Geceler Günlerimi Gömer
Geceler kör karanlık, geceler zindan, geceler derya bana!
Yalnızlık ise bedenime bir zincir; zincir!
Bu ilk kaçışım benim, bu ilk büyük yenilgim, bu ilk yıkılışım benim!
Kaygı yok, beklenti yok, sevinç, umut yok.
Sadece kuru soğuk içime işleyen!
Sen, ben bir martı gibi kanat çırparken, yüreğini verdin bana!
Sevincini, umudunu, gözyaşlarını tükettin hem de yanı başımda!
Ben ise uslanmaz; başka sevdalar;
başka kavgalar, başka savaşlar, başka davalar peşinde!
Ben, düşlenen cennetin peşinde...
Ben, bu dünya kökten değişir sanmıştım; kanmıştım, yanılmıştım!
Oysa değişen tek benim çöken omuzlarım!
Neden; bu yitip gitmeler neden?
Neden bu yükselen çığlıklar dinmez?
Peki söyle neden aldığım yenilgiler?
Sonu gelmez sandığım bu koca yıllar,
tıpkı bir nehir gibi akıp gitti elimden.
Geriye kalan tek elimdeki çiçekler.
Sonsuzluğun sesine aşık olan şimdi ben;
köşemde bekleyen hep şimdi seni yine ben!
Yaram derin; yaram delirtir, yaram öldürür!
Gidişimin dönüşü, gözyaşımın sonu yok!
Geceler günlerimi gömer karanlığına.
Geceler benim kapım, geceler pencerem.
Ya sen sevgilim?
Sen benim sevincime, benim kavgalarıma,
benim göz yaşlarıma, benim acılarıma tanık olan sevgilim!
Peki sen söyle? Ya sen sevgilim!
Ya sen beni geride bıraktığın bu yolun söyle beni neresine,
ne zaman gömdün?
Sahsenem:
Geceler günlerimi gömer karanlığına.
Geceler benim kapım, geceler pencerem.
Bırak, döne dursun akbabalar.
Bırak, dibe vursun alttakiler!
Çabaları boşuna; ancak ölü bedenime sahip ocaklar!
|