simurg da denilen bir kuşzamanın birinde bir sürü kuş hayallerindeki özlenen diyarı aramaya yola çıkarlaranlatılanlara göre hayatın anlamı bu aradıkları diyardadır,yaşamın sırrına ereceklerdir o vardıkları diyardazorlu iklimlerden geçerler ve kayıplar verirleryolun sonunda otuz tane kuş kalmıştır ki simurg zaten otuz kuş demektirbir de bakarlar ki aradıkları kendilerinde olandır zatenuzaklarda değil kendi içimizdedir aradığımız anka kuşu
doğu mitolojisinde tüyleri güzel, boynu uzun, büyük bir kuşturboynu halka halinde beyaz tüylerle çevrilidir
ankanın anlamı gerdanlıktır
mısır efsanesine göre üzerinde otuz çeşit kuşun rengi bulunur
iranlılar ise simurg olarak adlandırırlar
gözle görülmeyecek kadar yükseklerde uçar ve kaf dağında yaşar
bir efsaneye göre beş yüz yıl yaşar
bu kuşun ölümü ile ilgili, kendi küllerinden doğmak şeklindeki efsaneden farklı bir efsane de vardırbu efsaneye göre; güneş, ölümü yaklaşan ankanın yuvasını yakaro da tekrar bir yuva yapar, oradan hiç çıkmaz ve orada ölürkemikleri içinde bir solucan bulunur, ondan yeni bir anka kuşu doğar
kanatları ateşe dokunduğunda, küllerinden doğacağı günü yanarak kutladı anka
Aslında Zümrüd-ü Anka, Kaknus ve Simurg olarak farklı isimlerle anılan farklı hikayeleri olan esatiri bir metafor olarak kullanılırlar
Zümrüdü Anka: Bulutların üstünde yuvası olan büyük bir kuştur ve elma kabuğunun isisyle beslenir(Tanımlamadaki ayrıntı inceliğine hayranım!) Uçarken yumurtasını gökyüzüne bırakır Yumurta yeryüzüne doğru düşerken yavru kabuğu kırıp annesinin yanına uçar
Simurg: Feriddün-i Attar'ın Mantık Al tayr kitabında kullanılan tasavvufi bir metafordurKuşlar efendilerini aramak için binbir türlü zorluğu geçerken elenirler ve geriye otuz kuş kalır (Simurg farsçada otuz kuş anlamına gelir) Bir de farkederler ki aradıkları aslında kendileridir Vahdet-i vucudu ifade etmek için kullanılır
Kaknus: Bin yıl yaşayan bir kuştur ve türünün tek örneğidir Gagasında üçyüzaltmıbeş delik vardır Hintli bir hakim musiki ilmini kaknus ten öğrenmiştir Kaknus bin yılın sonunda bir çalı çırpı yığınının üzerine tüner ve muhteşem nağmelerle bütün kuşları etrafına toplar Onu dinleyen kuşların bazıları tahammül edemezler Kaknus bedenindeki son güçle kanatlarını çırpar ve bir kıvılcımla kendini tutuşturur Üzerinde tünediği odunlarla birlikte büyük bir ateş ortaya çıkar En son korlar kül olduğunda küllerin ortasından yavru kaknus başını çıkarır O da bin yıl yasarbilgi ve acıbirlikte öğrenilir