Evrenin yüzde 23'ünü oluşturan 'karanlık madde'ye yeraltındaki bir madende rastlandığı iddia edildi.
ABD’de eski bir yeraltı madeninde kurulu detektörlerle çalışan fizikçiler, ‘karanlık madde’nin izine rastladığını düşünüyor. Çok iddialı konuşmaktan kaçınsalar da, fizikçiler yine de dedektörlerin tespit ettiği parçacıkların evrende tanıdığımız maddeden kat kat fazla bulunduğuna inanılan “karanlık madde”ye ait olduğu kanısında.
Ancak bununla birlikte bilgisayar kayıtlarına geçen “olayların” yeterli sayıda olmaması, gizemli maddenin varlığı için aranan kesin kanıtı sağlamış sayılamıyor.
Evrenimizin tarihi, içeriği ve kaderi, kendisini 13,7 milyar yıl önce ortaya çıkaran Büyük Patlama’dan arta kalan fosil ışınımda yazılı. Evrenin her yerini dolduran ve başlangıçtaki trilyonlarca dereceden bugün -270 santigrat dereceye kadar soğumuş bu ışınımı inceleyen uydular evrenin içeriğini duyarlı biçimde belirlemiş bulunuyor
Bu verilere göre sayıları Dünya’nın tüm plajlarındaki kum taneciklerinden daha fazla olan yıldızlar, kütleleri bunların toplamından kat kat fazla olan gaz ve toz bulutlarından oluşan “tanıdığımız madde” evrenin içeriğinin ancak yüzde 4’ünü oluşturuyor.
Işıma yapmadığı için görülemeyen, ancak varlığını yaptığı kütleçekim etkisiyle hissettiren karanlık maddenin oranıysa yüzde 23. Evren içeriğinin geri kalan yüzde 73’ünü de, kütleçekimin tersine itici bir boşluk enerjisi olarak tanımlanan gizemli bir “karanlık enerji” meydana getiriyor.
Bilimciler yıllardır çeşitli düzeneklerle karanlık maddenin sırrını çözmeye çalışıyorlar. Karanlık madde için önerilen adayların başında, bildiğimiz maddeyle çok ender etkileşen ve “zayıf etkileşimli ağır parçacıklar (Weakly Interacting Massive Particles –WIMP)” denen kuramsal parçacıklar grubu geliyor. Ancak çok ender olsa da karanlık madde parçacıklarının Dünyamızı oluşturan atomların çekirdeklerine çarparak saçılacağı (yön değiştireceği), bunu yaparken de geride ısı şeklinde ortaya çıkan küçük bir miktar enerji bırakacağı düşünülüyor. Belli düzeylerdeki bu enerjinin de bilgisayarlarca kaydedilmesi umuluyor.
İşte Minnesota eyaletindeki terk edilmiş Soudan demir madeninde, yerin 780 metre derininde kurulu yer altı laboratuarında son 10 yıldır kimisi germanyumdan, kimisi silisyumdan yapılı, 1 cm kalınlığında 7,5 cm çapında, -273 santigrat derecenin çok yakınına kadar soğutulmuş detektörlerle, olası karanlık madde darbelerinin izleri aranıyor. Laboratuarın bu kadar derinde kurulma nedeni, üstteki kaya katmanlarının atmosfere çarpan kozmik ışınların yarattığı parçacık yağmurlarını perdeleyerek detektörleri istenmeyen “parazitlerden” koruması.
Bilgisayar kayıtlarını inceleyen araştırmacılar, 2007 yılının 8 Ağustos ve 27 Ekim günlerinde detektörlerin, karanlık madde darbelerinden beklenen enerji düzeylerinde iki saçılmanın izlerini belirlemişler.
Bulguları Science dergisinde yayımlayan fizikçiler, bununla birlikte sözkonusu “olay”ların yüzde 23 olasılıkla kaya kalkanı geçerek laboratuara sızabilmiş bilinen madde parçacıklarından kaynaklanmış olabileceğini, ayrıca kanıt için gereken kesinliğin iki değil beş olayla sağlanabileceğini belirtiyorlar.