Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, Cumhurbaşkanı Gül'ün ABD Başkanı'na sitemini böyle yazdı.
Cumhurbaşkanı Gül, Afrika’dan dönerken sözde Ermeni soykırımı konusunda ABD Başkanı Obama’ya kırılganlık dolu bir sitem gönderiyor. Gül’ün “Sayın Obama’yla artık bu meseleyi konuşmam. Konuşacak bir şey kalmadı. Her şeyi söyledik” sözleri, aslında ABD’nin ‘stratejik ortaklık’ konusunda bir imtihanda olduğunu hissettiren bir sitemdir.
* Türkiye ile ABD arasında ilişkiler geriliyor mu?
* Büyükelçimizi hangi şartla Washington’a göndeririz?
Afrika’dan dönerken kafamdaki sorular buydu...
Ve tabii şu soru:
“Başbakan’ın Türkiye’nin kaçak çalışan 100 bin Ermeni’ye iyi niyetle izin verdiğini, ancak böyle giderse onları geri gönderebileceklerini söylemesi konusunda Cumhurbaşkanı ne düşünüyordu?”
Afrika gezisinin dönüşündeki hâkim sorular böyleydi...
Önce ABD ile ilişkiler
* ABD ile sözde Ermeni soykırım kararının yarattığı kriz sürüyor. Bu konuyu Başkan Obama ile görüşmez misiniz? Böyle bir ihtimal yok mu?
Soruyu duyunca Cumhurbaşkanı’nın yüzündeki ifade keskinleşiyor:
“Sayın Obama’yla artık bu meseleyi konuşmam. Konuşacak bir şey kalmadı. Her şeyi söyledik... Her şeyi konuştuk. Düşüncelerimizi, iyi niyetimizi anlattık. Çözüm konusundaki samimiyetimizi vurguladık. Kafkaslar’daki durum ortadadır. Bu saatten sonra benim Obama’yla konuşacak neyim olabilir ki? Söylenmesi gerekenleri, anlatılması gerekenleri zaten söylemiştim. Hem de en geniş ve en kapsamlı şekilde.”
Türkiye’ye arkadan hançer
Abdullah Gül sorunların diyalogla, diplomasiyle, ikili ilişkiyle ve konuşarak çözülmesine inanan bir isimdir... Bugün eğer Irak’ta seçimler olabiliyorsa ve eğer çatışmacı gruplar, mezhepler, etnik gruplar arasında bir diyalog olduysa, Gül’ün katkısı büyüktür. Bunu ABD de biliyor...
İşte bu yüzden Gül, “Obama’yla konuşacak bir şeyim yok” diyerek kırılganlık dolu bir sitem gönderiyor Washington’a ...
Bu sitemin kaynağını biraz daha netleştirirsem eğer; “stratejik ortak” olarak Irak’ta Türkiye’nin büyük katkısını alan ABD, şimdi nasıl böylesine bir “arkadan hançer” durumu yaratıyor.
ABD’nin “stratejik ortaklık” konusunda bir imtihanda olduğunu hissettiren bir sitemdir bu...
Ve Gül devam ediyor:
“Bu tür çabalar, kararlar Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşmeyi zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramaz. Ama ne olursa olsun Kafkasya’da sorunlar bizim sorunlarımızdır. Şu andaki durum ne Türkiye, ne Ermenistan, ne de Azerbaycan için iyi bir durumdur. Biz ne yapıp yapıp Kafkasya’da barış için elimizden geleni yapacağız...”
Gül’ün söylediklerinden anlıyorum ki; eğer Başkan Obama harekete geçmezse, Ankara’ya güven verici bir mesaj göndermez ya da telefon açmazsa, bu gerilim sürer. Dahası kırılganlığın şiddeti yükselir.
Başbakan kin olmadığını anlattı
Şimdi ikinci soruya geçebiliriz...
Soruyu Star’dan Mustafa Karaalioğlu soracaktı... Söz biraz dolaşınca, Cumhurbaşkanı Gül, “Ne soracağınızı tahmin ediyorum. Bakalım doğru düşünmüş müyüm” diyor... Kahkahalar...
Ben “Nasıl biliyorsunuz?” diye sorarken Basın Başdanışmanı Ahmet Sever’e bakıyorum...
Cumhurbaşkanı, “Eee bizim de tahminlerimiz, tespitlerimiz var” diyor ve ekliyor:
“Sayın Başbakan bu konuda Türkiye’nin pozitif düşüncelerini anlatmak istemiştir. Gerçi sayı 100 bin değildir. Çok daha azdır. Türkiye’de bu şekilde çalışan insanlara böyle bir kin duygusunda olunmadığını ve kin duygusu güdülmediğini anlatmak için böyle bir örnek vermiştir. Elbette insani olaylarla siyasi olaylar ayırt edilebilmelidir. Farklı kelimeler, üsluplar olabilir. Yoksa Sayın Başbakan’ın insanseverliği yardımseverliği herkes tarafından bilinir.”
Gül, bu cevabı verdiğinde uçak Akdeniz üzerinden Türkiye’ye doğru süzülmeye başlıyor. Yorgun bir Afrika ritmiyle Türkiye’deyiz...
(Fatih Çekirge - Hürriyet)