Cevap: AŞk TÜrlerİ
"FLÖRT" PSİKOLOJİSİ
Lise döneminde başlayan ya da bu dönemden bir süre sonra devreye giren bir diğer adamlık dini kültürü ise flört psikolojisidir. Flört dönemi, çıkarcı ve bencil bir biçimde yetiştirilen genç kadın ve erkeklerin çarpık bir kadın-erkek ilişkisi kurmaya başladıkları ve bir sonraki aşama olan çarpık evlilik anlayışına hazırlandıkları dönemdir.
Bir kıza kendisiyle flört etmesini ya da yaygın deyimle "çıkmasını" teklif eden bir erkek hareket tarzı, konuşma üslubu, sıkıntıları, kaprisleri, gezilen yerleri ve yakınlaşma tarzıyla, tümüyle belirlenmişbir paket programı karşı tarafa teklif ediyor demektir. Bu programın, karşılıklı güvensizliğe dayalı, uygulandığında her iki tarafı da küçük düşürecek, şahsiyetlerini kaybettirecek bir yapısı vardır. Bu ilişki modeli, yıllardır insanlar arasında temel kaidelerini koruyarak, sadece zamanın şartlarına göre gidilen yer ve kıyafetler, üslup ve tavırlar farklılaştırılarak uygulanır.
Flört dönemi yaşanırken iki tarafın da içinde bulunduğu ruh hali, kafa yapısı, olaylara bakışaçısı aynıdır. Zaten böyle bir dönemin yaşanabilmesi için ilk şart bu dönemin gerektirdiği ruh hali içinde olmaktır. Normal bir ruh hali içinde bu sistemin gerektirdiği tavırları takınmak imkansızdır. Bu özel psikoloji, iki tarafın da sadece duygularının hakim olduğu, aklın ve ahlaki değer yargılarının geçerli olmadığı bir ortamda yaşanabilir.
Beraberliğin başlayıp başlamamasına karar verilirken en büyük pay, etrafa bu beraberlikle ne kadar gösterişyapılabileceğidir. Beraber olunan kişi sevilmese bile, etrafa rahat rahat gösterilecek birinin bulunması, gidilen bir yere yalnız gidilmemesi önemlidir. Çıktığı birinin olmaması ise o kişi için utanç vericidir. Her iki taraf da karşı tarafı kendisine bağlamak için kendi şahsiyetlerini kullanmaz, dürüst olmazlar. ikinci bir kişiliğe bürünüp onunla hareket ederler.
Birbirleriyle beraber olmak isteyen iki kişinin tanışma, karşılaşma, konuşmaya ve buluşmaya başlama şekilleri hep aynı tarzda gerçekleşir:
Kız (veya erkek) beğendiği kişiyle tanışmak için belirli ortamlarda bulunmaya başlar. Önce bir davette, okulda ya da yazlık yerde bir kişiyi belirler. Ona gözükecek şekilde etrafında dolaşmaya, dikkat çekici kahkahalar atmaya başlar, grubuna girmeye ve arkadaşlarıyla tanışmaya çalışır. Bunları yaparken özellikle beğendiği kıza (veya erkeğe) karşı ilgisini hissettirmemesi şarttır ama, gerçekte bütün dikkati onun üzerindedir.
Tanışma gerçekleştikten sonra ilk bakılan özellikleri fiziksel görünüm ve zenginliktir. Arabasının markası, oturduğu muhit, gittiği yazlık yer, okuduğu okul, babasının işi, kıyafetlerinin markası, taktığı takılar, aşağı yukarı ilk tanışmada onun hakkında ilgilenip ilgilenmeme açısından bir fikir verir. Bütün bunlar kafada bir değerlendirmeye tabi tutulur ve kar-zarar hesabı yapılarak karşı tarafla çıkıp çıkmama kararı verilir.
Tanışma faslından sonra sıra telefon numaralarının alınması ve bir yere davet etmeye gelir. Davet edenin önce erkek olması önemlidir. Gidilen yerlerde parayı erkek ödemek zorundadır. Ertesi gün kız, gün boyunca telefon gelmesini bekler ve genelde evden çıkmaz. Erkek ise özellikle çok ilgili görünmemek için hemen aramaz, geç vakitlerde arar. Telefonla konuşurken çoğu filmlerden görülmüşolan ilginç hareketler yapılır, tripler atılır (örneğin ahizenin kordonu ele dolanır) ve etraftaki her türlü şeyle alaka kesilir. Kızın, istemese de, biraz ağır davranması gerekir. Birbirlerinden belirli süre ayrı kaldıklarında her iki tarafta da romantik tavırlar ortaya konur. Duygulu buldukları şarkılarda uzaklara dalar ve ağlar, kendilerini yapay bir bunalım içine sokarlar.
Görüşmeye başlandıktan sonra bütün zevklerin yeni bir ayarlaması yapılır. Karşı tarafın zevkine göre giyinme, müzik dinleme, anlamadığı şeylerden anlıyormuşgibi görünme, karşılıklı yaranma, kısaca bir sahtekarlık süreci başlar. Adamlık dinindeki temel psikoloji olan "birbirinin rızasını gözetme" durumu en üst düzeylerde yaşanır. Olayın ciddiyeti arttıkça karşılıklı hediyeler alınmaya başlanır ve zamanla alınan hediyelerin değerleri artar. Bu arada alınan hediyeler ailelere, arkadaşlara gösterilerek hava atılır. Kendisinin bu hediyelere layık olacak kadar beğenildiği belirtilir. iki taraf da birbirlerinin aileleri ve çevreleri hakkında bilgi edinmeye çalışır. Ailesi eğer zenginse bir an önce karşı tarafa evini göstermek ister. Ailesi zengin değilse, evinden uzak tutmaya çalışarak bir yalan çarkının içine girer. Sahip olmadığı şeyleri sahipmişgibi, gitmediği yerleri gitmişgibi anlatmaya başlar. Karşı tarafın kendisine buna göre değer vereceğini bildiği için bunu büyük bir ustalıkla yapmaya çalışır. Çevresini kalabalık gösterme de bir zenginlik alametidir. Tanımadığı insanları tanıyormuşgibi anlatır. Konuşulan konular hep bellidir.
Adamlık dininde, her konuda olduğu gibi kadın-erkek ilişkilerinde de Allah'ın rızasını aramak, Allah'ın koyduğu ölçüleri gözetmek yönünde bir çaba harcanmaz. Dindar ve Allah'tan korkar bilinmek makbul değildir. Konu, "herkesin inancı kendine" türünden anlamsız ifadeler kullanılarak kapatılır.
"Çıkma" olayı, arkadaşevresine hava atabilmek açısından da oldukça önemlidir. Bir erkek ne kadar fazla kişiyle birlikte görülmüşse o kadar "havalı" olur. Ayrıca, erkeğin güzel bir kızla çıkması da arkadaşlarının gıpta ve hayranlığını kazanmak amacı taşır. Kızlar da genellikle gösterişli bir arabaya sahip olan erkeklerle çıkmayı tercih ederler. Çünkü okul çıkışında arkadaşlarının arabayı görmeleri, kendileri için bir itibar kaynağı olacaktır. Beraber olduğu kişinin evinin güzel olması da arkadaşlarının bunu görüp takdir etmesi açısından önemlidir.
Beraberlikler sevgi ve saygıya dayalı değildir. ilişki, sürekli boşvakit geçirme, gezme, yemek yeme, çevreye hava atma ve karşılıklı faydalanmaya dayalı olduğu için zamanla ilerleyen ilişkide artık kavgalar ve bıkkınlık belirtileri görülmeye başlar. Kızlar genelde her kavgada ağlar, erkekler de önemsemez ve duygusuz görünmeye çalışırlar. Birbirlerini sahiplenmeleri, birbirlerine sürekli baskı yapmaları ve aralarındaki güvensizlik ortamı bir süre sonra sıkıntıya dönüşmeye başlar.
Aralarında vefa ve sadakat gibi kavramlar bulunmaz. iki taraf da karşısındakinin kendisinden daha güzel ya da yakışıklı, daha zengin ve popüler birini bulduğunda, ilk fırsatta kendisini terk edeceğini bilir ve sürekli bunun tedirginliğini yaşar. Zaten her fırsatta bu konu dile getirilip bir tehdit unsuru olarak kullanılır. Karşılıklı saygı da bir süre sonra kaybolmaya başlar. Birbirlerini gözlerinde büyüttükleri, birbirlerinin sonuçta aciz birer insan olduklarını zamanla fark ettikleri için, karşı tarafın en ufak bir acizliğinde bile ondan soğur ve ona olan sevgilerini yitirirler. Karşı tarafın uykudan yeni kalkmışhali, terlemesi, yüzünde sivilce çıkması, hastalanması, ona karşı sevgisinin azalmasına sebep olur.
Toplu ortamlarda sık sık birbirlerini aşağılarlar. Özellikle "aptal" konumuna düşmemek için arkadaşlarının yanındayken onu beğenmediğini ifade eden, kusurlarını ortaya çıkaran konuşmalar ve gülüşmeler sık sık yapılır.
Tüm bunlara rağmen daha iyi birini bulamama korkusu ilişkiyi devam ettirir. Aradaki kavga ve ayrılmalara rağmen yeni birini bulamayınca birbirlerine dönerler. iyi-kötü çıktığı birisinin bulunması, etrafta tek başına bilinmekten daha iyidir.
Ayrılma durumlarında ilk kimin bırakacağı da çok önemlidir. Sırf ilk bırakanın kendisi olması için bile ayrılanlar çok olur. Arada kavga çıkarmak ve kapris yapmak ise "kolay biri olmama" açısından çok önemlidir. Ayrılmanın ardından eğer barışma söz konusuysa alacağı hediye önemli olur. Çünkü alacağı hediyenin maddi değeri kendisini ne kadar sevdiğini gösterecektir. Flört dönemi kızın da erkeğin de şahsiyetlerinin, ahlak değerlerinin, kendilerine saygılarının yavaşyavaşkaybolmaya başladığı bir dönemdir. Büyük ölçüde gösteriş, maddiyat, cinsellik, karamsarlık ve samimiyetsizlik üzerine kurulu böyle bir dönemin herşeyi yeni öğrenip yetişmeye başlayan bir insanın üzerinde ilerki hayatını da etkileyen yıkıcı ve kalıcı etkileri olur.
Tüm bu saydıklarımız, adamlık dininde "flört" ya da "çıkma" olarak bilinen ilişki modelinin gerçekte ne denli boş, ne denli sıkıntı verici olduğunu göstermektedir. Oysa, dışarıdan bakan pek çok insan için, flört dünyanın en zevkli, en güzel şeyi gibi gözükür. Bu imaj, özellikle konuyla ilgili filmler sayesinde oluşmuştur. Binlercesi çevrilmişolan bu filmlerde flört, iki insanı da son derece mutlu eden, hayatı toz pembeye dönüştüren, insana hayatının en güzel anlarını yaşatan bir ilişki olarak gösterilir. Fakat bu süslü tablo, gerçeklerle hiçbir zaman uyuşmaz. Çünkü adamlık dininde, diğer tüm ilişkiler gibi kadın erkek ilişkisi de samimiyetsiz ve çıkarcı bir mantıkla yürütülmektedir. Her iki taraf da kibirleri, "hava atma" merakları, samimiyetsizlikleri, güvensizlikleri nedeniyle sıkıntı verici, bunaltıcı bir ruh haline girer.
Bu, gerçekte son derece boşolan dünya hayatının insana süslü gösterilmişolmasının bir sonucudur. Kuran'da, dünya hayatının süslü gösterildiği sık sık vurgulanır. insanları saptırmak için kıyamete kadar çabalayacak olan şeytanın da başlıca özelliği, insana dünyayı süslü göstermesidir
Bu mesaj; caretta3 tarafından '02.11.08 - 22:53' tarihinde değiştirildi.
|