Allen Iverson
Daha çocuk yaşta ona gebe olan bir anne, babasız, fakir, sefalet içinde geçen ve ailesinin aldığı tüm yanlış kararların yaşamını doğrudan etkilediği bir hayat. The Answer Sizlerle.
Allen Iverson, 6 Temmuz 1975 tarihinde Hampton, Virginia’da doğdu. Allen doğduğunda annesi Ann sadece 15 yaşındaydı. Ve Allen’ı tek başına yetiştirmek zorundaydı. Hampton’ da yaşadıkları ev ise kanalizasyon şebekesinin hemen üzerinde olduğu için sık sık lağım taşkınlarına maruz kalmaktaydı. Iverson’ın gerçek babasını merak edenleriniz varsa, Iverson’ın hayatıyla biyolojik olarak onun babası olması dışında hiçbir ilgisi olmadı.
Iverson’ların evinde ödenmeyen faturalardan dolayı genelde su ve elektrik kesik olurdu. Ama küçük Allen gene de annesine kızgın değildi çünkü mevcut duruma göre annesinin zaten elinden geleni yaptığını düşünmekteydi.
Allen daha sonra kendi başının çaresine zor bakarken hayatına giren iki kızın da sorumluluğunu üstlenmek zorunda kaldı: Kardeşleri Brandy ve Iliesha.
Özellikle küçük Iliesha’nın lağım suyu baskınların getirdiği sağlıksız koşullar nedeniyle sık sık hastalanması zaten mali problemler yaşayan aileyi daha da büyük bir krize sürükledi.
Iverson’ın hayatındaki dönüm noktalarından belki de en önemlisi, annesinin o daha çok küçük yaşlardayken oğlunun spora yetenekli olduğunu keşfederek onu bu yönde desteklemesi. Zaten bu dönemde annesinin daha iyi bir hayat için kurduğu tüm hayallerin merkezinde Allen’ın spor konusundaki yeteneği bulunmaktadır. Belki İnanmayacaksınız ama, Iverson çocukluğunda basketbola karşı pek de fazla ilgili değildi. Annesi onu zorla basketbol oynamaya yolladı ona bu oyunu sevdirmek için maddi bakımdan zorlanarak da olsa Jordan ayakkabıları ve buna benzer basketbol malzemeleri aldı.Iverson ailesinin yaşadığı yer olan Hampton, çetelerin kol gezdiği,uyuşturucu ve suçun adeta günlük sıradan bir olay olduğu tabiri caizse tam baş belası bir yerdi. Allen daha 14 yaşındayken yakın arkadaşlarından birinin bıçaklanarak öldürülmesine şahit olmuştu. Bu olayın üstünden fazla geçmeden katıldığı bir partide en yakın arkadaşı gözlerin önünde vurulmuştu. Annesi ile yaşayan Ive’nin babası yerine koyduğu adamsa uyuşturucu satarken yakalandı.
Iverson genç yaşında bu gibi sorunlarla boğuluyor ve bu olayları kafasından atmak aklını başka şeylere vermek istiyordu ve kendini spor a yöneltti. Basketbol ve Amerikan futbolu en sevdiği sporlardı.Basketbol Iverson için boş vakitlerini değerlendirdiği hoş bir uğraştı sadece. O kendini Amerikan futboluna daha yakın görüyordu annesi ise onun basketbol ile ilgilenmesini istiyor, ona nasıl şut atılacağını içeriye nasıl dribling
yapılacağını gösteriyordu. Iverson ile ilgilenen sadece annesi değildi. İlköğretim öğretmeni Amerikan futbolu takımı antrenörü Gary Mooredu idi. Mooredu Ive’nin atletik özelliklerini fark etmişti ve onu Hampton’nun belalı sokaklarında uzak tutmak istiyordu.Ancak Iverson hala Amerikan futbolunu basketbola tercih ediyordu.Ta ki 15 yaşına kadar....
İNANILMAZ OLAN....
Bir gün Ive yine basketbol oynarken kısacık boyuna rağmen nizami olan bir potaya smaç attı. O maçtan sonra hissettikleri Allen’a geleceği için önemli bir karar verdirecekti.
Lisede okulunun hem basketbol takımında hemde Amerikan futbol takımın da oynadı. Bethel lisesini adeta tek başına eyalet şampiyonu yaptı. Aynı başarıyı Amerikan futbol takımında da gerçekleştirince Virginia’daki liseler arasında en iyi sporcu ödülünü aldı, bu ödül bir ilk ama asla sonuncu olmayacaktı... 1992 yılında ise Amerikan futbol takımını şampiyon yapmıştı ve hayatının belkide en güzel ve mutlu günlerini geçiriyordu. Ama 1993 yılı hiçde öyle geçmeyecekti. Hayat ona en acı sürprizini hazırlıyordu .......
HAPİSHANE GÜNLERİ....
Bir gün Iverson arkadaşları ile bowling oynamaya giderken yollarını ırkçı bir grup beyaz çevirdi. Karşılıklı sözlü sataşma kısa süre içinde büyük bir kavgaya dönüştü. Kavga bittiğinde ise Iverson çete kurarak kavga çıkarmak suçundan tutuklandı. Elliden fazla kişinin katıldığı kavgada sadece dört siyah tutuklanmıştı ve Iverson onlardan biriydi onun için istenen ceza 15 yıl hapisti. Olanlara inanamıyordu artık tüm rüyaları ona uzaktı. Lise diploması,üniversite ve profesyonel sporculuk artık rüyaydı. Ama bir Amerikan rüyasının gerçekleşeceğini nereden bilebilirdi.
Iverson'ın aldığı ceza Amerika’da geniş yankı yarattı. Irkçı bir örgüt olan Ku Klux Klan örgütünün bu olayı bilinçli olarak yarattığını siyah bir oyuncunu başarılarını engellemek için bu olayları çıkardıkları iddia edildi.
Iverson’ın annesi oğlunu kurtarmak için her şeyi yapıyor her kapıyı çalıyordu aklına Georgetown Üniversitesinin disipliniyle tanınan ünlü antrenörü John Thompson geldi hemen Thompson u aradı ve Thompson eğer hapisten çıkarsa onu Georgetown Üniversitesine alacağını söyledi üstelik ona burs verecekti diğer taraftan çeşitli örgütler de Iverson'ın aldığı cezayı protesto ediyordu. Virginia valisi davayı tekrar görüşülmesine karar verdi.
Bunun sonucunda Iverson'ın cezası ağır ceza kapsamından çıkarıldı,davanın çocuk mahkemesi yetkisinde olması gerektiği ve cezası dört ay bir çiftlikte çalışmak olarak açıklandı. Iverson o dört ayın sonunda serbestti ve hayallerini gerçekleştirmek için tek yapması gereken lise diplomasını almaktı .O da bunu gerçekleştirerek Georgetown Üniversitesinin yolunu tuttu.
ÜNİVERSİTE GÜNLERİ...
Iverson'ın Üniversite günleri pek kolay olmadı. Bu seviyedeki basketbola pek de hazır değildi. Rakip takımın taraftarları maç sırasında ona sürekli ^hapishane kuşu^ olarak seslenmeleri onu olumsuz etkiliyordu.Herşeye rağmen Iverson'a güvenmeye devam eden antrenör Thompson da yoğun eleştirilere maruz kalıyordu. Çok geçmeden Iverson kendini toparladı ve NCAA in sayılı oyuncuları arasında gösterilmeye başladı ertesi senede farklı değildi ancak saha dışındaki sorunlar Iverson'ın peşini bırakmıyordu.
Kardeşinin önemli sağlık sorunları vardı ve annesi tedavi masraflarını karşılayabilecek durumda değildi. Ailesinin şiddetle paraya ihtiyacı olduğu dönemde Iverson üniversiteyi bırakarak NBA gitme kararı aldı zaten başkada seçeneği yoktu. Ive kısa süren üniversite kariyerinde 67 maçın 66 sında ilk beş başlamış ve oynadığı her iki sezonda da Georgetown üniversitesinin baş skoreri olmuştu. Georgetown’da geçirdiği iki yılın sonunda arkasında bir çok ödül bıraktı. 20.4 sayı ve 4.5 asist ortalamaları ile oynadığı 1994-95 sezonunda Big East Ligi’nin en iyi çaylağı ve savunmacısı ödülüne ulaştı. 25.0 sayı, 4.7 asist, 3.35 top çalma ortalamalarıyla oynadığı 1995-96 sezonunda ise ismi Big East’in en iyi ilk beşindeydi ve tekrar yılın takımına seçildi..
Ve NBA Günleri...
İverson 1996 Draftlarında 1. sıradan Philadelphia Sixer's tarafından draft edildi. Philadelphia Sixer's takımında başladığı kariyerine hala bu takımda devam etmektedir. İverson bir maçta tek başına 60 sayı atabilmesi ve 40-50 sayının altına düşmemesi ile 2004-2005 NBA liginde takımını tek başına surtlayan kişi oldu. Kariyerinde 5 Kez Allstar maçına çıktı, Sezon başına Nba kariyeri 3 Sayı ortalaması %31, 2 sayı ortalaması %41, Serbest atış ortalaması ise %75 oldu. 57 Kez Play-off maçına çıktı. Boyu, 1,83, Kilosu 75.