Saklanamaz, anlatılamaz ve boktandı.
Ama “aşk”tı.
Bu yüzden sıfatının çok önemi yoktu.

Bastıramadığın egolarını
......Sana aralanmış bir çift bacak arasında
Tatmin edip gelirdin kimi geceler yanıma.
Bunu hissederdim hissetmesine de
Konuşmazdım işte
Bazen konuşmak fuzulidir bilirim..
Bilirim bilmesine de aşk ve ihanet arasında
Bu daracık yerde
Çok rahat değilimdir.
Her ne kadar sana yaslanmış olsam da
Bazen ihanete de yaslanasım gelirdi
Sen de bunu bilirsin de
Konuşmazsın işte.

Hangimizin yaptığı kahpelikti bilmiyorum!
Birileri beş vakit namaz kılarken
Beş vakit günahta işlenmeliydi hayatta!
Ruhumuza şeytan karışmış bir kere!
Sinsi sinsi etimizi kemirirken,
Yüzümüzde meleklerden bir tokatla çaldığımız o şahane gülümseme
Ben kahveni hazırlarken
sen sigaranı yakardın.
Sonra yanına oturur bir günah daha asardım sol omuzuna
Bir öpücük ile bırakırdım boynuna tüm eksik dualarımı..
Seni sevmek beni uysallaştırırdı.
Acı yoksa sinir de yoktur.
Unutmayacağım.

Beni istediğin kadar sev, terk et, istediğin kadar ara, buluş, seviş.
Tadını çıkart her bir anımızın.
Biz birbirimizi kolay bulmadık.
Çok hor kullanıldık ikimizde.
Deri altımız kırıklarla dolu hala.
Bu yüzden içime girebildiğin kadar gir.
Sadece çıkarken biraz zorlanırsın, kafan karışır, bir kadeh fazla içersin
Ya da ne bileyim bir gece fazladan uykusuz kalırsın o kadar
Sinir yoksa acı da yoktur.
Unutmayacaksın.

Ben hayatında ki bütün kadınları “ öteki” yapıcam
Seni bir kere sevicem ve bir kere terk edicem..
Bu hakkını istediğin gibi kullan sevgilim.
İster fuzuli ister bakii.
Bana duyduğun bu boktan aşka neleri bulamak istersen bulamakta özgürsün.
Bana ne kadarını ayırdıysan o kadarını sevicem senin.
Arsızlaşmadan...