Tekil Mesaj gösterimi
  #22 (permalink)  
Alt 30.12.09, 22:49
Walter Bishop - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Walter Bishop
Profesör Baykuş
 
Kaydolma: 21.08.09
Erkek - 31
Mesajlar: 2.158
Teşekkürler: 447
Üyeye 347 kez teşekkür edildi
Standart Cevap: Bir Damla Kan... 1.Bölüm: Milford Kasabası

UyarıGörmek için lütfen buradan üye olunuz.


4.Bölüm: Aşk
“Her sabah onu sevmeyi bırakıyordum ama her akşam onu tekrar seviyordum.”


Yatağın içinde dönüyor duruyordum. Sabah olmuş olmalıydı. Şimdi kalkıp üstümü giyip kulübe gitmem gerekiyordu ya da işime. Sonuçta bu şeyden para kazanıyordum. Ama o sabah bir gariplik vardı ben Annem ile Babamın yatağında yatıyordum. Hem de diğer yastık da ise biri yatmıştı. Olamaz! Dün gece, yoksa ben biriyle, hayır bunu aklıma bile getiremezdim. Melanie’yi aldatmış mıydım yani ben şimdi? Yok! Hayır, aldatmış sayılmam. Sadece ben seviyorum onu, onun beni sevdiği falan yok. Bu da aldatmadım demek oluyor.

Diye düşündüğüm sırada odanın kapısından içeriye uzun siyah saçlı, yeşil gözlü ve üstünde sadece iç çamaşırları olan kadın içeri geldi.

“Uyanmışsın tatlım. Dün gece gerçekten harikaydın” gibi klişe bir laf yaparak yanıma uzandı. Ben ne olduğunu anlamayan bakışlarla kadının yüzüne bakıyordum ki kadın ne düşündüğümü anlamış olacak ki bana;
“Bir şey hatırlamıyor musun? Tatlım. Normal dün gece çok sarhoştun ve de harikaydın. Bunu her gece tekrarlamak isterim.” Dedi.

İnanmıyorum dün ilk defa bir kadınla olmuştum ve bunun farkında değildim. Olamazdı bu şimdi kadına dün gece neler yaşadık diye de soramazdım. Bu hayatımda başıma gelen en ilginç olay olacaktı. Tabi diğer iğrenç yaratıkları hesaba katmazsak en ilginç olay bu olacak.

“Hiçbir şey hatırlamıyorum gerçekten. Neler yaşadığımızı bile hatırlamıyorum.”

“Oh! Çok tatlısın Jason.”

“Daha adını bile bilmiyorum.”

“Elena”

“Elena! İnanmıyorum. Özür dilerim ama gerçekten bir şey hatırlamıyorum.”

“Sorun değil Jason. İstersen tekrar yaşayabiliriz o anları.”

Diyerek üstüme geldi ve dudağımdan öpmeye başladı. Onu engelleyerek;

“Dün gece o anı yaşamalıydım üzgünüm hayatım ama olmaz işe geç kalıyorum. Belki daha sonra” diyerek ayağa kalktım ve yerde duran pantolonu alarak ayağıma geçirdim. Tek bacağımı pantolonun bir paçasına sokmayı başardım diğerini ise seke seke sokmaya çalışıyordum. Bu arada ise gömleği giymeye çalışıyordum. Elena ise bana hayran hayran bakarak;

“Gerçekten çok tatlısın Jason” diyordu ve sonunda bana bakmayı kesip oda üstünü giymeye başladı.

Kapının orada onu bekliyordum hemencecik aşağıya indi. Kapıyı açarak önce onun çıkması bekledim.

“Teşekkürler tatlım çok naziksin” diyerek bir öpücük daha kondurdu yanağıma. Ben yine bir şey diyememiştim. Gözlerimi iki yana devirerek ne yapacağım şimdi ben diye düşünüyordum.

Elena’nın ardından bende dışarı çıktım ve kapıyı çektim. Kapıyı kilitlemeye çalışırken evimizin kapılarının aynı hizada olduğu Melanie bana başparmağını yukarı kaldırmış bir şekilde göz kırptı. Ben yine şaşırmış bir durumda, kulübe gitmek için arabasının yanına geldiğimde;

“Dün gece bayağı bir aksiyonlu geçti sanırım Jason.” Dedi ve yüzüme bakarak sırıttı.

“Hiç o konudan bahsetme!” diyerek kestirip atmak istedim.

“Nerdeyse bütün sokak kızın çığlıklarını duymuştur.” Dedi tekrar.

“Lütfen, konuyu değiştirebilir miyiz?” diye rica ettim.

“Tamam, hemen sinirlenme azgın çocuk” diyerek tekrar sırıttı Mel.

Benim yanımda böyle şeyleri söylemesi hem benim yüzümü kızartıyor hem de beni üzüyordu. Ben onu aldattığımı düşünürken o beni nasıl düşünüyordu? Gerçekten bu aşkın tek taraflı olması hiç hoşuma gitmiyordu. Onu sevmemek, onu düşünmemek istiyordum ama kendimi tutamıyordum. Her sabah onu sevmeyi bırakıyordum ama her akşam onu tekrar seviyordum. Bu hoşuma giden bir şey değildi. Bir de üstüne dün gece o kızla olmam. Beni daha da kötü etti. Ah! Keşke ona bir açılabilsem. İçimi ona dökebilsem. “Seni Seviyorum” diyebilsem ne kadar rahatlarım bilemezsiniz. Onu kollarıma alıp sarsam, burnumu burnuna değdirerek onu sevdiğimi söyleyebilsem, her defasında önü kalbimde hissedebilsem neler vermezdim bilemezsiniz.

Şimdi aklıma geldi de dün gece o kızla olurken korunmuş muydum? Yok, hayır korunmuşumdur kesinlikle. Ya! Korunmamışsam bir çocuğum mu olacak? Sevmediğim biriyle evlenmek zorunda mı kalacağım? Tanrım! İnşallah korunmuşumdur. Diye düşünürken yolu yarılamışız bile.

“Kulübe az kaldı! Jason… Dün gece ki vampir olayından sonra sana şimdi birkaç öğüt vermem gerekirdi ama gerek duymuyorum.” Diyerek bir anda resmi bir kimliğe büründü.

“Leonardo’nun ölmesi çabuk duyulacaktır. Bundan sonra kasabadan dışarıya adımımızı atmasak iyi olur sanırım. Yoksa her an bu kasabadan çıkarsak bizi avlarlar.” Diyerek birkaç nasihatte bulunmuştu zaten.

Bundan birkaç dakika sonra Mel’in cep telefonu çaldı.

“Sen bakar mısın? Jason. Araba sürerken konuşmak istemiyorum” dedi.

Telefonu elime aldım ve kulağıma götürdüm. Karşıdaki Rob’du.

[Alo! Melanie? Bir sorunumuz var.] dedi karşıdaki.

[Ben Jason. Ne oldu! Rob.]

[Bana Melanie’yi verir misin? Jason bu çok önemli.]

[Tabi bekle iki saniye] dedim ve telefonu Melanie’ye verdim.

“Rob! Seni istiyor Melanie”

[Alo! Rob ne oldu?]

[Tim. Vampirler Tim’i kaçırmış]

[Ne Tim’i mi? Bekleyin hemen geliyoruz.] dedi telefonu sert bir şekilde kapatarak. Arabayı sürmekte de hızlandı gideceğimiz yere hızlı gitmek istiyordu ama bu araba fazla hızlı gidemiyordu.

“Yapma tatlım! Biraz daha hızlı olamaz mısın?” arabasıyla konuşuyordu sanırım.

“Ne olmuş? Melanie”

“Tim’i vampirler kaçırmış.”

“Nasıl?”

“Dün gece hatırlıyorsan depoda yoktu Tim. Kasaba dışında işi vardı. Gece kasabada kalacak ve sabah dönecekti. Sanırım sabah olana kadar Logan ailesi Leonardo’nun ölümünü duymuş olacak ki. Bizden olan Tim’i kaçırdı.”

“Leonardo’yu bizim öldürdüğümüzü nereden biliyordu? Peki!”

“Logan ailesi bizleri çok iyi tanır. Bizler avcılarız Jason. O ucubeleri birkaç kere avlamaya çalıştık ama başaramadık.”

“Tim’im kasaba dışında nasıl olduğunu nereden biliyorlardı? Sanırım kasabada bir casusları var Melanie. Her şeyi onlara yetiştiren birisi var olmalı. 1 gece içinde Leonardo’nun ölümünü nereden duyacaklar. Bu kasabaya dahi giremiyorlar.”

“Bunları sığınakta konuşuruz herkesle birlikte zaten geldik.”

Doğru! Gelmiştik. Hemen arabadan indik ve hızlıca içeriye girdik. Rob heyecanlı bir şekilde neler olduğunu bize anlattı. Sabah sığınağa geldiğinde kapının önünde bir paket görmüş. İçini açtığında ise birkaç resim varmış. Tim’in kanlı resimlerini çekip göndermişler. Sadece resimler varmış içinde? İşte bu paket az önceki teorimi gerçeğe dönüştürmüştü. Birisi casus olarak kullanılıyordu. Belki de bu kişi aramızdan biriydi.

Alıntı ile Cevapla
Teşekkür Edenler: