Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
Acele etmek istemiyordu, önce işine yoğunlaştı Frank...Birkaç saniyede iğrenç, devasa bir Krator oluvermişti. Crimson'ın gözleri parladı. Bu iş gayet güzel gidecekti...
Frank büyük kapıların önüne konuşlandı. Kapıyı iki kez çaldı. Gardiyan, önce kapının üzerindeki bölmeden baktı, gelen onlardan biriydi, kapıyı açtı. İşte bir hata daha, diye düşündü Frank, bu adam benim neden dışarda olduğumu sorgulamadı bile, Crimson haklıymış...
İçeri girdiğinde bir kasvet doldu ciğerlerine. Sanki bir daha mutlu olamayacakmış gibi... Tılsımların etkisi çok keskindi... Frank tam o sıra gözüne kestirdi hedefini, orda duruyordu işte mancınıklardan biri. Yaklaştı ve bir komutan edasıyla mancınığın kenarından tuttu ve bir anda ateşledi herşeyi. Mancınık hareket etti. Kratorlar neye uğradıklarını şaşırdılar. Bu küçük akılsız ordu, panayır alanı gibi etrafa dağılmaya, sorumluyu aramaya koyulmuştu şimdi...
Frank sinsice ilerliyordu saraya... Dışarda Crimson, James, Remus ve Stefan da kargaşayı çabuk fark ettiler...sur kenarlarından saraya varmaya çalışıyorlardı. O sırada Aegmus Krator, kızıl bir şeyin saraya yaklaştığını fark etti ve ne yapacağını şaşırdı. Çünkü ordusu kavga ediyordu ve o ordusuz bir hiçti...
Saraya vardıklarında Aegmus kendisini bir odaya kapatmıştı. Bu bir hanedan başkanına hiç yakışır bir davranış değildi, ama Kratorlar da zaten beceriksizin tekilerdi... Crimson ve diğerleri Elijah'ı aramak için dağıldılar. Crimson tam mahzenlere gitmek için büyük divan salonundan geçiyordu ki, gördü onu...
Gözleri doldu kızılın, Elijah'ı hiç böyle bitkin görmemişti...
"Sana ne yaptılar böyle!!!"
"Ben...beni...(Zorlukla nefes alıyordu) Peter'ı bulmalısın!"
O sırada salonu karanlık bastı. Crimson arkasında bir nefesi hissetti, döndüğünde Peter devasa kapıya yaslanmış, marifetini inceliyordu uzaktan.
"Seni kendim öldürceğim!"
Peter küçük bir el hareketiyle Crimson'ın bedenini havaya kaldırdı, kendine yaklaştırdı.
"O kadar kolay mı sanıyorsun?"
Crimson zorlukla hareket edebiliyordu ve gözlerinden kan damlaları dökülüyordu.
"Neden? Neden yaptın?"
"Ben hiç kaybetmem, bunu unuttuğun için küçük hanım!"
"Bırak, görmüyor musun ne hale gelmişsin?"
Peter'ın bırakmaya hiç niyeti yoktu. O sırada Frank ve James, salona girdiler, tam ikisi de bulamadıklarını söyleyeceklerdi ki sahneyle karşılaştılar. Peter henüz onları görmemişti. Jams'in aklına şahane bir fikir geldi... Usulca Elijah'ın tahtına yaklaştılar. Tılsımı silmeye başladılar. Yerdeki işaretlerden biri silinse yeterdi, Frank kolay dedi ve hemen Elijah'ın yanına ışınlanmışcasına yaklaştı. Tahtın arkasında kalmış bi tılsımı sileceklerdi. Frank işini bitirdiğinde James'e işaret etti, sonra elini Elijah'ın omzuna koydu. Elijah birden ayağa kalktı. Gözleri ürkütücü bir maviye büründü.Bunca zaman içinde biriken tüm gücü şimdi dışarı çıkmak istiyordu. Peter acı dolu bir yakarış kopardı. Crimson yere düştü ve tam o an, yani Peter ile Elijah arasında engel kalmadığında Elijah hamlesini yaptı. Bu o kadar saf bir güçtü ki ve Elijah işinde o kadar ustaydı ki...Sadece Peter'a baktı, gözlerini kapadı ve, evet, Peter derin bir ışık hüzmesinin içine çekildi...
|