Tekil Mesaj gösterimi
  #23 (permalink)  
Alt 17.02.10, 21:20
Crimson Lady - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Crimson Lady
My Perfect Circle
 
Kaydolma: 28.08.09
Kadın - 34
Mesajlar: 4.346
Teşekkürler: 379
Üyeye 847 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Karanlığa Aşk

Joannie demiş ki:
- Klasiklerden gidiyorsun genelde klasikler beni sıkar ama hikayen sürükleyici

ve


Bunu bana yapamazsın. Brian ve Natalie'ye neler olacak? Çok merak ederim sonra ben yaa geceleri uyuyamam!

Hiç olmazsa yeni bölümü hemen koy
O zaman yeni bölüm geliyo

Bölüm 5: 11 Kasım 2009

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.


...

O gün Brian tüm zamanını evde geçirmeyi planlamıştı. Dağınık bir arkadaşa sahip olmak çok zordu ve evi toparlaması gerektiğini biliyordu. Natalie okula gitmişti. Hamperd ile görüşmesi olduğunu biliyordu ve çıkacak sonucu sabırsızlıkla bekliyordu. Taze sıkılmış portakal suyundan bir yudum aldı, yeni bir güne başlamıştı.

Önce biraz etrafa çeki düzen verdi. Epey yorulmuştu, ılık bir duş aldı. Natalie'nin sürekli izleyelim bir ara dediği DVD'lerden birini izlemeye koyuldu. Aklında bir sürü düşünce vardı. Herşeyin ortak noktası Natalie idi. Brian'ın yıllardır kendine itiraf etmeye korktuğu gerçekler zihninde derin oyuklar açıyordu. Natalie'ye aşıktı işin aslı, ama bu Brian için gerçekten çok zor bir tabir olurdu, yani Natalie'ye sadece aşık değildi. Hayrandı ona, saygı duyuyordu içtenlikle. Natalie'nin böyle hislere bir an olsun kapılmadığından o kadar emindi ki, bu sebeple kendisine itiraf etmekten de hep çekinmişti. Ayrıca, Natalie'ye dostluktan başka birşey veremezdi. Bunu da biliyordu ve onunla dost olmak, onun en yakını olmak bile yeterdi Brian için. Açıkçası, nefesinin odanın içinde dolaşması bile mutlu kılıyordu delikanlıyı.

Akşam Natalie geç gelince, tekrar ısıttı yemekleri. Masada hep birlikte yerlerdi yemeği. Şimdi biraz sızlamıştı içi. Acaba görüşme nasıl geçmişti? Bunları düşünürken mutfak camından bir ses geldi. Kedidir diye düşündü. Yine yemeğin kokusunu almıştı anlaşılan. Fakat ses bir kez daha çınladı kulağında. Yerinden kalktı, pencereye doğru yöneldi. Pencerede hiçbirşey olmadığına emin olduktan sonra masaya döndüğünde bir süre adım atamadı.

...


Natalie hala bir yanıt bekliyordu Brian'dan.

"Susacak mısın böyle? Lanet olsun! Bana cevap vermek zorundasın! Ben... ben ..."

"Şimdi kendini yormaya değmez, yorgunsun, yürüyecek halin yok baksana..."

Brian o kadar şefkatle bakıyordu ki Natalie'nin gözlerinin içine, söyleyecek söz bulamadı genç kız. Sadece başıyla onayladı. Şimdi Brian daha bir sıkı sarılmıştı bedenine, kollarından akan soğukluğu hissediyordu. Fakat bu başkaydı...

Bir ara sokağa girdiler. Natalie nereye nasıl geldiğinin bilincinde olamayacak kadar bitkindi. Brian kucakladığında bir kolunu boynuna attı, başı dönmeye başlamıştı bile. Bir apartmana girdiler. Brian'ın evine gidiyorlardı.

Daireye girdiklerinde Brian önce Natalie'yi koltuğa bıraktı, bir süre koltukta uzanmış güzelliğe baktı. Sonra yanağına bir öpücük kondurup dışarı çıktı.

Natale ancak kendine geldiğinde farkedebildi başka bir yerde olduğunu. Ayağa kalktı, evi incelemeye koyuldu. Zevkle döşenmişti, birçok mobilya antikaydı. Ortamı yalnızca küçük mum ışıkları aydınlatıyordu. Duvarlarda fotoğraflar vardı, ikisinin birlikte geçirdikleri zamanların anısına... Gülümsedi Natalie, bunları anımsamak ne kadar hoştu. Briden kapının kilidinin sesini duyunca irkildi. Ortamı inceliyor gibi görülmemek için koltuğa oturdu. Gelen Brian'dı.

Ama yalnız değildi...
Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler: