[youtube]ysSxxIqKNN0&feature=related[/youtube]
I remembered black skies / the lightning all around me
( Siyah gökyüzünü hatırladım / yıldırımların hertarafımda olduğu )
I remembered each flash / as time began to blur
( Her şimşeği hatırladım / zamanın bulanıklaşmaya başladığı )
Like a startling sign / that fate had finally found me
( Korkunç bir alamet gibi / o kader sonunda beni buldu )
And your voice was all I heard
( Ve bütün duyduğum senin sesindi )
That I get what I deserve
( Hakettiğimi bulduğum )
So give me reason / to prove me wrong / to wash this memory clean
( Bu yüzden bana bir sebep göster / haksız olduğumu kanıtlayacak / bu hafızayı temizleyecek )
Let the floods cross the distance in your eyes
( Selin gözlerindeki mesafeyi aşmasına izin ver )
Give me reason / to fill this hole / connect the space between
( Bana sebep göster / bu deliği dolduracak / aradaki boşluğu bağlayacak )
Let it be enough to reach the truth that lies
( Yalanların gerçeğe ulaşacak kadar yeterli olsun )
Across this new divide
( Bu yeni bölünmenin karşısında )
There was nothing in sight / but memories left abandoned
( Görünürde hiçbir şey yoktu / ama anılar terkedilmişti )
There was nowhere to hide / the ashes fell like snow
( Saklanacak yer yoktu / küller kar gibi düştü )
And the ground caved in / between where we were standing
( Ve toprak yarıldı / ikimizin arasındaki )
And your voice was all I heard
( Ve bütün duyduğum senin sesindi )
That I get what I deserve
( Hakettiğimi bulduğum )
So give me reason / to prove me wrong / to wash this memory clean
( Bu yüzden bana bir sebep göster / haksız olduğumu kanıtlayacak / bu hafızayı temizleyecek )
Let the floods cross the distance in your eyes
( Selin gözlerindeki mesafeyi aşmasına izin ver )
Across this new divide
( Bu yeni bölünmenin karşısında )
In every loss / in every lie
( Her kayıpta / her yalanda )
In every truth that you'd deny
( İnkar ettiğin her gerçekte )
And each regret / and each goodbye
( Ve her pişmanlık / ve her veda )
was a mistake to great to hide
( Gizleyemeyecek kadar büyük bir hataydı )
And your voice was all I heard
( Ve bütün duyduğum senin sesindi )
That I get what I deserve
( Hakettiğimi bulduğum )
So give me reason / to prove me wrong / to wash this memory clean
( Bu yüzden bana bir sebep göster / haksız olduğumu kanıtlayacak / bu hafızayı temizleyecek )
Let the floods cross the distance in your eyes
( Selin gözlerindeki mesafeyi aşmasına izin ver )
Give me reason / to fill this hole / connect the space between
( Bana sebep göster / bu deliği dolduracak / aradaki boşluğu bağlayacak )
Let it be enough to reach the truth that lies
( Yalanların gerçeğe ulaşacak kadar yeterli olsun )
Across this new divide
( Bu yeni bölünmenin karşısında )