13.02.10, 17:43
|
|
My Perfect Circle
|
|
Kaydolma: 28.08.09
Kadın
- 34
Mesajlar: 4.346
Teşekkürler: 379
Üyeye 847 kez teşekkür edildi
|
|
Karanlığa Aşk
*Öncelikle bir açıklama yapmam gerek... Bu hikayeyi iki sene önce yazmaya başlamıştım. Buraya paylaşıcam ve eğer bölümlerde gecikme olursa şimdiden söylemeliyim ki sınav maratonu olacaktır sebebim. Şimdiden böyle bir durum için özür dilerim.
KARANLIĞA AŞK
Bölüm 1: Dirilme
Gecenin yerini güne bırakmasına çok az bir zaman kalmıştı uyandığında. Alışkanlık haline gelmiş bir uykusuzluk üzerine tünemiş, beyninde birikmiş ve eskimeye yüz tutmuş düşüncelerin huzursuzluğu ruhunu ele geçirmişti... Yattığı yerden doğruldu, tanıdık olmayan bir his vardı içinde. Etrafına bakındı, sanki içinde bir yerlerden emir verilmişçesine kitaplığa yöneldi. Beceriksizce karıştırdı tozlu raflardan kurtulmayı bekleyen kitapları. Sonra birden durdu, odaya tekrar baktı...
Birden kulağında tanıdık bir melodi çınladı. Notalar havada somut haldeydiler, uçuşuyorlardı. Notalar sonra koyu kırmızı duvarlarda gezindiler bir süre ve sustular... O an gerçeği kavradı: Başka bir yerdeydi, yabancı, küçük, soğuk...
"Neredeyim ben?"
İçinde istemdışı bir hırs, korkuyla kaplanmış bir şekilde odaya defalarca baktı, tekrar, tekrar... Ortada göze çarpan en ufak birşey yoktu ilk bakışta; bir yatak, bir kitaplık, bir ayna ve yerde gelişigüzel bırakılmış bir defter...kapı?
Kapısı yoktu odanın! Buna inanmak çok güçtü! Sadece tavana yakın küçük bir pencere vardı fare deliği kadar...
"Bu nasıl olur??"
Ne yapacağını kestiremedi önce, midesinde tuhaf bir bulantı hissediyordu. Aynanın karşısına geçti, yüzünü inceledi.
"Delirdim sanırım!"
Aynadaki yansıma Natalie'ye o kadar yeni ve uzak, bir o kadar da tanıdık ve yakın geliyodu ki! Yüzüne dokundu, cildi pürüzsüzdü, sigara ve alkol mahvetmişti oysa ki tenini. Gzöbebekleri iriydi, zümrüt gibiydi ve gözlerinin akı parıldıyordu. Dudakları dolgundu normalinin aksine ve hoş bir kıvrım konmuştu dudaklarına...Saçları gür ve uzundu, beline kadar geliyordu. Üzerinde giymem dediği türden ihtiyar işi beyaz bir elbise vardı, ayakları çıplaktı. Yerdeki kireçten olsa gerek, bembeyaz tozla kaplanmıştı.
"Bu...Bu ben olamam. Bu sadece bir rüya, bir saçmalık!"
Kendisine telkinde bulunuyordu; "Bunlar gerçek değil!" Biraz olsun sakinleştiğinde yerdeki defter gözüne ilişti. Deftere uzandı... Kırmızı kaplı eski, ucuz bir romana benziyordu. Sayfalarını karıştırdı.
"Bu da neyin nesi?"
Sayfalardan biri özenle katlanmıştı... İçinde bir not yazıyordu.
"Sanırım bunu okumam gerek..."
|