Cevap: Türkler duyarsız bir yaratıktır!
Katıldığım noktalar çok fazla...
Öncelikle, biz Türkler duyarsızız demeyelim de, yumurta kapıya dayanmadan hareket etmeyi sevmeyiz diyelim, daha yerinde olur. Bizlerin birşeyleri görüp harekete geçmesi için, mutlaka arkamızdan birinin iteklemesi gerekir. En basit örnek, ödev yapmaya bile anne/babanın zorlamasıyla başlamak...
Tabii, her Türk aynıdır demiyorum. Ama çoğunluğun içinde duyarlı insanlar ne kadar fark edilir olur ki? Ayrıca, duyarlı insanlar o çoğunluğu da kendi tarafına çekmeyi başaramıyorsa, bu da beceriksizliktir, duyarsızlığa ışık tutmaktır. Yani, sen sadece ülkemizde çok duyarsız insan var deyip kenara çekilirsen, bu senle onlar arasında kutuplaşma yaratır, sen de onların aslında bu konuya dikkat çekmelerini sağlamaya çalışırken çuvallarsın.
Size yakın zamandan bir örnek vereyim:
Ankara'da ulaşım fiyatları indirildikten sonra, ani bir kararla eski haline döndü. Bu duruma sinirlenen Hacettepe Öğrenci kollektifleri egolardan birine parasız binmeye kalkıştılar. Güvenlik görevlileri kapıyı açmaya çalışırken onlar da kapıları sıkıca tutup içeri sokmadılar kimseyi. Bu durum haberlerde, Hacettepe'li bir grup Tkp'li öğrenci okul otobüsünü gasp etti şeklinde gösterildi. Bu olaydaki yanlışlar neler?
1. Kimseyi örgütlemeden, habersiz, sessiz sedasız propaganda yapmak bir kere baştan çuvallamak demektir.
2. O propaganda, fiyatlar eski haline döndüğünde değil, ilk indirim yapıldığında otobüs seferlerinin azaltılmasına yapılmalıydı. Çünkü adam kardan zarar yapıyor, yani otobüs seferlerini azaltmak yerine çoğaltsa, daha çok kazanacak ama umrunda değil. Amacı bizi zor durumda bırakmaktı.
3. Hadi o gün propaganda yapıldı. O zaman sadece parasız binip, kapılar kapatılmayacaktı. Sadece seslerini duyurmaları yeterdi. Ancak, içerde şoför olduğundan işler değişti. Parasız binmeleri durumunda alabilecekleri ceza, ufak bir miktarken, şoför rehin almanın cezasını siz düşünün. Rehin almak diyorum, çünkü dışardan görünen de buydu.
4. Hadi yaptın propagandanı, o zama ertasi gün, bir sonraki gün, her gün, bitene kadar tekrarlanacaktı. O grubun yaptığı eylem sadece bir gün haberlerde, dediğim şekilde yayınlandı. Bu sürekli hale gelseydi, mutlaka diğer öğrenciler de bu duruma tepkilerini koyacaklardı. Çünkü otobüs fiyatları hepimizi etkiledi. Bu propagandanın sonucu ne mi oldu? İ. Melih Gökçek, indirim sırasında bastırdığı 1 ytl'lik egoları satışa çıkardı. Şimdi 11 ytl yerine bir lira daha fazla veriyoruz, ama yine de 10 kez ego basabiliyoruz. Yani kazık yine bize girdi. Eylem yapan öğrenciler ertesi gün soruşturmaya çekildiler. Bize bişi olmadı. Ama bunu bütün okulun yaptığını bir düşünsenize... Kimi sorguya çekeceklerdi?
Türkler, eylemlerinde plansızlar. Eğer, insanlara olayları doğru açıdan görmelerine yarayacak doğru anlatım yollarını seçselerdi, bu kadar duyarsızlık da olmazdı. Mesela;
Tekel işçilerinin grevinde bir çok sol parti işçinin yanındayız diye sloganlar attı, Sakarya caddesinde beraber halaylar çekildi, Samsun'lu Tekel işçisinin vefatında beraber helvası yendi... Hepsi bu. Tekel işçilerinin yaptığı grev aslında çok büyük bir Sosyalist hareketken, işçiler bunu sadece haklarını aramak için grev olarak bildiler. Bir tane de akıllı çıkıp bunları bilgilendirmedi, bakın bu herif şunları şunları yaptı diye... O 4C, yıllardır var olan birşeyken, sadece grev zamanı dikkatleri çekti...
Anlatmak istediklerimi örneklendirmek istedim. Umarım anlatabilmişimdir.
|