SIRT ÇANTAMIZDA HİÇ EKSİK OK OLMAMALI...!
Ulusal önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ün ülkemize bıraktığı en büyük mirası ve halkımızın geleceği , Mutluluğu için mücadele edenlerin en güçlü silahları
6 ana ilkesidir.
Bu ilkeler tek tek ele alınamayacak kadar bir bütün ve biri olmadan diğerleri anlamını değerini yitirebilecek birbirini destekler niteliktedir.
O yüzden altısı birden anlaşılıp savunulmadan karanlığa karşı bir başarı elde etmek mümkün görünmemektedir.
CUMHURİYETÇİLİK :
Ülkemizin Monarşi , Oligarşi gibi ulusu ülke yönetiminin dışında tutan yönetim biçimlerinin yerine , halkın kendi hayatının yönetimine en etkin şekilde katıldığı bir sistemi savunan ilkemizdir. Ülkemizi ve kendi hayatımızı ilgilendiren her şeyde
hepimizin söz hakkımız var.
--Egemenlik Kayıtsız Şartsız ulusundur--
Cumhuriyetçilik okunu sırt çantamıza koyalım arkadaşlar.
ULUSALCILIK :
Ben diyeyim ulusalcılık bir başkasıda milliyetçilik , öz de olduktan sonra anlaşırız. Ülkemiz de yüzlerce yıldır iç içe yaşayan değişik kültür , din ve etnik köken den ve her ne kadar ataerkil bir deyim olsada dilimize mal olan şekliyle “yüzlerce yıl kız alıp kız vermiş” milyonlardan oluşan dev bir Ulusuz biz .
Ne safi ırk ,dil, din temelinde ki ayrılıkları yüceltenlerden ve nede sözde enternasyonalci evrenselci olan ve bu fikirleri çarpıtarak ve ulusal bilincimizi zedeleyenlerden lerden çok ama çok farklı olduğumuzu açıkça ortaya koymalıyız
---Yurtta Barış Dünyada Barış.---
---Ne Mutlu Türküm Diyene ----
Milliyetçilik Ulusçuluk okunu sırt çantamızdan eksik etmeyelim arkadaşlar.
HALKÇILIK :
Atatürk , Ulusumuzun tüm sosyal katmanlarının yaşam alanları savaşlardan sonra yeniden düzene girerken ekonomik alanda en alt tabakadaki insanlarımızı o dönemde yani henüz sanayi kentleri oluşmazdan sanayi işçiliği oluşmazdan önce ülkenin en büyük üretici güçlerini , köylüleri, -- milletin efendisi-- ilan etmiştir.Alın teri ile üretim yaparak yaşamını devam ettiren halkımız işçimiz , köylümüz, zenaatkarımız üretmezse bizler üretmezsek Makinalar susar , Toprak susar , Yaşam durur.
Bizi üretim yapmaktan alıkoymak istiyorlar ve ürettiklerimizi yok pahasına elimizden almaya çalışıyorlar. Halkımızın yaşam alanlarını , Ürettiklerini, Üretme hakkını , Alınterini ,
Halkımızın --hakkını arama hakkını-- koruyacak olan
Cumhuriyetimiz için
Halkçılık okumuzu sırt çantamızdan eksik etmeyelim arkadaşlar.
DEVLETÇİLİK :
Devletimiz ekonomik alanda her zaman tüm kritik noktalarda müdahele gücünde olmalıdır.
Kritik üretim alanlarında devlet bizzat ekonominin içinde olmasının hiçbir zararı yoktur. Devletçilik ilkesiyle yaratılanları yok edenler yok ettiklerini kötülemeyi bırakıp 50 yılı aşkındır ne kadar kötü yönetildiğini ve hangi zihniyetin yönettiğini bir incelesinler.
Devletçi ekonomik anlayışı ile kurulan herşey bir bir ya satılıyor yada yıkılıyor.
Satılanlarda yok pahasına veriliyor
çünkü memleket icralık olmuş durumda.
Tefecinin eline düşenler önce paralarını ve mallarını sonra onurlarını kaybeder yada intihar ederler. Ülkemiz ekonomik bir intihar ile tam bir teslimiyet arasında bir noktadadır uzun yıllardır. Ve teslimiyeti seçen hükümetlerle yönetiliyoruz uzun yılardır. Teslimiyete rest i çekip ekonomimizi yeniden kuracak cesaret te bir hükümet gelmemiştir uzun yıllardır.
Böyle bir hükümet ancak halkımız kendi onurunu kurtarmak konusunda yeterli kararlılık ve bilinçte olduğunda ,
böyle bir rest çekmenin ekonomik bedelini ödemek kararlılığında olduğunda seçilip iş başına gelebilir. Bu çok önemli bir konudur.
Birde zihinlerimize kazımak istiyorlar devlet ekonomiden çekilsin diyorlar. Devlet küçülsün diyorlar. Küçülte küçülte yok etmek üzereler devleti. Bunlar icra memurlarının işini kolaylıkla yapabilmesi için yapılan ideolojik fikirsel bombardımanlardır. İnanmamalıyız.
Ülkemiz Devletimiz hadi diyelimki..! Avrupalı devletler vs. gibi olsun ve modern kendi iç dinamimkleriyle gelişmiş bir kapitalist ekonomimiz varmış gibi varsayıp üretim alanlarından çekildi.
Bunlar gizlice okullarımızıda Sağlık sistemimizide sattılar satıyorlar özelleştirdiler ve özelleştiriyorlar. Devlet Okullarımızın kallitesini düşürüyorlar yerine mantar gibi Özel okullar bitiyor.
Sağlık kurumlarımızın kalitesini düşürüyorlar yerine mantar gibi özel sağlık kuruluşları çıkıveriyor.
Paran varsa iyi oku Paran varsa sağlığın iyi olsun diyorlar.
Halkımızın sağlığının ve çocuklarımızın eğitiminin sorumluluğunu devletimiz kutsal bir emanet gibi emanet almalı. Kimsesizlerin kimsesi de olmalı aynı zamanda. Devlet baba olmalı yani bu konularda , eskiden olduğu gibi. Yoksa bunları dahi yapmayan devlet neden vergi topluyor demezlermi....
Ulusal sermayedarların yapmadığı yapamadığı yatırımları devletimiz yapabilmeli. Ama halkın katkısıyla yaptıklarını da yok pahasına işletemeden ve usulsüzce devretmemeli. Yabancı sermayenin ülkeye ne kadar girip!!! ve ne kadar çıktığı !!! devlet kontrolünde olmalı.
Çünkü
---İktisaden zayıf bir ulus, fakirlik ve sefaletten kurtulamaz. Toplumsal ve siyasi felaketten yakasını kurtaramaz.----
Devletçilik Okunu sırt çantamızdan eksik etmeyelim arkadaşlar.
LAİKLİK :
Tüm Atatürk ilke ve devrimleri ile birlikte savunulmadığında içi rahatlıkla boşaltıbilir bir ilkedir.
Din ve Siyaset işlerinin bir birinden ayrılması diye formüle edilir kısaca ve son zamanlarda en çok dillendiregeldiğimiz İlkemiz. Üzerinde son zamanlarda en çok kaygılandığımız ilkemiz . Aslında daha önce başlamalıydık kaygılanmaya.
Diğer Atatürk ilkeler i teker teker saldırıya uğramaya başladığında kaygılanmaya başlamalıydık.
Çünkü diğer ilkeler olmadan lailklik olmaz. Yani adam olunmaz.
Cumhuriyetçilik yeterince savunulmaz korunmazsa : Birileri Din develtini alternatif olarak sunar ve Laiklik tehlikeye girer.
Ulusalcılık , Milliyetçilik ilkesi yeterince anlaşılıp savunulamaz korunamazsa :
Birileri ümmetçiliğin tadından yenmez çok güzel bir şey olduğunu savunur ve ulusal bilincimizi aşındırır laiklik tehlikeye girer.
Halkçılık yeterince anlaşılamaz ve savunulup korunmaz ise : Halk haklarını koruma vekaletini Cımhuriyetin kurumlarınna ve yasalarına değil mafyalara , tarikat liderlerine ve dini siyaset e alet eden örgütlenmelere burakacak ve yine laiklik tehlikeye girecektir.
Devletçilik yeterince anlaşılmadığı ve savunulmadığı takdirde : Devletin ekonomik alanda boş bıraktığı alanlar Dindarlık kisvesi altında ticaret yapan örgütller tarafından doldurulabilir. Eğitim özel şeriat çı eğitim kuruluşlarının eline geçebilir. Devletin kontrolü altında olması gereken maddi kaynaklar karmaşa içinde yanlış ellerde din devleti kurmak isteyenlerce kullanılabilir ve gereğinden fazla küçülen devletin laikliği de küçülür tehlikeye girer.
İnsanca bir yaşam ve insanca yönetilmek için Laiklik okunu sırt çantamızdan eksik etmeyelim arkadaşlar.
DEVRİMCLİK
Tüm bu yukarıdakileri koruyup geliştirecek en hayati ilkemiz Devrimciliğin hayatın hiç bir alanında yaşam bulmaması ve hatta anlaşılmasının zorlaşması için
ilkenin adının İnkılapçılık diye değiştirilmesi halinde daha baştan
yukarıdaki tüm Atatürk ilkeleri
tehlike de demektir.
Devrimcilik insanlarımızın daha güzel günler için , toplumsal yaşam kalitesini artırmak yolunda önüne çıkacak engelleri yıkması devirmesidir ve devrim kelimeside öz türkçe -devirmek- fiilinden gelir. Bu ilke Mustafa Kemal devrimlerine karşı olan karşı devrim güçlerince oluşturulacak her türlü yapay dengeyi her seferinde bozup Ulusumuzun tümü lehine olacak bir dengeyi yeniden kurma felsefesidir ve Mustafa Kemal in Bursa nutkuyla kısaca formüle edilmiştir.
Yapay denge halleri gelişmenin ileriye gitmenin devrimlerin duraklaması terse dönmesi gerilemeye ve çürüyüp yok olmaya gitmesini sağlayan dönemlerdir. Özelliklede Bunu çok yoğun olarak yaşadığımız son 25 - 30 yıllık dönem gibi bir dönemden hala çıkabilmiş değiliz. Devrimci bir dinamizm olmadan da çıklacak gibi görünmüyor.
Atatürk ilke ve Devrimlerinin muhafızı , koruyucusu ve geliştirici anahtarı Devrimcilik ilkesidir.
Devrimcilik okunu sırt çantamız da en güvenli yere yerleştirelim arkadaşlar.
Bu Oklar Cumhuriyet in hiçbir kurum kuruluş yada örgütünün tek başına ifade edemeyeceği koruyup geliştiremeyeceği kadar
büyük bir anlam ve öneme sahiptir.
Bunlar Ulusal önderimiz Atatürkümüzün bedeninden çıkan kutsal ışık hüzmeleri değildir. Tam tabiriyle İLERLEME OKLARIDIR.
Bu oklar Atatürk ün Türk ulusunun tamamına bıraktığı en değerli mirasıdır.
Mustafa Kemal in Okçuları İLERİiii Komutu geldiği günlerde ön saflarda buluşmak umuduyla