8.Bölüm: Zihingören
Jason’ın ağzından
Gün batımına kadar zamanım var. Güneş çekildikten sonra onlar ortaya çıkmaya başlıyorlar. Bu yüzden yeni gücümü öğrenebilmem için gündüz olması gerekiyor. Gücümü kontrol edebilmek için kasabadan dışarı çıkmak zorundayım. Neden kasabada öğrenemiyorum onu dahi bilmiyorum ama böyle bir kural olduğu söylendi Kelvin tarafından. Ayrıca bana gücümü öğretecek kişi kim biliyor musunuz? Tabii ki hayır bu hikâyeyi ben anlatıyorum ben söylemeden bilemezsin. Kim mi o kişi Alex. Alexandre Draum. Kendini beğenmiş, pörtlek gözlü, yakışıklı çocuğumuz. Son zamanlarda biraz daha ona ısınsam da. Hangi bilgiyle bana yeni gücümü öğretecek merak ediyorum.
Neyse bundan önce bir şey daha oldu onu anlatayım sonra Alex’in nasıl bana yeni gücümü öğreteceğini anlatırım. Dün Kelvin’in evinden 11 sularında çıktım. Onu dinlerken zaman nasıl geçmiş bilemedim bile. Çıktığım sırada oradan otobüs durağına yürümekteydim. Tam o sırada kırmızı bir araba önümde durdu. İçinden geçen gün sabah onunla uyandığım çıplak kız Elena çıktı. Arabadan inerek yanıma geldi ve bana samimi bir şekilde bir şeyler demeye başladı;
“Jason merhaba!”
“Merhaba! Elena!”
“Canın çok sıkkın görünüyor Jason. Sıkıntını gidermek için bir şeyler yapabiliriz.”
Bu bir teklifti sanırım. Birazcık kafamı dağıtmam gerekiyor bu teklifi kabul edebilirim aslında. Şimdi siz de dersiniz Melanie’ye ne olacak? Sanırım onunla beraber olamayacağız. O beni istemedikten sonra onunla olamam zaten.
“Aslında biliyor musun? Gerçekten sıkıntımı gidermek için bir şeyler yapmak isterim.”
Diyerek teklifini kabul ettim ve kırmızı arabasına atlayarak onun evine gittik. Evine geldiğimizde Elena beni salona davet etti. Ben salonda onu beklerken etrafı süzüyordum. Birkaç dakika sonra üstünü değiştirerek yanıma geldi. Üstünde geceliği vardı uzaktan baktığınızda içini görebiliyordunuz. Elinde iki tane bira vardı, birini bana vermek istedi. Ben ise bu teklifi kabul etmeden bir an önce onunla olmak istiyordum. Elindeki içkileri alarak bir kenara koydum ve onu öpmeye başladım. Yavaşça kanepeye yatırarak öpüyordum. Bir anda kendimi onun üstünde buldum. Yukarı aşağıya doğru ahenk içindeki hareketlerle dudaklarından öpüyordum. Bir anda beni iterek bir şeyler demeye çalıştı.
“Bir dakika Jason. İçkilerimizi içelim önce ondan sonra devam ederiz.”
“Hayır, beklemek istemiyorum” diyerek onu zorluyordum. Yavaşça üstündekileri çıkardım ve gitgide onu öpmekte hızlanmaya başladım. Neden böyle yaptığımı bilmiyorum ama daha vahşi olmak istiyordum.
Birkaç defa Elena beni üstünden atmaya çalışıyordu ben ise ona karşı koyuyordum. Gitgide hızlandım. Öpmeyi bırakarak üstünden kalktım ve üstümü çıkarmaya başladım. Tam pantolonumu çıkaracaktım ki Elena beni engelledi.
“Neden bu kadar acele ediyorsun Jason. Gece uzun biraz daha zaman geçirelim sonra devam ederiz.”
O konuşurken pantolonumu da çıkarmıştım.
“Beklemek istemiyorum Elena, seni istiyorum yoksa sen beni istemiyor musun?”
“İstiyorum ama Jason çok acele ediyorsun.”
Onu dinlemeden tekrar onu kanepeye attım ve bu sefer daha da hızlandım. Birkaç dakika sonra onun içinde olduğumu hissettim. Ben bundan zevk alıyor gibiydim ama o almıyordu. Neden şimdi böyle yaptığını anlayamıyordum. Sonra tekrar beni kuvvetlice itti ve beni istemediğini söyledi.
“Dur, Jason.” Dedi ve beni itti. Yerden bokserımı alıp elime uzattı. “Şunu giy de öyle konuşalım istersen” diyerek beni güldürmüştü.
“Ne oldu? Jason.” Diyerek suratıma bakıyordu.
“Bir şey olduğu yok sadece seni istiyorum Elena.”
“Hayır! Beni istemiyorsun Jason. Benimle olmak istiyorsun. Neden bunu yaptığını bilebiliyorum. Melanie sana “hayır” dediği için.”
“Bunu nerden çıkardın Elena.”
“O istediği kişiyle olabiliyor ama sen olamıyorsun ve bunu kendine yediremiyorsun. Mutlaka biriyle olmak zorunda hissediyorsun kendini Jason. Beni sadece bir zevk için istiyorsun. Beni ben olduğum için istemiyorsun.”
“Demek öyle Elena. Neden geçen gün benim yatağımda uyandın o zaman?”
“O zaman sarhoştun Jason. O zaman beni istiyordun.”
“Hiç sanmıyorum Elena. Şimdi fark edebiliyorum. Beni sevdiğin için benimle olmadın benimle olmaya zorlandığın için benimle oldun.”
“Sen bunu nereden çıkardın Jason.”
“Eve girdiğim sırada askılıkta asılı olan kanlı paltonu, çamur ve kanlı botlarını görmediğimi mi sandın. Kimsin sen Elena? Ne istiyorsun benden?”
“Demek anladın. Anladığına sevindim aslında seninle olmak tam bir eziyet.”
“Ne istiyorsun Elena?”
“İstediğimi çoktan aldım Jason.”
“Neymiş istediğin.
“Seninle olmak. Seninle olduğum zaman fazla bir şey düşünemiyorsun ve bende zihnine girerek kendi istediğim şeyleri zihnine yerleştirebiliyorum. Şimdi görüyorum ki bunun etkisinden kurtulmayı başarmışsın, başka biriyle olmuşsun ve benim koyduklarım zihninden silinmiş gitmiş ama merak etme birkaç saat sonra yenileri gelir” dedi ve ardından pis bir şekilde güldü.
“Neden bunu yapıyorsun Elena. Bunun karşılığında sana ne veriyorlar.”
“Ölümsüzlüğü.”
“Demek pis bir ucube yaptırtmak istiyorsun.”
“Onlar ucube değil Jason. Onlar bana istediğimi verebilecek değerli yaratıklar. Senin bana verebileceğin neler. Bana ölümsüzlüğü verebilir misin Jason?”
“Hayır, ama sana ölümü verebilirim Elena.” Diyerek kızın üstüne atladım ve onu boğmaya çalıştım. Hiç olmadığım kadar cani oluyordu sanki. Hiç istemediğim kadar birini öldürmek istiyordum. Hırslı bir şekilde onun boğazını sıkıyordum. Birkaç dakika sonra cebeleşmesi durdu. Sanırım artık ölmüştü.
Onu öldürmüştüm hem de birkaç dakika içinde. Bu hem güzel bir duyguydu hem de iğrenç bir duygu. Onu öldürmüştüm ama şimdi onun cesedini ne yapacaktım. Evde delillerin arasında onu bırakamazdım bu yüzden onu kendi bahçesine gömdüm. Kömürlükte bulduğu kürek ve kazmayla bir çukur açtım ve onu oraya gömdüm. Gece olduğu için herkes uyuyordu bu yüzden kimse ne yaptığımı görmedi. Onu gömdükten sonra içeri girerek bütün delilleri yok ettim ve arkasından kapısını kilitleyerek oradan hızlıca uzaklaştım.
Eve geldiğimden kendimi kirlemiş hissediyordum. Birini öldürmüştüm ellerimi kana bulamıştım. Aslında kana bulamamıştım onu boğduğum için. Banyoya giderek hemen bir duşa girdim ve bu kirden arınmaya çalıştım. Üstümdeki kirden arınsam bile zihnimde bir yerde mutlaka bu kir kalacaktı ve vicdanım hiçbir zaman beni rahat bırakmayacaktı. Ama ne de olsa bundan sonra daha çok kişi öldürecektim buna alışmalıydım. Bu düşüncelerden kurtularak hemen yatağa girdim ve yarın olması bekledim. Yarın büyük bir işim vardı. Alex bana yeni güçlerimi öğretecekti.
Sabah kalktım ve hemen en güzel elbiselerimi giydim ve Alex’in yanına koştum. Alex’in evi bizim iki sokak aşağımızdaydı fazla da uzak sayılmazdı. Kapıya dayandım ve zili çaldım. Birkaç dakika sonra içeriden bir ses geldi.
“Kim o?”
“Benim Jason. Sabah gel demiştin.”
“Bu kadar erken gelmene gerek yoktu Jason.” Diyerek kapıyı açtı. Kapının arkasından sadece kafası görünüyordu.
“İçeri gel Jason” diyerek kafasını çekti ve kapıyı açtı. Kapının arkasında saklanıyordu sanırım çıplaktı. İçeri girdim. Alex’in altında sadece bokserı vardı. Kaslı yapısı ve dağınık saçları ile ben bile seksi olduğunu düşündüm. Fazla beyaz tenliydi ama bu normal bir şey zaten buralarda.
Benim içeri girmemle beraber kapının karşısında ki odadan Francesca çıktı.
“Kim gelmiş hayatım” diyerek saçlarını arkasına atıyordu. Beni görünce durakladı.
“Jason senin burada ne işin var?”
“Sanırım benim aynı soruyu sana sormam gerekiyor.”
Gülümseyerek cevap verdi;
“Alex ile çıkıyoruz Jason bilmiyor musun?”
“Gerçeği söylemek gerekirse bilmiyordum.”
“Duydum ve çok üzüldüm Melanie ile olmamış.”
Aradan Alex çıkarak;
“Melanie mi? Neden onun sana bakacağını düşündün Jason.”
“Neden düşünmeyeyim Alexandre.”
“Melanie’ye göre küçüksün gibi”
“Aşk diyorlar sanırım buna.” Diyerek bir laf sokma durumlarına girdim. Derken Francesca araya girdi.
“Neyse bende gidiyordum zaten siz ne yapacaksanız devam edin.”
“Peki, görüşmek üzeren Francesca.”
Dedikten sonra Francesca içeri girdi. Alex’de beni salonuna alarak beklememi istedi. Ben beklerken o da üstüne bir şeyler giymek için Francesca’nın bulunduğu odaya girdi. Sabahın bu köründe gelerek ona ayıp ettiğimi düşündüm ama ne yapayım gece uyuyamadım ayrıca Kelvin saat 8’de beni bekleyeceğini söyledi. Dolayısıyla saat’te 8 olunca bekleyemedim.
Allah’tan fazla bekletmeden hemencecik geldi Alex’de sıkıntıdan patlamadım bu siyahlarla kaplı odada.
“Evet, geldim. Hadi bakalım gel benimle.”
Ayağa kalkarak Alex’i takip ettim. Garaja inerek arabasına atladı. Bende arabaya atladım ve garajdan çıkarak kasabanın dışına doğru ilerledik.
Sanırım uzun bir yolculuk olacaktı. Onun için Alex’e birazcık müzik açmasını söyledim. Bana olan siniri geçmiş gibiydi ne istersem yapıyordu. Müziği açtı dinleye dinleye gidiyorduk. Ve ben suskun kalamayarak sordum.
“Çok şanslısın Alex. Francesca gerçekten çok seksi.”
“Teşekkürler Jason. Sana da aynısını diyebilirdim tabii Melanie ile olabilseydin.”
“Bunu yüzüme vurmana gerek yok Alex.”
“Yüzüne vurmuyorum Jason. Gerçekten çok seksi bir kızdır. Onunla bir kere yatma şerefine erişebildiğimden söylüyorum.”
“Tahmin edebilirdim. Neden garip gelmedi bu bana.”
“Alıştığından olabilir.”
“Buna karışamam sanırım. İstediği kişiyle olabilir.”
“Eee! Evlat bu zamana kadar hiç biriyle olmadığını söyleme bana.”
“Bir kişiyle oldum sanırım.”
“O kim o şanslı kız.”
“Adı Elena’ydı.”
“Seksi miydi bari?”
“Dün gece onu öldürene kadar seksiydi.”
Dediğim anda aniden firen yaparak arabayı durdurdu. Kemerim takılı olmasaydı kafam cama geçebilirdi.
“Ne yaptın?”
“Öldürdüm ve sonra da bahçesine gömdüm.”
“Neden böyle bir şey yaptın Jason. Anlatmak ister misin?”
“Neden mi? Çünkü kendisi sevgili dostlarımız vampirlerle işbirliği yapıyordu. Beni etkileyemeye çalışıyordu.”
“Bunun böyle olduğunu nasıl anladın peki?”
“Geçen sabah aynı yatakta uyandık. Ve benimle seks yaptığını söyledi. Bunu neden hatırlamadığımı sordum ve bana dün gece çok sarhoştun. Bu normal bir şey dedi. Ardından birkaç gün geçtikten sonra yani dün, beni gece saat 11 sularında Kelvin’in evinin önünde gördü ve beni kendi evine davet etti. Evine girdiğimde askılıkta ki kanlı palto ve yerde duran kanlı botları gördüm. O anda bir şeyler çevirdiğini düşündüm. Sonra birkaç dakikalığına içeri gitti ve neredeyse çırılçıplak bir şekilde elinde içkiyle geri geldi. İçkileri alarak bir kenara koydum ve giderek onu öpmeye başladım. İlk başlarda birazcık rahatsızlık duyuyordu. Onun içine girdiğimde benden zevk almadığını hissettim. İşte o anda anlamaya başlıyordum her şeyi. Ardından o da beni istemediğini söyledi ve bende düşüncelerimi dile getirdim. Ve onun sonunda ne olduğunu itiraf etmesini sağladım ve gerçekleri ağzından duydum. Duyduğum gerçekler karşısında onu öldürmek zorunda kaldım ve pişmanda değilim. Yine olsa yine yapabilirim.” Dedim.
Ardından Alex ikna olmuş gibi olacak ki arabayı sürmeye devam etti. Azıcık sinirliydi artık eskisi gibi alaycı bir şekilde de olsa konuşmuyordu benimle. Tıngır mıngır sessizce yolda ilerliyorduk. Şarkının çalmasından başka hiçbir ses yoktu ortalıkta.
BÖLÜM SONU