KeLBaYKuŞ Forum

Geri git   KeLBaYKuŞ Forum > Genel Başlıklar > Atatürk ve Atatürkçülük


Atatürk ve Atatürkçülük - Ulu Önder Atatürk ile ilgili her şey burada


Cevapla
 
Seçenekler
  #1 (permalink)  
Alt 31.01.08, 11:41
karabey - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kovuldu!
 
Kaydolma: 28.08.07
- 34
Mesajlar: 1.177
Teşekkürler: 0
Üyeye 82 kez teşekkür edildi
Yeni Özgürlük Hakkında

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.
Özgürlük Hakkında

Özgürlük insanı diğer varlıklardan ayıran bir özelliktir. Normalde tüm diğer varlıklarda özgürdür; fakat özgürleşmenin niteliği ve niceliği akıl ile doğru orantılıdır. İnsan bu sebeple en hür varlıktır.

Günümüzde özgürlük hakkında söylenebilecekleri düşünürken, aklı hesaba katmadan felsefe yürütmek, harekete geçmek çok cahilce olacaktır. İnsanın elinde sonunda az ya da çok çalışan bir aklı vardır. Özgürlüğünü unuttuğu zaman aklından olacaktır, aklını unuttuğu zaman özgürlüğünden. Bunun sonucunda şu vardır ki düşünmek bile dayanılmazdır; hem aklını hem de özgürlüğünü yitirir ve bir pisliğin içine dadanır ki çoklarına bu kendi seçimleriymiş gibi görünür. Bu onlara kendilerini kişisel seçimlerinden oluşmuş bir ağdan örülü özgürlük halkasının bir ferdi zannettirir.. durum bu değildir. Doğduklarından beri kendilerine dayatılan yaşamın uyuşmuş haleti ruhiyesi içindedirler.

En genel haliyle, özgürlük, bağlı ve bağımlı olmama, dış etkilerden(etkenlerden) bağımsız olma, engellenmemiş ve zorlanmamış olma halini dile getirmektedir. Buna paralel baska bir gündelik tanımı, insanın kendi kararlarını kendi istemine ve düşüncelerine göre belirleyebilmesi, ve kendi seçimlerini kendi iradesiyle yapabilmesi olarak belirir. Burada özgürlük bir irade özgürlüğüdür.

Özgürleşmenin niteliği ve niceliği akıl ile doğru orantılıdır. Bu nedenle insan tüm kartlarını ortaya dökmelidir. Üretebileceği tüm ürünleri oraya çıkarmalıdır. Çalışmalıdır! Bu güzel bir öğüt değilmidir? Peki kutsal bir tarafı da yokmudur çalışmanın üretmenin? Çalışmak ve üretmek her yerde en büyük ilkedir. Bu uğurda yaşamayanlar ne insan olabilirler ne de Allah'ın sevgili kulu.. Çalışmanında bir niteliği vardır. Kimi dünyayı yönetecek kadar, her türlü gelişmeyi ve ürünü ortaya koyacak kadar çalışırken kimi kendine bile yetemez.

Yaratılıştan beri insanın verdiği en büyük mücadeleyi ve arzusunu özgürlükte görürüz. Dini hikayelerde ne güzel anlatılır: Harika bir dünyada yaratılan insan orada özgürdür aslına bakarsak; fakat yine aynı hikayede görürüz ki o birçok şeyi ayırt edemeyecek kadar bilgisiz ve deneyimsizdir. Bu onun aklının fazla gelişmediğini, bilgisiz olduğunu ve bunlardan ötürü özgürlüğünün ancak o kadar; yani o anki varlık biçimi kadar olduğunu gösterir. Hisleri kadar aklı kadar olduğunu gösterir. Ama ona herşeyi lütfeden Yaratıcı için bu en iyisidir. Bu hikayeden veya anılarımızdan şu sonucu çıkartabiliriz: Kendimize ve başkasına zarar verecek bir meyvayı yememeliyiz. Kötü arzularla dolu isteklerin peşinde gitmemeliyiz.

Orada insanın bir yükü yoktu ve hayatın eksi yükü üzerine yüklendi ve fısıldadı, düşündürdü onu belki.. yaptığı bünyesine kattığı meyvanın tesiriyle biyolojisi değişti. Hala insanlardan bu fsıltıyı dinleyen var; büyük bir hükümranlığın peşinde koşmak ve bu uğurda kan döken insan olmak. Buna onu fısıldayan oluşumun niteliği ise hikayeye göre kendini beyenmiş olması ve hayat mücadelesinde yardım etmesi beklenen insana yüz çevirmesidir. Kötülüğe ve zulme başkaldırı, isyan doğrudur; fakat orada olan isyanda belirgin olan nokta, isyana götürenin isyan biçimi ve amacına ulaşmaktaki yanlış davranışıdır. Kötülükle, kandırmacayla kurulu bir isyan vardır ortada.

Halbuki dünyada ne kötü düzenlere karşı verilmiş ne şerefli savaşlar vardır. Böyle savaşları veren bir ulustur Türk Milleti. Ne mutlu bize..

Özgürlük kavramı çamur halindedir. O ancak insan tarafından biçimlendirilebilecek bir süreçte varolmaktadır.

Atatürk'ün Özgürlük Hakkında Söyledikleri:

Halkının özgürlüğü ve gelişimi için ona en onurlu, şerefli savaşlarda öncülük eden Atatürk'ün sözlerini dinleyelim:
Özgürlük, insanın düşündüğünü ve dilediğini sınırsız olarak yapabilmesidir. Bu tarif, özgürlük kelimesinin en geniş anlamıdır. İnsanlar, bu anlamda özgürlüğe, hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü herkesçe bilinir ki insan, doğanın yaratığıdır. Doğanın kendisi de sınırsız özgür değildir, evrenin yasalarına bağlıdır. Bu sebeple, insan ilk önce, doğa içinde, doğanın yasalarına, şartlarına, sebeplerine, etkenlerine bağlıdır. Meselâ, dünyaya gelmek veya gelmemek insanın elinde olmamıştır ve değildir. însan, dünyaya geldikten sonra da, daha ilk anda, doğanın ve birçok yaratıkların esiridir. Korunmaya, beslenmeye, bakılmaya, büyütülmeye muhtaçtır.
1930 (Afetinan, M.B. ve M.K.Atatürk'ün El Yazıları, s. 450).

Atatürk'ün dediği gibi özgürlük anlayışına bağlı olan düşünceler beslenmeye ve geliştirilmeye muhtaçtır.

Özgürlük olmayan bir memlekette ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür.
1906 (Atatürk'ün S.D.II, s.1 )

Özgürlükten doğan buhranlar ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir zaman fazla baskının sağladığı sahte güvenlikten daha tehlikeli değildir.
1930 (Asım Us, Hatıra Notları, s.21) Burdada Ata nın baskıcı rejimlere atıf yaptığını görüyoruz.

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve çöküş vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür.

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük atalarım en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevi, özel ve resmi hayatımın her safhasını tanıyanlarca bu aşkım bilinmektedir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın var olması ve devam etmesi, mutlak o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür. Ben şahsen bu saydığım niteliklere çok önem veririm ve bu niteliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için, milletimin de aynı nitelikler ile donanmış olmasını şart ve esas bilirim… (Atatürk 22.04.1921,Hakimiyet-i Milliye Gazetesi.) Yabancı güçlere karşı bağımsızlık, ekonomide bağımsızlık; evet özgürlük budur ,milletin istikbalini tehlikeye atmak değil, kuruluşları yabancılara satmak değil

Biz Türkler tarih boyunca özgürlük ve bağımsızlığa örnek olmuş bir ulusuz.

Bence bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın varolması ve devam etmesi, mutlak o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür. (1921, Ankara) (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 31)

Kişisel özgürlükler ve devlet
Çağdaş demokraside bireysel özgürlükler, özel bir değer ve önem almıştır. Ancak, bu kadar yüksek ve değerli olan bireysel özgürlüğün, uygar ve demokrat bir millette, neyi ifade ettiği, özgürlük kelimesinin sınırsız şekilde düşünülebilen anlamıyla anlaşılmaz. Söz konusu olan özgürlük, toplumsal ve uygar insan özgürlüğüdür. Bu nedenle bireysel özgürlüğü düşünürken, her bireyin ve nihayet bütün milletin ortak yararı ve devlet varlığı gözönünde bulundurulmak gerekir. Diğerinin hak ve özgürlüğü ve milletin ortak yararı, bireysel özgürlüğü sınırlar.

Bireysel özgürlüğü sınırlama, devletin de âdeta esası ve görevidir. Çünkü, devlet bireysel özgürlüğü temin eden bir kuruluş olmakla beraber, aynı zamanda bütün hususî faaliyetleri, umumî ve millî amaçlar için birleştirmekle görevlidir. "Özgürlük, başkasına zararı dokunmayacak her türlü tasarrufta bulunmaktır" denildiği zaman vatandaş özgürlüğünün, yalnız bunun amaç olduğu, devletin bu amacı temin için bir vasıta sayıldığı ifade edilmiş olur. Fakat bu vasıtadır ki, milletin genel yararını ve amacını koruyacaktır.
1930 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s.278)

Vatandaşlar bilmelidir ki, vicdanî ve fikrî özgürlük vardır; fakat nihayet bunlar sınırsız değildir. Bireysel özgürlük karşısında bireylerin hepsinin kurduğu, dayandığı bir devlet, devletin de yönetimi, egemenliği vardır. Bireylerin özgürlüğü, devletin egemenlik ve iradesinin korunmasına bağlıdır. Devlet yönetimi felç olursa bireylerin özgürlüğünü koruyacak hiçbir kuvvet ve vasıta kalmaz. Bu nedenle özgürlüğü yalnız bir taraflı değil, her iki taraflı düşünmek gerekir.

Bireysel özgürlükler mukaddestir. Bunların korunması için daima çalışılır. Fakat bu çalışmada devletin kuvveti, otoritesi hiçe sayılırsa ; başka bir devletin otoritesi altına girmek aşağılığına düşeceklerini, yabancı bir devletin otoritesinin tutsaklık zincirlerini kendi elleriyle boyunlarına takmaya mecbur olacaklarını akıldan çıkarmamak gerekir. 1931 (Vakit gazetesi, 19.2.1931; Taha Toros,Atatürk'ün Adana Seyahatleri, s. 37)

Özgürlük insanı diğer varlıklardan ayıran bir özelliktir. Normalde tüm diğer varlıklarda özgürdür; fakat özgürleşmenin niteliği ve niceliği akıl ile doğru orantılıdır. İnsan bu sebeple en hür varlıktır.

Günümüzde özgürlük hakkında söylenebilecekleri düşünürken, aklı hesaba katmadan felsefe yürütmek, harekete geçmek çok cahilce olacaktır. İnsanın elinde sonunda az ya da çok çalışan bir aklı vardır. Özgürlüğünü unuttuğu zaman aklından olacaktır, aklını unuttuğu zaman özgürlüğünden. Bunun sonucunda şu vardır ki düşünmek bile dayanılmazdır; hem aklını hem de özgürlüğünü yitirir ve bir pisliğin içine dadanır ki çoklarına bu kendi seçimleriymiş gibi görünür. Bu onlara kendilerini kişisel seçimlerinden oluşmuş bir ağdan örülü özgürlük halkasının bir ferdi zannettirir.. durum bu değildir. Doğduklarından beri kendilerine dayatılan yaşamın uyuşmuş haleti ruhiyesi içindedirler.

En genel haliyle, özgürlük, bağlı ve bağımlı olmama, dış etkilerden(etkenlerden) bağımsız olma, engellenmemiş ve zorlanmamış olma halini dile getirmektedir. Buna paralel baska bir gündelik tanımı, insanın kendi kararlarını kendi istemine ve düşüncelerine göre belirleyebilmesi, ve kendi seçimlerini kendi iradesiyle yapabilmesi olarak belirir. Burada özgürlük bir irade özgürlüğüdür.

Özgürleşmenin niteliği ve niceliği akıl ile doğru orantılıdır. Bu nedenle insan tüm kartlarını ortaya dökmelidir. Üretebileceği tüm ürünleri oraya çıkarmalıdır. Çalışmalıdır! Bu güzel bir öğüt değilmidir? Peki kutsal bir tarafı da yokmudur çalışmanın üretmenin? Çalışmak ve üretmek her yerde en büyük ilkedir. Bu uğurda yaşamayanlar ne insan olabilirler ne de Allah'ın sevgili kulu.. Çalışmanında bir niteliği vardır. Kimi dünyayı yönetecek kadar, her türlü gelişmeyi ve ürünü ortaya koyacak kadar çalışırken kimi kendine bile yetemez.

Yaratılıştan beri insanın verdiği en büyük mücadeleyi ve arzusunu özgürlükte görürüz. Dini hikayelerde ne güzel anlatılır: Harika bir dünyada yaratılan insan orada özgürdür aslına bakarsak; fakat yine aynı hikayede görürüz ki o birçok şeyi ayırt edemeyecek kadar bilgisiz ve deneyimsizdir. Bu onun aklının fazla gelişmediğini, bilgisiz olduğunu ve bunlardan ötürü özgürlüğünün ancak o kadar; yani o anki varlık biçimi kadar olduğunu gösterir. Hisleri kadar aklı kadar olduğunu gösterir. Ama ona herşeyi lütfeden Yaratıcı için bu en iyisidir. Bu hikayeden veya anılarımızdan şu sonucu çıkartabiliriz: Kendimize ve başkasına zarar verecek bir meyvayı yememeliyiz. Kötü arzularla dolu isteklerin peşinde gitmemeliyiz.

Orada insanın bir yükü yoktu ve hayatın eksi yükü üzerine yüklendi ve fısıldadı, düşündürdü onu belki.. yaptığı bünyesine kattığı meyvanın tesiriyle biyolojisi değişti. Hala insanlardan bu fsıltıyı dinleyen var; büyük bir hükümranlığın peşinde koşmak ve bu uğurda kan döken insan olmak. Buna onu fısıldayan oluşumun niteliği ise hikayeye göre kendini beyenmiş olması ve hayat mücadelesinde yardım etmesi beklenen insana yüz çevirmesidir. Kötülüğe ve zulme başkaldırı, isyan doğrudur; fakat orada olan isyanda belirgin olan nokta, isyana götürenin isyan biçimi ve amacına ulaşmaktaki yanlış davranışıdır. Kötülükle, kandırmacayla kurulu bir isyan vardır ortada.

Halbuki dünyada ne kötü düzenlere karşı verilmiş ne şerefli savaşlar vardır. Böyle savaşları veren bir ulustur Türk Milleti. Ne mutlu bize..

Özgürlük kavramı çamur halindedir. O ancak insan tarafından biçimlendirilebilecek bir süreçte varolmaktadır.

Atatürk'ün Özgürlük Hakkında Söyledikleri:

Halkının özgürlüğü ve gelişimi için ona en onurlu, şerefli savaşlarda öncülük eden Atatürk'ün sözlerini dinleyelim:
Özgürlük, insanın düşündüğünü ve dilediğini sınırsız olarak yapabilmesidir. Bu tarif, özgürlük kelimesinin en geniş anlamıdır. İnsanlar, bu anlamda özgürlüğe, hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü herkesçe bilinir ki insan, doğanın yaratığıdır. Doğanın kendisi de sınırsız özgür değildir, evrenin yasalarına bağlıdır. Bu sebeple, insan ilk önce, doğa içinde, doğanın yasalarına, şartlarına, sebeplerine, etkenlerine bağlıdır. Meselâ, dünyaya gelmek veya gelmemek insanın elinde olmamıştır ve değildir. însan, dünyaya geldikten sonra da, daha ilk anda, doğanın ve birçok yaratıkların esiridir. Korunmaya, beslenmeye, bakılmaya, büyütülmeye muhtaçtır.
1930 (Afetinan, M.B. ve M.K.Atatürk'ün El Yazıları, s. 450).

Atatürk'ün dediği gibi özgürlük anlayışına bağlı olan düşünceler beslenmeye ve geliştirilmeye muhtaçtır.

Özgürlük olmayan bir memlekette ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür.
1906 (Atatürk'ün S.D.II, s.1 )

Özgürlükten doğan buhranlar ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir zaman fazla baskının sağladığı sahte güvenlikten daha tehlikeli değildir.
1930 (Asım Us, Hatıra Notları, s.21) Burdada Ata nın baskıcı rejimlere atıf yaptığını görüyoruz.

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve çöküş vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür.

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük atalarım en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevi, özel ve resmi hayatımın her safhasını tanıyanlarca bu aşkım bilinmektedir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın var olması ve devam etmesi, mutlak o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür. Ben şahsen bu saydığım niteliklere çok önem veririm ve bu niteliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için, milletimin de aynı nitelikler ile donanmış olmasını şart ve esas bilirim… (Atatürk 22.04.1921,Hakimiyet-i Milliye Gazetesi.) Yabancı güçlere karşı bağımsızlık, ekonomide bağımsızlık; evet özgürlük budur ,milletin istikbalini tehlikeye atmak değil, kuruluşları yabancılara satmak değil

Biz Türkler tarih boyunca özgürlük ve bağımsızlığa örnek olmuş bir ulusuz.

Bence bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın varolması ve devam etmesi, mutlak o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür. (1921, Ankara) (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 31)

Kişisel özgürlükler ve devlet
Çağdaş demokraside bireysel özgürlükler, özel bir değer ve önem almıştır. Ancak, bu kadar yüksek ve değerli olan bireysel özgürlüğün, uygar ve demokrat bir millette, neyi ifade ettiği, özgürlük kelimesinin sınırsız şekilde düşünülebilen anlamıyla anlaşılmaz. Söz konusu olan özgürlük, toplumsal ve uygar insan özgürlüğüdür. Bu nedenle bireysel özgürlüğü düşünürken, her bireyin ve nihayet bütün milletin ortak yararı ve devlet varlığı gözönünde bulundurulmak gerekir. Diğerinin hak ve özgürlüğü ve milletin ortak yararı, bireysel özgürlüğü sınırlar.

Bireysel özgürlüğü sınırlama, devletin de âdeta esası ve görevidir. Çünkü, devlet bireysel özgürlüğü temin eden bir kuruluş olmakla beraber, aynı zamanda bütün hususî faaliyetleri, umumî ve millî amaçlar için birleştirmekle görevlidir. "Özgürlük, başkasına zararı dokunmayacak her türlü tasarrufta bulunmaktır" denildiği zaman vatandaş özgürlüğünün, yalnız bunun amaç olduğu, devletin bu amacı temin için bir vasıta sayıldığı ifade edilmiş olur. Fakat bu vasıtadır ki, milletin genel yararını ve amacını koruyacaktır.
1930 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s.278)

Vatandaşlar bilmelidir ki, vicdanî ve fikrî özgürlük vardır; fakat nihayet bunlar sınırsız değildir. Bireysel özgürlük karşısında bireylerin hepsinin kurduğu, dayandığı bir devlet, devletin de yönetimi, egemenliği vardır. Bireylerin özgürlüğü, devletin egemenlik ve iradesinin korunmasına bağlıdır. Devlet yönetimi felç olursa bireylerin özgürlüğünü koruyacak hiçbir kuvvet ve vasıta kalmaz. Bu nedenle özgürlüğü yalnız bir taraflı değil, her iki taraflı düşünmek gerekir.

Bireysel özgürlükler mukaddestir. Bunların korunması için daima çalışılır. Fakat bu çalışmada devletin kuvveti, otoritesi hiçe sayılırsa ; başka bir devletin otoritesi altına girmek aşağılığına düşeceklerini, yabancı bir devletin otoritesinin tutsaklık zincirlerini kendi elleriyle boyunlarına takmaya mecbur olacaklarını akıldan çıkarmamak gerekir. 1931 (Vakit gazetesi, 19.2.1931; Taha Toros,Atatürk'ün Adana Seyahatleri, s. 37)
Alıntı ile Cevapla
Sponsor
Cevapla

Konuya Ait Popüler Kelimeler
özgürlük metinleri özgürlük hakkında yazılar özgürlüğün önemi özgürlük ve birey özgürlük hakkında metin özgürlük hakkında metinler özgürlük hakkında yazı özgür kurtuluş hayatı özgürlük metni özgürlük konulu yazılar özgürlük ve gazete özgürlük önemi özgürlük hakkında deneme yazıları özgürlük ile ilgili metinler özgürlük ile ilgili deneme yazıları





© 2013 KeLBaYKuŞ Forum | AtEsH
Telif Hakları vBulletin v3.8.4 - ©2000-2024 - Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.2.0'e Aittir.
Açılış Tarihi: 29.08.2006