Köşk tartışmalarına Cindoruk bombası
Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ortaya attığı 367 savından sonra TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk'tan da tartışma yaratacak bir görüş geldi.
Cindoruk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt'teki konuşması sonucu 312'nci maddeden aldığı 10 aylık Yargıtay'ın mahkumiyet kararını dayanak göstererek, cumhurbaşkanlığı seçimini taraflardan birinin ya da ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesi'ne götürebileceğine dikkat çekti. Bugünkü şekliyle Erdoğan'ın adaylığına engel bir hali olmadığını kaydeden Cindoruk, Erdoğan hakkında 312'den verilmiş mahkumiyete ilişkin Yargıtay'ın kesin hükmü olduğunu anımsattı.
ANKA'ya konuşan Cindoruk, Yüksek Seçim Kurulu'nun Erdoğan'ın milletvekilliğine engel teşkil etmediğine karar verdiğini, ancak YSK'nın bir mahkeme olmadığını, YSK'nın kararlarının sadece ilgili seçimleri ilgilendirdiğini belirtti.
YSK'nın kararlarının mahkeme kararı olmadığını, kamu hukukunu bağlayıcı nitelikte olmadığını vurgulayan Cindoruk, şöyle konuştu:
“Şimdi, Anayasa Mahkemesi şöyle bir inceleme yapacaktır. Milletvekilliğini engel teşkil eden bir karar varsa bu karar cumhurbaşkanı niteliğine de ilişkin bir karar aynı zamanda. Şunu yorumlayacak. Bu kararın varlığı cumhurbaşkanı için aranan milletvekilli yeterliliği içine giriyor mu, yoksa bu karar varken geniş bir yorum yaparsa, milletvekili seçilme şartının gerçekleşmediğini söyleyebilir. Böyle bir tartışma açılabilir.”
Cindoruk, bu yönde bir başvurunun TBMM Başkanlığı'na yapılması halinde mevcut hukuki prosedür nedeniyle reddedileceğini tahmin ederek, “Hem seçim kararını hem de meclisin ret kararını Anayasa Mahkemesi'ne götürüp bir yargı denetiminden geçirmekte fayda var. Ama ana muhalefet partisi bunu yapmazsa Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adaylığı geçerli olur” dedi.
Doğru bir şey söylüyorum
Cindoruk, değerledirmelerini şöyle sürdürdü:
“Ortada kesinleşmiş bir yargı kararı var iken o karar milletvekiliği niteliğini seçilme yeterliliğini kaldırıcı nitelikte olduğu halde, cumhurbaşkanı acaba bu niteliği kazanmış mıdır diye bir tartışmayı Anayasa Mahkemesi yapabilir. Benim söylediğim o, çok da doğru bir şey söylüyorum. Çünkü, cumhurbaşkanlığı çok önemli bir konum. Cumhurbaşkanlığı milletvekilliğinden ayrı özellikler taşıyor. Bu özelliklerin bir tanesi de yüzde 100 hiç milletvekiliğine mani olacak bir halin olmamasıdır. Ama geçmişte bu mani olan, bu yüzden adaylığı iptal edilen sonra YSK kararı, yargı kararı ile değil parlamentoya gelen başbakan olan bir zat cumhurbaşkanı olabilir mi?
Ortada adli siçil kaydı var. Siyasi geçmişinde milletvekilliği sıfatını alabilme imkanı kaldırılmış bir kişi Yargıtay kararının geçerliliği sürdükçe tekrar cumhurbaşkanlığı için yeterlilik belgesi alabilir mi. Yani buna biz hukukta genişletici yorum deriz. Böyle bir genişletici yorumu Anayasa Mahkemesi yapabilir. Böyle bir hukuki denemeyi anamuhalefet partisi yaparsa Anayasa Mahkemesi de bir karar verir. Başka kişiler ilerde daha başka suçlardan mahkum olup da zaman aşımı, memnu hakların iadesi gibi konularla adli sicilleri kaldırılmışsa cumhurbaşkanı olabilirler mi? 312'nci maddenin kaldırılması falan hiç önemli değil. Ortada bir kesinleşmiş bir Yargıtay kararı var. Bu sadece şiir okumayı kapsamıyor. İçinde başka şeyler de var.”