Kaptan Lazer Güç ünitesinde problem var. Valla"
-Ulan 4 tane ampul var orda ikisi 40'lık biri 60'lık biri 100'lük. 60'lık yanmış değiştirin.

-Ulan bu geminin bi ayarı yokmu? Bunu yapın gidelim
"Kaptan gemi yalama oldu abi, tutmuyo"

UZAY ERİĞİ
Öyle bi jelatinleyip sunarlardı ki en basit şeyi hayranlıkla izlemekle mükellef olurdun. Adam bi erik gösterir;

-Nedir bu?
-Uzay eriği.
-Lan bildiğin papaz erik ne.
-Uzay eriği yersen

IŞIN KILICI
Böyle bi aleti bizim adamın eline verirsen neticesine katlanıcaksın. Bizim insanımızda Mesleki Hayvan Şakası diye bişey var. Mesleğinle ilgili olarak elinde ne varsa onla şaka yapma rahatsızlığı. Bu eğitimle sosyokültürel durumla alakası yok. İnşaatçıysa, inşaat ustası demir var elinde demirle;
"Heeeaaaayyy şaka" gibi

Bilim adamıysa elindeki asitle
-Ssssshahahaha

Yani ne varsa elinde onla şaka yaparsın işte öyle. Verirsen ışın kılıcını böyle gezicek adam gemide baksana
-Woooaaaaayyyyynnn, wiijjjiiinnnn. Kaptan muuuccckkk

Napıyosun.


UZAY
Uzayda ya senle benle yüzgöz olmuyodu. Böyle dururlardı onlar. Yani uzayda ya herif.

-Ne bakıyosun eşşek uzay. Ben daha naapim lan artık. Bırak yüz verme bırak. Uzaya gelmiş adamsın ne uğraşıcan bunlarla"

Öyle bi tavırları vardı.


TÜRK MÜRETTEBAT
Kendini düşünsene beyaz bi taytla gezdiğini. Selahattin yuh artık. Yani çirkin, kötü yani. Düşün güvertede çalışıyosun biri köşeyi dönüp beyaz bi taytla geliyo. rahatsızlık verici bişi. Oynuyosun aletlerle.

-Abi getir ağzıma sok bari be yuh. Allah Allah. Maşsallah senden evvel girdi güverteye. Yavaş yavaş iki oldu kumanda koluna çarpıyosun."

Çirkin, görüntü çirkin.

Bizimkiler uzay gemisinde olsun diyoruz ya. Ya gemide kim çalışır ki bizim uzay gemisinde? Kim çalışacak, kim çalışacak? Kaptanın Akrabaları. Aynı belediye gibi düşün. Öyle bi bilgi birikim bi kualifikasyon eğitim yok;

-Taytın varmı?
-Var.
-Giy gel baba. " diye

Herkes orda. Bizde olsa şimdi orda çalışmaya gitse adamlar. O adama direktif vermekle biyere varamazsın:

-Güç birimleri devrede mi?
-Devrede devrede sen işine bak, işine bak.

İşgüzarı sevmezler yani. Ve işe karışanlarda olacak tabi. Hiçbişey bilmiyo ya herif işinde kaptan Sulo görevin başında;

-Kaptan tam güç niye vermiyosun? Çok mu yakıyo?
-Böyle iyi.
-Valla yol müsait kaptır git, gidelim yani.

Böyle adamlar olucak ya. Işınlanma diye bişi varya ışınlanma. Molecular Transportation. Biliyoruz da konuşuyoruz. Moleküler Transportasyon, şey iletme. Böle bi platform vardır gelip dururlar, direktif verilir.

-Scoty bizi ışınla.
Vooooiiiyyynnn.
-Selametle.

Bizde olsa bukadar kolay olamaz iş. Çünkü onun başında duran biri olacak belli. O adama direktif verdin;

-Osman bizi ışınla
-cık makina soğuk. Heryere ışınla gidilmez. Işınla mı doğdun? İki adım yer yürüyün ya. Işını bol bulduk saçalım yok ya.

Kesin, kesin böyle olacak.

NÜKLEER ARAŞTIRMA MERKEZİ
Ben çocuk kafamla bir tabela görürdüm Küçükçekmece istikametine giderken, E5 çevre yolunda. Kocaman tabela şey yazıyo işte;
-Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi. Allah Allah.

Öyle bir tabela ki yani görünce diyosun ki;
-Ulan memleketimde ne bilimsel çalışmalar yapılıyo.

Çünkü çoocuk kafası tabi, kafa basmıyo yani nükleer araştırma iyi bişiy midir, kötü müdür, riskli midir, çevre için zararlı mı bilmiyosun. Bilim kurgu bi isim olduğu için gururlanıyosun;
-Vay bea Nükleer Araştırma Merkezi falan

E geçen sene çıktı foyası, ne olduğu. Bi tane nükleer atık geldi, böle paspaslarla falan itiyolardı yaa.
-Kaçın kaçın uranyum var kaç kaç falan.

Böyle adam var bu memlekette. Radyasyondan koşarak kaçan adam vardı yaa. Yani koşuyodu be abi böle;
-Kaç kaaççç

Yani herif elektrondan hızlı koşuyo düşün. Olurmu böle olur mu.