PETE "PISTOL" MARAVICH
Tam Adı: Peter Press Maravich
Doğum Tarihi: 6/22/47 in Aliquippa, Pa
Boy: 6-5; Kilo: 200 lbs.
Lise: Daniel (Clemson, S.C.); Needham Broughton (Raleigh, N.C.); Edwards Military Institute (Salemburg, N.C.)
Üniversite: Louisiana State
Draft: Atlanta Hawks, 1970
O, basketbol kariyeri boyunca kaybedenler sınıfında yer almış bir efsane. O, parmaklarını şampiyonluk yüzükleriyle donatamamış bir “point god”. O, bireysel başarıların ötesine gidememiş bir Hall of Fame. O, aramızdan ayrılmasının üzerinden çok zaman geçmiş olsa da hala kendinden bahsettirebilen bir fenomen. Ve o, basketbol tarihinin en gösterişli Şovmen’i. O; Pete “Pistol” Maravich...
PISTOL PETE
NBA tarihine yön vermek...
Hemen herkes; Julius “Dr. J.” Erving’in, Michael Jordan’ın NBA liginin gidişatını değiştirdiğini, bu ligi olduğundan çok farklı noktalara taşıdığını kabul eder. Ancak Pistol Pete’in de zamanında bir çok tabuyu yıktığını da kabul etmek gerekir. Pistol Pete; o zamanlar sıradan, gösterişsiz, uzun oyuncuların hakim olduğu, ribaund ve savunmanın ön plana çıktığı bir lig olan NBA’de devrim yaratmış oyuncuların başında yer alır. Gösterişli ve şov ağırlıklı oyun tarzının yanında dış görüntüsüyle de zamanında kendinden sıkça bahsettiren Pete, bir çok günümüz yıldızına da örnek olmuştur. Ki Bob Cousy’den sonra oyunu gösterişe döken ilk oyuncu olduğu düşünülür...
ÇOCUKLUK YILLARI
Hayatını basketbol topuna adayan bir “çocuk”...
Pete Maravich’in çocukluğu da; tıpkı bir çok NBA oyuncusunun olduğu gibi zor şartlarda geçti. Hayatının çok erken vakitlerinde kendini; kavga, çatışma ve yasa dışı işlerin had safhada olduğu bir bölgede buldu.
Aynı zamanlarda, bu kötü durumdan kurtulabilmenin yolunun basketbolden geçtiğinin farkına varmıştı. Hayat felsefesinin ana teması basketboldü. Yeteneklerinin sınırlı olduğunun farkındaydı. Ancak farkında olduğu bir şey daha vardı, o da; yeteneğini en üst düzeye çıkarabilmenin de kendi elinde olduğuydu. Ona bu konuda, başarısız bir koçluk kariyeri olan babası Press de oldukça yardım etmişti. Pistol’ın yaşı ilerlerken ilgi alanları da zamanla azalıyor, günlerini tamamen basketbol topuyla geçiriyordu. Pete herkesten çok çalıştığı takdirde zirveye ulaşabileceğini biliyordu. Ve bu doğrultuda fundemantal çalışmalarını çok disiplinli bir biçimde yapmaya karar verdi. Zaman geçtikçe de kendini geliştirebildiği fark edilebiliyordu. Pete hedefini genç yaşlarda belirlemenin meyvelerini hayatının ilerleyen zamanlarında toplayacaktı.
Pistol lise takımına 8. sınıfa giderken katıldı. Lise yıllarını üç farklı okulda geçirdi: Daniel (Clemson, S.C.) High School (1961-63), Needham Broughton (Raleigh, NC) (1963-65), Edward Military Institute (Salemberg, NC) (1965-66). Dersler onun ilgi alanına girmediği için lise yıllarında örnek gösterilebilecek bir öğrenci değildi fakat hiç kimseye benzemeyen basketbolü oynayış şekli ile de örnek bir sporcuydu. Hatta kimilerine göre basketbole ayırdığı zamanın yarısını derslerine ayırsaydı,dünya yeni bir bilim adamı kazanmış olurdu...
LOUSIANA STATE VE KIRILAMAYAN REKORLAR
NCAA ligi toplam kariyerinde 44.2 ayı ortalaması tutturan oyuncu...
Kolejde ikinci yılını geçirirken Lousiana State University’e katılan Maravich, hala kırılamayan rekorların sahibi olmak için bir adım daha atmış oluyordu. İnanılmaz hareketlerini de kolejdeki ilk yıllarında görücüye çıkartmaya başladı. LSU yıllarında basketbol adına çok önemli düşüncelere sahip olmaya başlamıştı. Kazanmak elbette ki önemliydi ama seyirciyi mutlu edebilmek, onların ödediği paranın karşılığını almasını sağlayabilmek öncelikli düşüncesi haline gelmişti. Ve bu doğrultuda çıktığı maçlarda kaybeden takımın taraftarlarını bile mutlu etmeye başlamıştı.
Pete aynı zamanda o zamanın basketbol anlayışını da değiştiriyordu. Oyunu daha şov ve gösterişli bir hale getiren Pistol, insanların beyinlerindeki tabuları da yıkıyordu. İnanılmaz performansıyla doğru orantılı olarak artan şöhreti onu şımartmıyor aksine daha mütevazı ve ne yaptığını bilen bir insan yapıyordu. Pistol insanüstü performanslarından sonra “Ben hadiseyi yemiş bitirmişim.” demiyor, aksine çalışmalarına daha da tempo kazandırıyordu.
LSU’de okuduğu üç sezonda toplam 83 maç oynadı ve bunların 56’sında 40 ve üzerinde sayı üretti. Bir maçta da 69, başka bir maçta da 64 sayı atmayı başarmıştı. Toplam attığı sayı (3677) ve ortalaması (44.2) kategorilerinde NCAA rekorlarını elinde bulunduruyor. Şut denemesi (3.169), şut başarısı (1.387), serbest atış denemesi (1.152), serbest atış başarısı (893), en fazla 60 sayıyı geçme (4), en fazla 50 sayıyı geçme (28) ve en fazla 40 sayıyı geçme (56) kategorilerinde de rekor sahibi bir oyuncu. Pistol,bu kadar kişisel başarılara rağmen hiçbir zaman takımsal başarıyı yakalayamadı. 69-70 sezonunda NIT şampiyonluğuna yaklaşmışlardı aslında. Fakat çeyrek finallerde Oklahama karşısında mükemmel bir oyun ortaya koyan Pete sayesinde tur atlanmış ancak Pete’in bu zaferi kutlamak için gittiği gece kulübünde içkiyi fazla kaçırıp ertesi gün yarı finallerde yorgun olup kötü bir performans sergilemesi sebebiyle de elenmişlerdi...
NBA YILLARI
Gösterişli oyunun kutsal adamı...
Son derece göz önünde geçen kolej macerasından sonra sıra kapağı profesyonel lige atmaya gelmişti. Bir çok takım Pete’e talip oldu. Çünkü; Pete demek seyirci demek, seyirci demek de para demekti. Bu yüzden dolarları Maravich’e saçmakta kimse bir sakınca görmüyordu. Pistol ilk profesyonel anlaşmasını Atlanta Hawks ile yaptı. Tahmin edilebileceği üzere de bu anlaşma o zamana kadar ki en büyük anlaşmaydı. Ve bir sürü insan sırf Maravich’i seyredebilmek için salonlara koştu. Pete’in gittiği deplasmanlarda seyirci rekorları kırılıyor, Hawks salonunu hiçbir zaman olmadığı kadar kalabalıklaştırabiliyordu. Çaylak sezonunda All-Rookie Team’e seçilen Maravich Hawks forması altında üç kez playoff’lara kalsa da daha ileriye gidememişti. Maravich Atlanta’da geçirdiği dört sezonda 302 maçta sahada yer aldı; 7325 sayı atıp, 24.2 sayı ve 5.5 asist ortalaması tutturdu.
Maravich oyun tarzının yanı sıra dış görüntüsüyle de dönemin oyuncularından ayırt edilebiliyordu. Zaman zaman renk değiştiren saçları, o koşarken havada uçuştuğunda basketbol oyunu farklılaşıyor ve uzunların hakim olduğu sıkıcı oyun tarzından kurtuluyordu. Uzun konçlu çorapları ve günlük hayatta giydiği giysiler de bir çok gence ilham kaynağı oluyordu.
1974-75 sezonundan önce New Orleans Jazz’e geçen Maravich, Atlanta’da dört sezonda yaşayamadığı başarı sevincini burada yaşamak istiyordu. Aslında takımsal başarı dışında bir çok şeyi Jazz’ın başkentinde yaşayacaktı.1976-77 sezonunda sayı kralı (31.1) oldu, yine aynı yıl All-Nba First Team’e seçildi, beş kez All-Star maçına davet edildi, bir New York maçında 68 sayı attı. Fakat hiçbir zaman kariyerinin geri kalanında olduğu gibi şampiyonluk ve ya ona yakın bir şey yaşayamadı. Ama o her zaman seyircileri eğlendirdi, takımlarının biletlerini sattırdı. Basketbolu hiç olmadığı noktalara taşıdı. Bugün Jason Williams ve ya Rafer Alston’ın maç içinde korkarak yaptığı bazı estetik hareketleri Pete her maçta onlarca defa hiç korkmadan yaptı. Ve her hareketinde, her pasında ,her sayısında ayrı bir yaratıcılık vardı. Ve o tüm şovlarını kusursuz bir biçimde yaptı. Ta ki 1977-78 sezonunun ortasında ki bir Sixers maçına kadar. O maçta bir fast break sırasında takım arkadaşına bir pas yollamak için havaya sıçradı ve yere düştüğünde bir şeyler değişmişti. Pete sakatlandı ve bir daha hiçbir zaman eski formuna kavuşamadı. Sakatlanana kadar Jazz forması giydiği 264 maçta 26.2 sayı ortalaması tutturdu. Takip eden 78-79 sezonunda sadece 49 maçta görev alabildi ve 22.6 sayı averajı yakaladı. Tabii bu rakam iyi gözükse de Pistol’un oyununda eskisinden eser yoktu.
Jazz formasıyla başladığı son NBA sezonunda (1979-80) Boston Celtics’e takas oldu. Celtics’e gidiş sebebi ise kariyerinde eksik olan yüzüğü kazanma ihtimaliydi. Fakat Pistol yeni kurulmuş Boston’da umduğundan daha az süre aldı ve aldığı bu az sürelere rağmen 13.7 sayı ortalaması tutturmayı başardı. Ne var ki Boston, playof’larda Philadelphia’ya elenmekten kurtulamadı. Pete çok önemli bir karar aşamasına gelmişti. Boston’ın kendine şampiyonluk yüzüğü kazandırabilecek bir takım olduğunun farkındaydı ancak süre alma ihtimali de çok azdı.
Ve Pistol kararını verdi: Bir şampiyonluk yüzüğü uğruna tüm kariyerini lekeleyemezdi ve Boston’ın şampiyonluğunu bench’ten değil evden izlemeyi tercih etti. Kariyer ortalamaları da şu şekilde oluştu:658 maç, 15.984 toplam sayı, 24.2 sayı, 5.2 asist ve 4.2 ribaund.
Pistol hayattaki tek arkadaşıyla yollarını ayırmıştı ve bir çıkmazın içerisindeydi. Babası kanserle verdiği savaştan galip çıkamayıp hayata gözlerini yummuştu. Annesi de kendini alkole verip intihara başvurmuştu. Pete ne yapacağını bilmiyor ve önüne gelen her şeyden yardım almaya çalışıyor, karşısına çıkan tüm olgular ile mutlu olmaya çalışıyordu. Ve para, şan şöhret gibi olgularla bulamadığı mutluluğu başka alanlarda aramayı denedi. Hayatı yavaş yavaş rayına oturmaya başladı ve hayatında hiç olmadığı kadar mutluydu. Eğitim seminerlerine katıldı, gençlere basketbolün temel ilkelerini öğretmek için kasetler doldurttu.
O artık bir efsaneydi. Oyunu basketbola yeni başlayan gençlere öğretiliyor, gençler onun hücumdaki kurnaz oyun tarzını örnek alıyordu. Basketbolu taşıdığı nokta yüzünden herkes ona saygı gösteriyordu. Utah Jazz Ekim 1985’te “7 Maravich” formasını emekliye ayırıyordu. Daha sonra, 1986 yılında, 39 yaşındayken Naismith Memorial Basketball Hall of Fame’e seçildi.
Ama Pistol Pete efsanesi, 5 Ocak 1988 sabahında, California’da bir basketbol maçı sırasında son buluyordu. O belki “Benim doğduğum zaman, basketbol topunu elime aldığım ilk andır.” derken elinde basketbol topu varken öleceğini hissetmiş olabilir. Çünkü eşi Jackie’nin dediğine göre hayattaki tek amacı basketbol oynarken ölmektir.
Onun oyununu Jason Williams’ın gösterişli paslarında, Tim Duncan’ın işine verdiği ciddiyette, Ray Allen’ın şutlarında, Rafer Alston’ın akıl almaz turnikelerinde ve Allen Iverson’ın sayı yapma arzusunda görebiliyoruz. Ve anlıyoruz ki o ölmedi; hala buralarda ve bizimle...