Konu: Katsayı!
Tekil Mesaj gösterimi
  #13 (permalink)  
Alt 04.12.09, 21:07
Estergon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Estergon
KeLBaYKuŞ
 
Kaydolma: 07.09.09
Erkek
Mesajlar: 8.586
Teşekkürler: 315
Üyeye 796 kez teşekkür edildi
Arrow Cevap: Katsayı!

HarektOrdusu demiş ki:
- Zaten meslek ile anadolu nun farkı bu sen orda meslek öğrenirsin ilerde de direk işe veya 2 yıllık bi yüksek öğretimden sonra üniversiteye atlırsın.. Anadoluda ise fen grubunu, sosyal bölümünü veya, matematik bölümünü falan genişleterek öğrenmeye devam edersin ve mesleğini de üniversite de öğrenirsin temel fark ortada siz hem mesleği öğrenip hemde yarım yamalak öğrendiğiniz tarih, edebiyat, matematik, fizik ile birde üniversite ileri düzey bi mevkii de iş sahibi olmayı planlıyosanız vay o ülkenin haline!!.
Zatn meslek seçiyosan onu baştan kabul etmiş olmalısın meslekten bi savcı, bi avukat, profesör falan olmayı hayal etmiyodun heralde..Meslek mezunu olursanız üniversite mezunu istemeyen işlerde çalışabilirsiniz ve alanınızda çok hızlı yükselip uzmanlaşabilirsiniz.Sizinde avantajınız bu çünkü bi fen, anadolu öğrt. veya bizim gibi anadolu liselerinden daha önce iş hayatına atılıyorsunuz.
İmam Hatibe gelince onların durum baya bi karışık. Çünkü imam hatiplerdeki din ağırlıklı bir eğitim veriliyo fenin matematiğin ne kadar gösterildiği tartışılır. Sınavlara gelince de son dakika da dersanelerde birazcık gösterilen yani ezberletilen o pozitif bilimlerle de üniversite de veya üniversiteden mezun olduktan sonra birşey yapabileceklerini zannediyorlar. Düşünsenize Ep=m.g.h ın nerden geldiğini mantığını bilmeyen, yalnızca lise yıllarında dersane de zorla ezberletilmiş ya da okulda müfredat gereğince kaşla göz arasında anlatılmış bi bilgiyi kullanmaya çalışan imam hatipli bir mühendis... Pozitif bilimleri görmeden yalnızca din bilgisiyle -ki ülkenin şu zamanlarında öğretilen bilgilerinde ne kadar doğru olduğu şüpheli- bir yerlerde ülkeyi yöntmeye kalkmak Osmanlı'nın Gerileme dönemi sebepleri arasındadır. O zaman ki "ilmiye sınıfının" temel özelliklerine bakın bu zamanda yapılmaya çalışılanın aynısı olduğunu görürsünüz...
Öncelikle görüşleriniz için teşekkürler.
Ancak sizi böyle düşünmeye ileten nedir ?Tamam, imam-hatip liselerinde biraz daha din ağırlıklı eğitim veriliyor.Bu doğru ?
Ancak oradan çıkan insanlar neden bir mühendis, öğretmen, doktor vb. mesleklerde çalışamasın ?
2 ya da 3 sene önce İstanbul Kartalkaya lisesinden ÖSS 4. cüsü çıktı.Normal düzliseden olsa idi istediği her üniversiteye gidebilirdi.
Ancak katsayı adaletsizliği yüzünden gidemedi.Bu hak mıdır, hukuk mudur?
Bir de Osmanlı nın gerileme dönemine değinmişsiniz.
Osmanlı yükselirken de Medrese ve Enderun' lar vardı.
Yükselirken tamam güzel de gerilerken neden kötüleniyor ?
Bir sürü dini alim vardır ki pozitif bilimlerde söz sahibi olan, Avrupa da kitapları asırlarca okutulan...

Cabir bin Hayyan, modern kimyanın babası sayılır. Bundan 1200 yıl önce atom bombası fikrini ortaya atmıştır. “Atom parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir güç meydana gelir ki, Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın kudret nişanıdır.” demiştir.

Fârâbî, havanın titreşimlerinden ibaret olan sesin fizikî ilk açıklamasını yapmıştır.

Cezeri, günümüzden 9 asır önce su ve basınç gücünden faydalanarak otomatik saatler, robotlar icat etmiştir. Dolayısıyla sibernetiğin ilk kurucularından sayılır.

Akşemseddin Hazretleri, hastalıkların mikroplardan meydana geldiğini ispat eden Pasteur’dan 400 sene önce mikroplardan söz etmiştir.

Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri İstanbul kuşatması esnasında Galata Kulesi önündeki düşman donanmasını vurmak istiyordu. Bu ise topların Beyoğlu sırtlarından ateşlenmesi ile mümkün olabilirdi. Ancak bunun neticesinde Galatalıların evleri yıkılabilirdi. Halbuki Osmanlılar ile Galatalılar arasında bir dostluk anlaşması vardı. Bunun neticesinde Fatih Hazretleri, ince hesap ve düzenlemeler neticesinde gülle aşırabilen toplar yapmayı plânladı. Plânını bizzat kendisi çizdi. Böylece büyük bir kumandan olmasının yanında tarihe havan topunu icad eden bir ilim adamı olarak da geçti.

İbn-i Haldun, sosyolojinin kurucusu sayılır. Zamanına gelinceye kadar hikâye gözüyle bakılan tarihi bir ilim haline getirmiştir.

İbn-i Heysem, optik ilmin kurucusudur. Görme olayının gözden çıkan ışınlarla değil, dışarıdan gelen ışınlar yoluyla olduğunu ispat etti. Gözlüğü ilk defa keşfetme şerefi ona aittir.

Tıpta bir deha olan İbn-i Sina’nın eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 sene temel kitap olarak okutulmuştur.

Zaten padişahlar da özel bir eğitim almakta ve de o eğitim de dini ağırlıkta verilmektedir..Gerilemenin sebebi ise devlet görevlerine ve kritik görevlere ehli olmayan kişilerin atanmasındandır.Bu da dolaylı yoldan da olsa Padişahlara da bağlıdır.
Benim görüşlerim bunlardır.
Saygılar..

Alıntı ile Cevapla