Tekil Mesaj gösterimi
  #120 (permalink)  
Alt 07.09.06, 16:16
kestelli_ceza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
kestelli_ceza
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 30.08.06
Erkek - 36
Mesajlar: 2.166
Teşekkürler: 1
Üyeye 110 kez teşekkür edildi
Standart Proklos

(410 - 485) Soyut düşünceye olan yetenek ve eğilimini matematik alanındaki başarılarıyla kanıtlamış olan Proklos, bu katıksız matematikçi, Tanrılar konusunda hayal ürünü olan düşüncelere de sahiptir. Geniş bilgi sahibi bir bilgin olan Proklos, çeşitli ulusların çok iyi bildiği efsanelerini bir sistem halinde toplamaya ve sistemini, nedenleri ile birlikte açıklayacak biçimde kurmaya çalışmıştır.

Bu sistemin karakteristik olan noktası, hep üçlü gruplar oluşturmaya ve bunlar arasında ilişkiler kurmaya çalışılmasıdır. Böylece Proklos, sonradan Hegel'de de Taslayacağımız, dinle k tik bir sema, (çizelge) kurmuş olur.

Proklos'un eksik yanı, ekzakt gözlemler yapmamasıdır. Aristo ve okulunun temelde benimsediği kesin gözlemler, artık Yeni Eflâtunculukta önemini tümden yitirmiştir. Gerçek, doğanın kendisinde değil de, "kitaplar"da aranmaya başlanmıştır. Yeni Eflâtunculuğun son dönemlerinde ilgi odağı olan konulardan biri, Eflâtun ve Aristo'yu "yorumlamak"tır.

Bu, gerçeği, yalnız kitaplarda aramaya kalkışma akımına, tüm İlkçağın sonlarında, bir bakıma tüm Ortaçağda rastlarız. Gerçeği kitaplarda değil de gözlemi yapılan olaylarda aramak düşüncesi ancak Rönesans'ta yeniden ortaya çıkacaktır.

Proklos Atina'da yaşamış ve Akademi'de müdürlük yapmıştır. Proklos'un zamanında Atina'da eski felsefe okullarının devam ettiğini görüyoruz. M.S. 529 yılında Atina'daki felsefe okulları Bizans İmparatoru "Justinianus" tarafından kapatılmıştır. Bu olayı "Antik Felsefe "nin sona ermesinin dış imajı olarak düşünebiliriz.

Yeni Eflâtunculuğun, zamandaşı olan Hıristiyanlık üzerindeki etkilerine geçmeden önce, Antik evrenin sonunda rastladığımız düşünce akımlarını bir daha gözden geçireceğiz: Bu dönemde pozitif bilimler, felsefeden tam bağımsız olarak, kendi yollarında ilerlemiştir.

Bu dönemin önem verdiği bilimler arasında aritmetik, geometri ve astronomiyi sayabiliriz. Yalnız astronomi, astroloji ile karışık olduğu için, dinsel bir niteliğe bürünmüştür. Gramer alanında da, bilimsel filolojinin bir çeşit başlangıcı sayılabilecek olan, çalışmalar yapılmıştır. Oldukça gelişmiş ileri bir coğrafya bilimi bulunan bu dönemde, temeli Aristo'ya dayanan bitkiler (botanik) ve hayvanlar (zooloji) da ilgi alanı içindedir.

Felsefeye gelince: İlkçağın bu son döneminde Sextus Empirikus'un kişiliğinde rastladığımız şüphecilikten başka, Stoa okulunun da varlığını sürdürdüğüne tanık oluyoruz. Ancak dinsel eğilimli Yeni Eflâtunculuğu, dönemin felsefe akımı olarak algılamamız gerekir.
Alıntı ile Cevapla