Tekil Mesaj gösterimi
  #1 (permalink)  
Alt 15.03.10, 20:18
ViCToR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ViCToR
Haber Müdürü
 
Kaydolma: 24.01.10
Erkek
Mesajlar: 1.712
Teşekkürler: 83
Üyeye 493 kez teşekkür edildi
Yeni UFO'larla yakın temasa hazır olun!

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.

İşte çarpıcı UFO gerçeğine dair dudak uçuklatacak soru ve cevaplar...

Dünya dışı yaşam hakkında araştırmalar ve çarpıcı açıklamalar yapan, UFO’larla ilgili fotoğrafları tüm dünyanın hizmetine sunan, uzaylıların Türkleri de kaçırıp incelediklerini iddia eden Sirius’un kurucusu Haktan Akdoğan'dan dudak uçuklatacak sözler…
UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.

Astronotların uzaylı varlığına şahit oldukları söyleniyor, hatta bazıları onları görüntülemeyi başarmış; peki sizin bu görüntülere ulaşma şansınız oldu mu?
NASA'nın arşivinin büyük bir çoğunluğu bizde de var. 1960'lı yıllarda NASA'nın Mercury, Gemini ve Apollo gibi uzay uçuşları başladığından beri günümüze kadar gelen binlerce uzay uçuşunda astronotlar buna şahit oldular. Bunlar arasında James McDivitt, Story Musgrave, John Glenn, Brian O'Leary var. Uzayda görüntülenen bu cisimler uzay çöpü dediğimiz gruba girmeyen havada değişik manevralar yapan, ışık saçan, bir anda demateralize olan, maddeden anti maddeye geçe, garip ve bizde olmayan teknolojileri sergileyen varlıklar. NASA'da çalışmış bilim adamları da bunları artık açık açık söylüyor. Tam olarak UFO gerçeğini açıklamasa da NASA'da UFO varlığı hakkında bilgi ve belge mevcut. NASA bu gerçeği örtbas eden kurumlardan biri.


Uzaylılar filo halinde gelecek ve onlarla temas kuracağız dediniz; peki bu temas nasıl olacak, telepatik yollarla iletişim mi kuracağız, yoksa onlarla konuşacak mıyız?
Uzaylıların kendilerini çok net göstermemelerinin birçok sebebi var. Birincisi insanları bu gerçeğe hazırlamaya çalışıyorlar. Şu anda gelseler, gerçekten panik olabilirdi. 90'lı yıllarda Türkiye'deki halk bu konuda daha bilgisizdi ve önyargılar vardı. Şimdiki halkın tepkisi ise çok farklı; önyargılar kırıldı. Artık bilginin açığa çıkmasında dış basına yansıyan UFO gözlemleri, resmi makamların açıklamaları insanları belli bir bilinç durumuna getirdi. Bu önümüzdeki süreçte daha da artacak. 2015 ile 2020 yılları arasında bu varlık gruplarıyla direk temasın gerçekleşeceğini düşünüyorum. Direk temasçılardan, dünya dışı varlıklarla ilgili çalışma yapan arkadaşlarımızla yaptığımız toplantılar sonucunda böyle bir tahminde bulunabiliyoruz. Yeni jenerasyon iletişime geçme dönemini yaşayacak.

2015 İLE 2020 ARASI KRİTİK TARİH: 9.5 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREMLERİ GÖRECEĞİZ

2015 ile 2020 yılları arasında iletişim başlayacak, o varlıklarla diyaloga gireceğiz. Yüksek frekanslı elektronlar içeren yeni bir enerji kuşağının içindeyiz buna foton enerjisi (kuşağı) diyoruz. Dış uzaydan gelen bir etkinin altındayız bunu bilim adamları da saptadı, yüksek bir ışın bombardımanının altındayız. Bu tüm dünyanın manyetik alanını değiştiriyor; insan DNA'sında da büyük değişimler yaşanıyor.

2011'in sonlarında öyle bir solar aktivite bekleniyor ki, Güneş sistemindeki patlamalar sonucu dünyadaki tüm iletişim sisteminin kopacağını öngörüyoruz. Bu değişiklikler tüm evreni kaplamış durumda, Uranüs ve Neptün'de de manyetik değişiklikler var. Yüksek frekanstaki enerji bizim manyetik alanımıza çarptığı zaman onu değişime uğratıyor. Dünyanın magmasında değişiklikler oluyor, yerkabuğunda oynamalar meydana geliyor. Depremler 8.5, 9 derece hatta 9.5'ları da göreceğiz. Maalesef bunlar yaşanacak. Bu değişim ve dönüşüm sürecidir. Bundan kötü şeyler algılanmaması lazım, kutsal kitaplar da bunu söylüyor, o gün yerküre başka bir yere dönüştürülür der. Kıyamet aslında bir son değil değişim. Dünya yok olacak denmiyor, başka bir yerküreye dönüştürülecek. Farklı bir boyuta doğru gidiyoruz. Bu da bahsettiğimiz ışık frekansları ile oluyor. Evrende her şey enerjidir. Bizler, gezegen her şey dönüyor. Bu enerjilerin dalga boyları var, bu gelen enerji çok yüksek frekansta bir enerji ve bizim gezegenimizde konumlanmaya çalışıyor. Biz de bu enerjiye kendimizi ne kadar açarsak, ne kadar pozitif olursak, doğayla ne kadar barışık olur ve sağlıklı beslenirsek, bizim yaydığımız manyetik alan da bu enerjiye uyum sağlayacaktır. Pozitif olursak evrendeki pozitif enerjiyi kendimize çekeriz. Bu enerjiye sahip varlıklar başka bir boyuta geçecek, duyularımız çoğalacak, telepati, ışınlama gibi şeyleri yapabileceğiz. Bu güçler bizde aslında var ama kullanamıyoruz, bu gelen enerji bunu aktive edecek. DNA sarmallarımız 12'ye çıkacak, bu sarmalın artması demek insanın süper bilince geçip var olup da kullanmadığı yetilerini kullanabilmesi demek. Dünyadaki insanların yükselişine yardım etmek geçişini kolaylaştırmak için çalışmalar yapıyorlar. Bu bir aydınlanma dönemi, Rönesans çağı diyoruz biz buna.

"UZAYLILAR TÜRKLERİ DE KAÇIRIP İNCELEDİ"

Uzaylıların, dünyada yaşayan varlıklardan örnekler almak için insan ve hayvanları kaçırarak incelemelerde bulunduğuna dair rivayetler var. Bu rivayetlere itibar ediyor musunuz, bildiğiniz ilginç bir kaçırılma öyküsü var mı?
Mesela bir kadın regl olmuyor, doktora gidiyor doktor "hamilesin" diyor. Kadın şaşırıyor, "erkek arkadaşım, kocam ya da sevgilim yok, kimseyle cinsel ilişkide bulunmadım" diyor. Bir iki ay sonra kadın tekrar doktora gittiğinde cenini almışlar, rahim tertemiz. Kadın birtakım flashback'ler ve vizyonlar görüyor, dişçi odasına benzer bir yerde olduğunu görüyor. Üstünde ışıklar ve bazı varlıklar olduğunu hatırlıyor. Hipnoz esnasında uzay gemisine alındığını hatırlıyor. Üzerinde denemeler yaptıklarını hatırlıyor. Bilim adamları bunu dünya dışı varlıkların melez bir ırk yaratma çalışması olarak açıklıyor.

Peki Türkiye'de de bu tarz kaçırılma vakaları var mı? Sayısı ne kadar?
Türkiye'de 200-300 kaçırılma vakası var biz bunun 100 kadarından eminiz. 120'ye yakın denekle çalışıyoruz, seanslar yapıyoruz, çip olayları da var. Önümüzdeki süreçte bunları basınla paylaşacağız. Bunlar her sosyal meslekten insanlar. İnsanların kimileri çekindiği için bunları açıklamıyor, deşifre olmak istemiyorlar.
(Aygül Güçlü / Sabah internet)
Alıntı ile Cevapla
Sponsor