizi bunlardan korunmayı gerekliliğni gerektirmektedir. Havalandırması az ve nemi yoğun olan bölgelerde yaşam şansı bulurlar ve o bölgedeki bakteri florasını ortadan kaldırıp, o bölgeye yerleşirler. Böylelikle çoğalırlar ve bizim de görebildiğimiz deri renk farklılığını oluşturup çeşitli kaşıntı reaksiyonlarını verdirtirler. Renk farklılığı leke gibi algılanır bunun nedeni ise; ele geçirilen bölgedeki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasını ve mekanizmalarının bozulmuş olduğunu düşünmemizi sağlamalı. Mantar gibi. B. FUNGUSLAR ( Mantarlar ); iki guruba ayrılırlar: 1_cıvık mantarlar 2_gerçek mantarlar C. BİTKİLER ALEMİ; Açık ve Kapalı tohumlular olarak ikiye ayrılır. 1…çiçeksiz bitkiler (gymnosperm) içine;su yosunları, kara yosunları, eğrelti otları ve likenler v.s. girmektedir. a.su yosunları: Alglerdir. Fotosentez yaparlar. Yeşil, kahverengi, esmer ve kırmızı algler olarak dört gurup da toplanır. b.karayosunları: İletim demetleri olmayan, eşeyli üremenin eşeysiz üremeyi takip ettiği döl almaşı ile ürerler ve nemli bölgelerde yaşarlar . c.eğrelti otları: Boyları 20 ila 30 cm olup, iletim demetlerine sahip dir. 2...çiçekli bitkiler (tohumlular, angiospermler ); bunlarda açık ve kapalı tohumlular olarak iki ye ayrılır. Açık tohumlular: Dışarıda ağaçlara baktığımızda her zaman yeşil olan (yaprak dökmeyen 9 genellikle iğne yapraklı ve az gelişmiş iletim demetleri bulunan ağaçlardır. Ağacı oluşturan tohum taslağı ise; bir karpel tarafından kapatılmadığı için açık tohumlu adını almıştır. ör: çam (pinus) verilebilir Kapalı tohumlular ise; gelişmiş iletim bulunan tohumları meyve içinde, ovaryum da (karpellerle) kapatılmıştır. Tek veya çift çenekli olabilirler, çoğunlukla yapraklarını dökerler ve tek yıllık da olabilirler. Yukarıdaki bahsettiğim bitkilerin hakkında oldukça yalın ve basitleştirilmiş bilgilerin olmasını sağlamaya çalıştık.daha fazla derin bilgi için;
biyologmuratkeskin@yahoo.com a göndereceğiniz sorularla ulaşabilirsiniz. D.HAYVANLAR ALEMİ; Bu başlığımızda kendi içinde omurgalı hayvanlar ve omurgasız hayvanlar olarak iki ye ayrılır. Artık çok sistemli, heterotrof ve yer değiştirebilen canlılara geldik. a) Omurgalı Hayvanlar: en genel özellikleri; -Sırtta sinir kordonu ve sinir ipi bulunur -Solunum organları yutakla bağlantılıdır. -Omurga denen ortak bir iç iskelet yapıları vardır. -Dolaşımları kapalıdır. Omurgalı hayvanlara örnek olarak; amphibia, iki yaşamlılar, balıklar, sürüngenler kuşlar ve memeliler sınıfları verilebilir. b) Omurgasız Hayvanlar: süngerler, yassı solucanlar, yumuşakçalar, yuvarlak solucanlar, halkalı solucanlar ve kabuklular verilebilir. Yine, daha fazla derin bilgi için;
biyologmuratkeskin@yahoo.com a göndereceğiniz sorularla ulaşabilirsiniz Biyoloji biliminin en temel bilgilerini verdik den sonra, çok kısa bir şekil dede diğer konularından başlıklar halinde bahsedelim. Bu başlıklar şunlardır: genel zooloji, genel botanik, biyometri, sitoloji, histoloji, hidrobiyoloji, omurgalı hayvanlar, omurgasız hayvanlar, genetik, insan genetiği, mikrobiyoloji, hayvan fizyolojisi, bakteriyoloji, radyobiyoloji, biyoteknoloji, biyokimya, ekoloji, moleküler biyolojisi, bitki fizyolojisi,, insan anatomisi, bitki anatomisi, embriyoloji, tohumlu bitkiler, tohumsuz bitkiler, endokronolji, entomoloji, immünoloji… gibi verilebilir yine bu dersleri kapsayan sorularınızı,
biyologmuratkeskin@yahoo.com a gönderebilirsiniz….