DEVRİK YAPI (= INVERSION)
1. Tanım
Cümle içindeki normal yapının (S+V+O) vurgu sağlamak amacı değiştirilmesidir. Bu yapıda ya yardımcı yüklem [1] (asıl yüklemin "be" olması durumunda yüklemin kendisi [2]) ya da özneyi niteleyen sıfat [3] öznenin önünde yer almaktadır.
- We came late, and so did he. [1]
- We are here, and so is he. [2]
- Tired as he was, he went on walking. [3]
2. Kullanım
Aşağıdaki kullanım örneklerinde gösterilen kelime ve yapılar, cümle içinde bu örneklerde verilen konumlarında (cümle başında vs.) olmaları durumunda sadece devrik yapıda kullanılabilmektedir. Örneğin,
- You can nowhere find a better friend
cümlesinde "never" kelimesi cümlede ortalarda yer almaktadır ve cümlede devrik yapı söz konusu değildir. Oysa "never" kelimesi 9.2.1 maddesinde de ele alındığı gibi, cümlenin başına alındığında, daima devrik yapı ile kullanılır.
- Nowhere can you find a better friend.
Devrik yapıların Türkçe'ye aktarımı esnasında, mümkünse, devrik yapının sağladığı vurgunun verilmesine çaba göstermek gerekir.
2.1. Zaman ve yer belirten yapılar ile
Zaman ve yer belirten
at no time, hardly ... when, never, no sooner ... than, not till, nowhere, only, only after, only then/when, rarely, scarcely, scarcely ... when, seldom
yapıları ile kullanılır.
- At no time was he aware of the facts.
Hiç bir zaman, gerçeklerin farkında değildi.
- Hardly/Scarcely had I said hello when he punched me.
Daha yeni merhaba demiştim ki beni yumrukladı.
- Never before have I received such a nice present.
Daha önce hiç bu kadar güzel bir hediye almam??tım.
- No sooner had I said hello than he punched me.
Daha yeni merhaba demiştim ki beni yumrukladı.
- Not till he got home did he understand what the joke was.
Ne zamanki eve vardı, ancak o zaman espriyi anlayabildi. /Eve varana kadar espriyi anlayamadı.
- Nowhere can you find a better servant.
Hiçbiryerde (bundan) daha iyi bir hizmetçi bulamazsın.
- Only here do they sell octopus meat.
Ahtapot eti sadece burada satılır.
- Only after a year did she start to talk to me again.
Ancak bir yıl sonra benimle yeniden konuşmaya başladı.
- Only then did I see that the plan was faulty.
Planın hatalı olduğunu ancak o zaman anladım.
- Rarely could we get fresh bread.
Taze ekmek bulmak bir mucizeydi.
- Scarcely / Seldom had he been late.
Hemen hiç geç kalmamıştı.
2.2. Koşul belirten yapılar ile
Koşul belirten
in no circumstances, in no way, only by, only this way, only when, on no account, under no circumstances
yapıları ile kullanılır.
- In / Under no circumstances are we authorised to seal this document.
Hiçbir koşulla bu belgeye damga vurmaya yetkili değiliz.
- In no way can your money be refunded.
Paranız hiçbir koşulla geri ödenemez.
- Only in this way were we able to make the car start.
Arabayı sadece bu şekilde çalıştırabildik.
- Only by pushing were we able to start the car.
Arabayı ancak iterek çalıştırabildik.
- Only when he became ill did he appreciate the central heating.
Ne zamanki hastalandı, merkezi ısıtmanın kıymetini o zaman anladı.
- On no account are people allowed to eat in the theatre building.
Hiçbir şekilde tiyatro binasında yiyecek yenemez.
2.3. Not only, so, neither, nor ile
- Not only did they steal his money, but they also beat him.
Sadece parasını çalmakla kalmadılar, bir de dövdüler.
- We all like horror films, and so does my father.
Hepimiz korku filmlerinden hoşlanıyoruz; babam da.
- "I'm not hungry."
- "Neither / Nor am I."
- He didn't protest, nor did he say a single word.
Protesto etmediği gibi tek bir kelime de etmedi.
2.4. so / such ... that ile
- So delicious was the meal that we couldn't help wondering whether it was really Jane who had cooked it.
Yemek o kadar lezzetliydi ki bir an yemeği yapanın gerçekten de Jane olup olmadığını merak ettik.
2.5. Yer belirten "preposition"lar ile
- In came Tom.
(Ve) içeri Tom girdi.
- Up jumped two large dogs.
Yukarı iki iri köpek zıpladı.
- Round the corner walked a policeman.
Bir polis memuru köşeyi döndü.
- Under the table was lying a huge dog.
Masanın altında koskoca bir köpek yatıyordu.
2.6. Comparative clause ile
- His answer was shameful; equally regrettable was his behaviour.
Verdiği yanıt utanç vericiydi - davranışı da bir okadar üzücüydü.
- A year ago two crashes occurred at the corner, and more recently has come the news of a third.
Bir yıl önce bu köşede iki kaza oldu, ve şu yakınlarda bir üçüncüsünün haberi geldi.
2.7. Condition clause ile
- Should there be a delay, call me.
Bir gecikme olursa beni ara.
- Had we known about your coming, we could have met you at the airport.
Gelişinden haberimiz olsaydı seni havaalanında karşılardık.
2.8. Concession clause ile
- Hard as you may study, I doubt you'll pass.
Ne kadar çok çalışsan da geçeceğinden kuşkuluyum.
2.9. Reason clause ile
- Tired as he was, he stopped walking.
Yorgun olduğu için yürümeyi kesti.
2.10. Similarity and Comparison clause ile
- Tom was a man of power, as had his father been.
Eskiden babasının olduğu gibi Tom da kudretli bir adamdı.
2.11. Çeşitli sıfatlarla
- Little did we imagine that the whole Soviet Union would collapse.
Sovyetler Birliği'nin çökeceği aklımızdan bile geçmezdi.
|