Tekil Mesaj gösterimi
  #78 (permalink)  
Alt 09.06.10, 01:46
jjjensen - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
jjjensen
bi rain
 
Kaydolma: 28.10.09
Kadın
Mesajlar: 4.924
Teşekkürler: 549
Üyeye 526 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Arkadaslar Bir Sey Itiraf etmek istiyom umarim Bakarsiniz

ISEPULTURAI demiş ki:
- Evren nasıl oluştu?

Bütün bu soruların yanıtı insanoğlunun kendini tanımaya başladığı andan itibaren aranmaya başladı. İşin ilginç yanı , Evren sözkonusu olduğunda somut bir bilimden söz edemiyoruz. Biraz bilim , biraz inanç ; kimbilir belki biraz da hayal gücü. Ancak, yine de dönem dönem yaygın olarak kabul görmüş teorilerde yok değil. Evren'in bir atomdan çoğalması teorisi önce çok aptalca ve tartışmaya bile deymeyecek kadar bilim dışı bulundu. Ancak, bu teoriyi güçlendiren bazı bilimsel kanıtlar ortaya çıkmaya başlayınca ateşli bir tartışma başladı.

Teori'nin özü şuydu ; Evren doğduğu anda şu andaki gibi değildi: Çok daha küçüktü; büyük bir patlamayla genişlemeye ve büyümeye başlamıştı. Bu genişleme ve büyüme süreci günümüzdede sürüyor. Patlama sonrası genişleme ve büyüme, doğal olarak Evren'in yoğunluğunun da azalmasına yol açıyordu.

Teori'nin gerçek olabilmesi için, aradan 10 milyar yıl geçmiş olsa bile, bu patlamanın belirtileri olması gerekirdi. 1950'li ve 60'lı yıllarda bu patlamayla ilgili somut kanıtlar aranmaya başlandı. Araştırmalar şu konuda yoğunlaşmıştı; eğer bir patlama olduysa Evren'nin dört bir yanına dağılan bir sıcaklık dalgası olması gerekirdi.

Evet gerçekten vardı! 1964 yılında iki Amerikalı fizikçi, uzayın her yanından gelen bir ısı dalgası olduğunu ölçtüler. Bu ısı dalgası mevsimlerde de değişmiyordu! Bu büyük patlamadan kalan enerji halkasıydı! Bu kanıt, Evren' in sabit olduğunu savunanları susturmaya yetti.

Bugün artık, Evren'in büyük bir patlama ile doğduğu okullarda okutuluyor. 1992 yılında COBE uydusu büyük patlamadan kalan kozmik ışın kalıntılarını saptadı. Bu , patlama teorisinin doğru olduğunu gösteriordu. Ünlü İngiliz fizikçisi Hawkins, buluş için, " Tüm insanlık tarihinin buluşu değilse, Yüzyılın buluşu olduğu kesindir ", dedi.

Bebeğin Anne rahminde oluşumu ?

Evet, insanın vücudundaki bütün organlar bir birlik, irtibat ve dayanışma içindedirler. İşte bu organlardan biri de, eskiden "rahm-i mâder" veya "meşîme", günümüzde ise "döl yatağı" denilen ana rahmidir. Ana rahmi, kendisine 9 aylığına misafir olarak gelen ve yumurta ile aşılandıktan sonra bir canlının meydana gelmesine vesile olan spermi karşılamak için ciddi bir şekilde hazırlanmakta ve daha sperm gelmeden onda bir kısım kimyevî değişiklikler olmaktadır. Bu değişmeler esnasında rahmin duvarları kalınlaşmakta, bezler büyümeye başlamakta ve yumurtalığın salgıladığı bir kısım hormonların rahmin duvarlarını uyarmasıyla rahim içinde bir hareketlilik meydana gelmektedir. Daha sonra rahmin duvarları vitaminlerle donatılmakta ve araları tarak ve testere dişleri gibi olmakta ve bütün bu dişlerin arası meydana gelecek yavruyu besleyecek gıda maddeleriyle donatılmaktadır ve bu faaliyetler her ay tekerrür etmektedir. Rahim, misafirinin rahatlıkla kayıp gelebilmesi için, onun geleceği istikamete doğru kaygan bir sıvı salgılamaktadır. Bütün bunlardan sonra şayet rahimde bir aşılanma olmazsa, bütün bu fazlalık maddeler, "aybaşı" denilen hadiseyle dışarıya atılmaktadır. Çünkü bu maddeler, orada daha fazla kalacak olurlarsa, rahmi tahriş eder ve bir kısım hastalıkların meydana gelmesine vesile olabilirler.

Aşılanma olduğunda ve bu maddeler dışarıya atılmama durumunda ise, içeriye giren spermle aşılanmış olan yumurta, rahmin bir tarafına asılarak oradan beslenmeye başlar.

Çiçek nasıl oluşur ?

Çiçek, onu bitkiye bağlayan bir sap ve sapın ucundakiçanak yaprakların çevrelediği çiçek çanağından oluşur. Çanak yapraklar, çeşitli şekil ve renkte olurlar.
Çiçeğin tam ortasında uzun boyunlu bir şişeyi andıran pistil (dişi organ) vardır. Pistil, tepecik, boyuncuk ve dip olmak üzere üç bölümden oluşur. Dip bölüm daha geniş olup, yumurtalık adını alır ve içinde övül adlı çekirdekler vardır. Pistil'in çevresi, incecik lif görünümlü erkek organlarla çevrelenmiştir. her erkek organın başında, ercik başı denen ve polen içeren bölüm vardır.

Elektrik

Elektrik bakır gibi iletken bir telin manyetik bir alan içinde hareket ettirilmesi ile üretilir. Elektrik jeneratörü, bir mıknatıs içinde dönen sarılı iletken tellerin bulunduğu ve bu tellerin mıknatıs içinde dönmesiyle elektrik akımı üreten bir makinedir. Evlerimizde, işyerlerimizde, endüstride gereksinim duyduğumuz büyük miktarlardaki elektrik enerjisini elde etmek için, elektrik jeneratörlerini döndürecek büyük güç santrallerine ihtiyaç duyarız.

Çoğu güç santrali, jeneratörü döndürmek için ısı üretiminde bulunurlar.Fosil yakıt santralleri ısı üretimi için doğalgaz kömür ve petrol yakarlar Nükleer santrallerde uranyum yakıtını parçalayarak ısı üretirler. Ancak bütün bu değişik tip santraller ürettikleri ısıyı,suyu buhar haline dönüştürmek için kullanırlar. oluşan buhar ise elektrik jeneratörüne bağlı olan türbine verilir. Su buharı, türbin şaftı üzerinde bulunan binlerce kanatçık üzerinden geçerken daha önce üretilen ısıdan almış olduğu enerjiyi kullanarak türbin şaftını döndürür. işte bu dönme jeneratörün elektrik enerjisi üretmek için gereksinim duyduğu mekanik harekettir. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken tellerle kullanılacağı yere gönderilir.Türbinden çıkan ısı enerjisi, diğer bir deyişle basınç ve sıcaklığı azalmış buhar ise yoğunlaştırıcı (kondanser) denilen bölümde soğutulup su haline dönüştürüldükten sonra, tekrar kullanılmak üzere santralin ısı üretilen bölümüne geri gönderilir.Yoğunlaştırıcıda soğutma işleminin sağlayabilmek için deniz, göl veya ırmaklarda bulunan su kullanılır. su kaynaklarından uzak bölgelerde ise santralin hemen yanında bulunan ve uzaktan bakıldığı zaman geniş dev bacalara benzeyen soğutma kuleleri kullanılır. bu kulelerin üzerinde bulunan beyaz duman ise su buharıdır. Elektrik üretmek için kullanılan diğer yöntem ise hidrolik santrallerdir. Bu yöntem ile barajlarda biriktirilen su, bir su türbini üzerinden geçirilir ve türbine bağlı elektrik jeneratörü döndürülerek elektrik üretilir. Yukarıda bahsedilen bu yöntemler büyük miktarlarda elektrik enerjisi üretmek için kullanılırlar. Bunların yanı sıra rüzgar, güneş ve jeotermal enerji kullanarak da elektrik üretilmektedir.

Adem ve Havva

Hepimiz kardeşiz düşüncesinin berisinde duran yapraklı iki insan. tüm insanlığın türediği ana kaynak ikisi ise merak ederek soruyorum dinsel ve mitolojik cehaletimi mazur görün; çinli ne o zaman? zenciler? hintliler? japonlar??? yani bu insanlar sadece coğrafik şartlar nedeniyle mi bu halde şekillenmişler? yani diyelim ki insanlık ensest biçimde birbirinden türeyerek çoğalmış. gen havuzunda o kadar çok çarpık doğum olması sonucu bu hilkat garibelerine ne oldu peki? yoksa bu hilkat garibeleri yapılan akraba çiftleşmelerinden mi doğdu? kikloplar, satirler, incubus succubus?? yoksa bu mitolojik varlıklar da ademle havvanın soyundan gelen genleri bozuk varlıklar mı yani? ırkların şekillenmesinin altında yatan nedenlere iyice bakıldığında tüm ırklar arasında ortak bir genetik kod bulunmasının da oldukça zor olduğu görülebilir. peki öyleyse neden bu ademle havva miti?

Dinleri oluşturan bütün anlatıların sembolizmin nadide örnekleri olduğunun en güzel göstergesi olan hikayedir. dinler çok katmanlı öğreti içeren kitaplara sahiptir. okuyan herkes kitaplarda anlatılanları kendi düzeyinden algılar. bu yüzdendir ya zaten aynı kitabı okuyup birisinin terörist olması, diğerinin de tüm yaratılanda yaratanı görmesi. adem ve havva hikayesi de böyle sembolik bir anlatımdır. insanın masumiyetinin bitişini anlatır. masumiyet ne zaman biter..
bunu yazan da senin düşüncelerinde biri belli....