Cevap: Hikaye Serisi Yazıcaz :)
Crimson gördüğü tablodan hoşnut değildi aslında. Vampirizmin vermiş olduğu kendini aşırı derecede büyüksünme huyu, onu bu tablo karşısında deliye döndürmeye yeterdi...Kendisi başarmalıydı, bunu hissediyordu. Ama içinde bir yerlerde can çekişen insani yanı, bu yardımın büyüklüğünün farkındaydı. Yapması gereken tam da şimdi James'e, babası sayılan vampire teşekkürlerini bildirmekti.
"Sadece yaptığındn ötürü minnettar olacağım, James..."
"Bazı şeyleri telafi etmek için geç değil evlat."
"Ben, sadece, (gözleri dolduğundan konuşmakta güçlük çeker)neyse, kazanmak istiyoruz değil mi? O zaman bir saniyemiz bile kıymetli!"
"İşte benim kızım!" James bunu söylerken gözü Frank'a ilişti, nasıl olmuştu da Crimson Frank'ten haberdar olmuştu? Frank'in delici bakışları hemen cevabı verdi. Jmaes, derin bir oh çekti, iyi ki der gibi...
Bu sırada Eleno Dağı'nda tüm hazırlıklar sürüyordu. Yaklaşan şey onların bildiği kadarıyla üç beş ucubeydi ve yüzbinlerce savaşçı için bu küçük bir atıştırma gibi olacaktı. Aegmus Krator, Hanedanlığın başkanı, surlardan hazırlıkları izlerken hayvani bir biçimde gülüyordu, o kadar tiksindiriciydi ki, neredeyse ağzı çarpık gibiydi.
Elijah tahmin edildiği gibi bir mahzende tutulmuyordu. Geniş divan salonunda, tılsımlarla çevrili bir dairenin içindeydi, ve evet ironik bir biçimde tahtta oturuyordu...Şimdiden 20 yıl yaşlı görünüyordu, nedeni tılsımlardı.
*
Crimson Frank, Remus, Stefan ve James'e bakış fırlattı...Şimdi güçlü olma zamanıydı, şimdi akıllı, çevik hareket etme zamanıydı...Crimson hepsinin kanını istiyordu! James parmağını havaya kaldırdı ve herşey birden başlayıverdi...
|