Tekil Mesaj gösterimi
  #23 (permalink)  
Alt 24.11.07, 20:47
saclıbaykus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
saclıbaykus
Bay Soğuk Espri
 
Kaydolma: 19.05.07
Erkek - 34
Mesajlar: 1.748
Teşekkürler: 4
Üyeye 7 kez teşekkür edildi
Standart

USTAYA SELAM SÖYLE VERA


Çok şükür çok şükür/Bügünleri de gördüm/Ölsem gam yemem gayrı'nınne demek olduğunu belki de ilk kez bu kadar somut gördüm Vera'nın gözlerinde.

Moskova'daki Nova Deviçe Mezarlığı ilk kez bu kadar kalabalık bir Türk grubuna ev sahipliği yapıyordu. 2000 yılının 3 haziran'ında , kan kırmızı karanfillerden bir dağ vardı adeta 'rüzgara karşı yürüyen adam ' figürünün önününde. Granitten bir taştı Nâzım'ın başucundaki. Ve hala yürüyordu Nâzım rüzgara karşı.

Ölümünün 37. yılında bu kez biz geldik el ele Moskova'ya. 'Yeni Kızlar Mezarlığı'nda Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ile Rus-Türk İşadamları Birliği'nin anma toplantısı az sonra başlayacaktı. Kıpır kıpırdı içim. Elimde kamera ancak bir merdivenin tepesinden alabiliyorum mezarlığı hıncahınç dolduran insanları. Türkler, Ruslar... Nâzım'ı seven herkes koşmuş Vera'yı bekliyordu.

USUL USUL SÜZÜLDÜ VERA...

Bir yandan gazetecilik merakı, bir yandan da kadınca bir kıskançlıkla belki de eşi benzeri olmayan bir dehaya adanmış kadınlığın çağlayanını bekliyorum. Usul usul süzüldü Vera, yanında torunu ve arkadaşlarıyla. Nasıl anlatmalı ki o anı... Irkının o geçirgen cam gibi güzelliği ve yüzünde sıcacık bir gülümseme. herkesle tokalaşıyordu, öpüşüyordu Vera. Nâzım Hikmet'in son kadını ya da bilinen son kadını. Saman sarısı saçlarına, mavi kirpiklerine şiirler yazdığı Vera Tulyakova. Mavi gözlü deviyle bir sevişme sonrasının mutluluğunda çıkıyordu mezarlıktan; " Türkiye geldi Nâzım'a" dedi yumuşak, titreyen sesiyle. Eskişehirden gelen üç yaşındaki çınarı Nâzım'ın dalgalı saçları gibi okşamıştı Vera." Memleketim..... Memleketim"den gelen poşetler içindeki toprakları itinayla, adeta okşayarak dökmüştü çınarın dibine.

Hepimizin gözleri Vera kadar ıslanmıştı. Ama hiçbirimizin gözleri Nâzım'ı Vera kadar görmemişti.

Nova Deviçe mezarlığı'ndan çıkarken "Nâzım'a yakışır bir tören oldu " dedi Vera, mavi kirpikleri ışıl ışıldı. Gözlerindeki o sevgi kıvılcımını Nâzım gibi bir dizeye hapsedip Süryani bir kuyumcu titizliğiyle mümkün müydü acep ?

Meşhur Arbat Sokağı'nda aylak aylak dolaşıyorum. İlk başkaldırının olduğu yerde orak-çekiçli zippo çakmakları, Lenin siluetli çelik mataraları; Marks, Engels ve Lenin'in heykellerini satarak geçiniyor Arbat Sokağı'nın 'asi' çocukları . O sırada bir kez daha aklıma düşüyor Nâzım, sevdalıyız, komüninisttir" derken. Herkese bir yerlere dağılmış. Bir anda çalan telefonla Arbat'taki çocuklar bile şaştı kaldı sevinç çığlıklarıma. İki saat sonra Nâzım'la birlikte yaşadığı evde Vera'yla özel raportaj yapacağım.

4 HAZİRAN'A DÜŞÜLMÜŞ NOTLAR

Nâzım Hikmet'in son 12 yılını geçirdiği ev, Moskova'nın Sokov semtinde. Sade küçümençik bir apartman dairesi. Daireye çıkana kadar " Nâzım buraya da basmıştır, buradan da yürümüştür " diye seke seke bir hal oldum. Girişte küçük bir hol var. Karşıki duvarda asılı duran Abidin Dino'nun "Faşizmin gerçek yüzü" tablosu kaşılıyor bizi. Vera bu tabloyu Nâzım hikmet vakfına hediye etti o akşam: "Bizden de bir hediye gitsin Türkiye'ye.

Vera yorgundu ama bir yandan da aman "Kamerada kötü görünmeyeyim" diyerek pudrasını, allığını, rujunu tazeliyordu. Baktım. Ne kadar güzel bir kadın..... Hala çok güzel.

Hemen solda Nâzım'ın çalışma odası. Aynen bıraktığı gibi. Hiçbir şeye dokunmamış Vera. Çalışma masası yemyeşil bahçeye bakıyor. Daktilosu, yanıbaşında 4 haziran için aldığı notları o günkü gibi duruyor. Ellerimle hissetmeye çalışırken Nâzım'ı daktilosunda, Vera'ya yakalandım.Hadi bakalım röportaj başlıyor.

"Çok mutluyum" diye başladı: "Onu ölüm Moskova'da buldu. O zaman anladım ki ne Türk toprakları, ne de çınar, onun için olmayacak ama, istediği çınar ve toprak Türkiye'den geldi.En önemlisi de hiç alışılmadıktı yaşadıklarım, gördüklerim. Mezarlığa girdiğimde, o koskocaman yerde Nâzım'ın şiirleri yankılanıyordu. Bana kalırsa, bügün düzenlenen anma töreni Nâzım'a layıktı."

Vera o yumuşacık sesiyle konuşurken gözlerine takıldım kaldım.

Söylediklerinden bir şey anlamıyordum ama omavi kirpiklerin ardındaki gözlerle aynı dili konuşuyorduk sanki. Nâzım'ın son 48 saatini anlattı Vera. özlemle yanıp tutuşuyordu, yorgundu. Sabah gazetelerini alırken düşüp kalmıştı, vatanını öyle özlemişti ki.....

ARTIK SAKLANMIYOR GÖZYAŞLARI

Karşılıklı ağlaşıyoruz.

Artık saklanmıyordu gözyaşları. Vera mı Nâzım'a ağlıyordu, ben mi Vera'ya ağlıyordum; kestiremedim.

Nâzım'ın yeniden Türk vatandaşlığına alınması gerektiğini söylüyordu Vera. Çünkü artık şartlar değişmişti ve Nâzım'ın ruhu böyle huzur bulacaktı.

Sarmaş dolaştık Vera'yla. Tek tek anlattı evdeki herşeyi. Balkonun penceresinden uzaklara, ta ufka uzandık birlikte. Nâzım'la el ele yürüdükleri günlere gitti. En çok kanal sularına saatlerce bakmayı severmiş Nâzım. Belki de İstanbul Boğazı'nın suları gibi aktığı için. Yedi tepeli şehrini hayel edermiş o karanlık sularda. Geride bırakılmış 'gonca güllerini ' hayel edermiş belki de.

Anlatıyordu. Tanışmalarını, Paris'teki balayını anlatıyordu çoşkuyla. Yaşadığı acılarıdan bahsetmedi hiç. Sadece Nâzım'la yaşadığı güzellikler vardı anlattıklarında. Bir an sanki Vera Nâzım'la doğmuş diye düşündüm. Öncesi yoktu. Nasıl bir aşktı bu böyle? Aklım almıyor. Oysa yaşadığı acıları hepimiz biliyorduk.

Nâzım'a sarılır gibi sarıldım Vera'ya. Akşam görüşmek üzere ayrıldık. Elimizde Abidin Dino'nun tablosu, ver elini Küçük Tiyatro.

"Yüreği çarık olan " adamın özlemiyle yaşanıyordu o akşam. "Garda genç bir kadın karşıladı beni,/beli karınca belinden ince/saçları saman sarısı, kirpikleri mavi..." Hala saman sarısı saçları, mavi kirpikleri, mavi kirpikleri, kırmızı dolgun dudaklarıyla işte sahnede Vera Tulyakova Hikmet Ran.

"Bügün yalnızca Türkçe konuşuldu" diye başladı söze " Nâzım'ı hatırladım o an. Türkçe konuşmaya başladığında herkes susardı. Türkçe anlamıyan insanlar bile onu dikkatle dinlerdi. Melodiyi hissederlerdi. Ben de bugün güzel, güçlü bir müzik gibi Türkçeyi dinledim. " Nâzım'ın şiirleri, şarkıları ve muhteşem bir konserle bitti gece. Vera yıllar öncesiydi sanki. ilk kez böylesine anılmıştı Nâzım, ona layık olan biçimiyle. Bir de vatandaş olsaydı ah..

Mezarının Nâzım'ın yanıbaşında olmasını istiyordu Vera ama mutlaka vatandaşlığı geri verilmeliydi. Gece vedalaşırken bunun son olacağını aklıma bile getirmemiştim. Olmadı be Nâzım'ın kadını. Veda etmeye elim varmıyor ama, hoşça kal beli karınca belinden ince, , mavi kirpikleri, saçları saman sarısı, kırmızı dolgun dudaklı Vera. Selam söyle ustaya